♣️0.0♣️

843 24 21
                                    

İSTEMESEN DE BENİMSİN

       İzmir, yazın o güzel renkleriyle donanmış bir halde gözlerinin içinde parlıyordu. Mavinin güzel tonları denizle bütünleşiyor koyudan açığa kadar takip edebiliyordu. Sakin bir hava yoktu. Rüzgâr, öyle sıcak ama sert esiyordu ki, saçları bununla dalgalanıyor etrafına hoş bir koku yayıyordu. Günler sonra ilk defa nefes alabilmişti. Gerçi hava, aldığını bile sorgulayan şiddette yüzüne vuruyordu ama aldırmıyordu. Alışmıştı...

            Kordon'da, küçük bir kafenin terasında elinde boş bir resim defterine aklındakileri çizmeye çalışıyordu. Kalemler öyle seri bir şekilde elinde oynaşıyordu ki bu hızına bazen hayali bile yetişemiyordu. Sevdiği, hepte seveceği mesleği seçmişti. Hayalleri bir tasarıma sahip olacak, kendisi ise bir tasarımcı olacaktı. Hayatında hiçbir şey yolunda gitmese de okuluyla arası çok iyiydi. En azından huzur bulduğu anlardan birine şahitlik ediyordu.

            Resim; küçükken pekte bu konuda yetenekli olmasa da zaman geçtikçe kendini resme ya da yazıya vermişti. Yaşadığı her şeyi boş kâğıtlara, renkli kalemlerle şekillendirmişti. Bazense tek bir kara kalemle! Onun için bu resimlerin hep bir değeri vardı. Dışarıdan bakan birinin ilgisini çekmeyecek kadar somut, onun içinse hayali dünyasında oynaşan soyut bir kâğıttı.

            Yeteneğini ilkokul öğretmeni anlamıştı. Bazen resimde gördüklerini ona anlatıyor ama Melike hiçbirinin anlattıklarıyla örtüşmediğini, alınmasın diye öğretmenine söylemiyordu. Belki de küçük benliği oradan itibaren başlamıştı bu kadar çabuk büyümeye! Öğretmeni, onu küçük bir resim atölyesinde ders almasına yardımcı olmuştu. Yıllarını adamıştı. Kimseye anlatamadıklarını bu sefer tablolara işlemişti. Ve sonunda daha fazla paraları olmadığı için atölyeyi bırakmıştı. Düşündükçe aklına geliyordu, resim öğretmeni çok kızmıştı ona, çünkü parasızda devam edebileceğini söylemişti, küçük kalbi o kadar gururluydu ki annesinin haberi olmadan oradan isteğiyle ayrılmıştı. Annesine ise bu kadar öğrendiğim yeter demişti. Genç kadın kızına saygı duymaktan başka bir şey yapamamıştı. Dışındaki boyaları akmış, sıvaları düşmüş o yıkık, virane yerden öğrendikleri şimdiki hayatına öyle bir etki etmişti ki, Melike bunun gerçekliğiyle şaşırsa da kendisini içten içe tebrik ediyordu.

             Hayatında hiçbir şey yolunda gitmese de bunu başarmıştı!

              Bugünlük işe gitmemiş, biraz olsun dinlenmek istemişti. 'İyi ki doktor falan olmadım' deyip bazen kendini bile sevindiriyordu. Bunu kendi arkadaşlarından biliyordu. O meslek her zaman ayakta durmanı dimdik olmanı istiyordu ama Melike uykucunun biriydi. Saat onun için hiç fark etmezdi. Eğer uykusu varsa yanında rock konseri bile verseler kimseyi umursamaz soluğu yastığında, ruhunu da rüya âleminde bulurdu.

              Dikkatini çeken yere başını çevirince karşısında oturan tahminen en fazla kırkında olan adamın bıyıklarını sıvazlayıp kendisine baktığını gördü daha nasıl konsantre olabilirdi ki!

               "Merhaba bir şey mi oldu? Birine mi benzettiniz?" adam hala ona delice bakıyordu, içinden sabır çeken Melike kaşlarını çatıp tekrar baktı. "Yok, ne çalışıyorsunuz sabahtan beri buradasınız isterseniz yardımcı olabilirim!" adam hala pişkince sırıtıyordu. İçinden söylenmeye başlamıştı bile Melike 'Adi, pislik, yaşına başına bakmadan bir de sabahtan beri izlemiş!' kendini toparlayıp elinin altındaki ki defteri kapattı. Melike o kadar sert kapattı ki karşısında ki adam bir an irkilir gibi oldu. "Oradan nasıl gözüktüğümü, ruh halime kadar incelediniz sanırım. Ama ben sizin o ucuz laflarınızı yakındaki bir emniyet şubesine iletebilirim. Böylece orada ad soyadı olarak tanışmış oluruz ne dersiniz?" diyerek içinden geçenleri basit bir dile çevirerek karşılık verdi. Adam biraz sararıp biraz morarıp kendine gelmeye çalışsa da Melike keyfi yerine gelerek kaldığı yerden kendini çizimlerine verdi.

İSTEMESEN DE BENİMSİN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin