3.Bölüm-Gönül Penceresi

3.8K 505 96
                                    

  -Yardım edin! Yardım edin!

Taksiden inip oradan oraya koşuşdurmuş, nefes nefese kalmıştı. "Yok mu bir doktor ya!"

İmdadına koşan hemşirenin ikazıyla sedye getirildi. Nihayet sedyeye yatırılan Rabia, takılan serum ile kendisine geldi.

- Hastanın yakınları siz misiniz?

Doktor hanımın sorusuyla kendisine gelen Süheyla, pür dikkat ağzından çıkacak sözlere odaklandı.

"E evet doktor hanım, ben ablasıyım. Kardeşim nasıl iyi mi?

Süheyla'nın omzuna dokunup, telaşını gülümseyerek karşıladı.

-Kardeşiniz baya güçsüz düşmüş. Şuanda durumu iyi. Serumu bittikten sonra gidebilirsiniz. Gereken tedaviyi uyguladık ancak haftada bir gün kontrole getirmelisiniz.

Ellerini yüzüne sürüp, korktuğuna uğratmadığı için Allah'a teşekkür etti.

"Kardeşimi bana bağışlayan Rabbime şükürler olsun. Ona Allah'ın izniyle çok iyi bakacağım. Şimdi görebilir miyim peki?"

- Tabi.

Gözyaşlarını görmemesi için hızlıca silip kardeşinin yanına koştu Süheyla. Kardeşini hastane yatağında görmek yüreğini paramparça etmişti.

-Bal küpüüüüm nasılmıışşş? Amanda amaaan hasta numaraları da mı yaparmış.

Göz bebeklerini büyütüp, dudağını büzerek konuşan Süheyla, kardeşini güldürmeyi başarmıştı. Ne zaman hastalansa aynı mimikleri karşısında gören Rabia kahkahalara boğulmuş, konuşmakta güçlük çekiyordu.

"Ablaaa yaaa, büyüdüm artık, yapma şöyle hareketler. Güldükçe mideme kramplar giriyor. "

Mimiklerini, büzülmüş dudağını değiştirmeyen Süheyla, daha fazla güldürmek için çabaladı.

"Kuuz seen bilmiyor mosonnn, benn hep boyloydummm"

- Ablaaaaaa!

Kardeşinin gülme krizine gülmesiyle yüzünü düzeltip, elleri arasına aldığı yüzü öpüp kokladı.

"Tamaam tamam yahu. Aaa hemen de celallenirmiş ablasınaa. Hemde ablaya. Ablaya hemde. Bak görüyor mosonnn ablasınaaa hemde haa...

Dayanamıyordu onu böyle görmeye. Kardeşiyle geçirdiği her güzel günlerin bitip, yerine bitkin ve hasta halini bırakmasından korkuyordu.

- Doooktor hanımm ben eve gitmiyorumm, burada kalacağımm, ablaam delirdiii.

Sesini yaramaz bir çocuk gibi değiştirip, şirinlik yapıyordu ablasına.
Kaşlarını tebessümle karışık çatıp, kardeşine kısdığı gözlerle dikkatle baktı.

"Baak sen helee laflara yaa. Tamam neyse bu kadar Sührab'lık yeter" Bundan sonra hep iyi ol tamam mı can yoldaşım."

Gözlerinden tam yaş akacak iken,
"Burası biraz havasız mı ya" diyerek pencereye yönelen fedakar abla, duygusallığını yok etmek için direniyordu. Oysa Rabia'dan hiç bir şey kaçmamıştı.

"Gözlerin havasız kalmış ablacım, gel sarıl da gönül penceremizden hava girsin azcık"

Pencereyi ardına alıp Rabia'ya döndü. Kaşlarını kaldırıp, parlayan gözleriyle kardeşine baktı hayretle.

- Sen nereden öğreniyorsun bu lafları, hele büyümüş de küçülmüş seni"     
Rabia'yı cimciklemeye, öpmeye, koklamaya başladı.

  O sırada doktor hanım gelip, çıkış işlemlerini halletmelerini ve gidebileceklerini söyledi. Kardeşini hazırladıktan sonra çıkış işlemlerini yapan Süheyla, taksici Hasan amcalarına telefon etti. Hasan amca, Süheyla ile Rabia'yı vefat eden kızı yerine koymuş, iyi kalpli bir adamdı. Çoğu zaman Süheyla'dan ücret almak istemesede, mutlaka koltuğa  bırakılmış para buluyordu. Yine öyle olmuştu.
 
Hasan amca Süheyla'nın uzattığı parayı almamış ve kızlar taksiden indikten sonra ücreti koltuğun üzerinde görmüştü. Bu kez arkalarından giderek;

Asil Kokulu KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin