8.Bölüm - Narin Çiçek Gönlüme Girecek

2.2K 264 97
                                    

Esselamu aleykum kardeşlerim. Bölüm biraz geciktiği için özür dilerim. Ancak özür mahiyetinde uzunca bir bölüm yazdım sizin için ^^

İnşaAllah beğenirsiniz.. E tabi ki o güzel yorumlarınızı da beklerim.. Şimdiden hayırlı okumalar öyleyse :))

                           ********

Aşk.. Üç harfin, tüm kelimeleri yuttuğu bir değirmendi. Kime savuracağını kestiremez, kimi değirmen seçeceğini bilemezsin.. Herkesin gönlüne ait bir değirmeni yok muydu? Kim, kendi değirmenini bırakıp, başka bir değirmende yok olup gidebilirdi ki..

Öyle ya..Cihad'ın da tüm kelimeleri yutturan değirmeniydi Süheyla.. Adının her harfi aşk saçıyordu ona. Süheyla diye yazılıyordu, Aşk diye okunuyordu onun kitabında.. Dalından koparmaya kıyamadığınız çiçekler vardır ya.. Hani kopardığınız an incinecek korkusu sarar benliğinizi.. İşte Süheyla'da onun için böylesine narin bir çiçekti.. İncineceği bir söz söylemekten dahi korkarken, çamurlar içinde baygın yatışı perişan etmişti onu.

Korkuyordu.. Ona bir şey olmasından, bulmuşken kaybetmesinden, yetim kalacak onca çocuğun heder olmasından, Rabia'nın kimsesiz kalacak olmasından ötürü çok korkuyordu. Tüm bedeni çamura bulanan Süheyla, cansız bir beden gibi yatıyordu yerde. Ambulansın bir türlü gelmemiş olması Cihad'ı hayli telaşlandırmıştı.

Bir yandan "Nerede kaldı bu ambulans yaaa neredee.. Allah'ım çıldıracağım. Bir Allah'ın kulu da geçmez mi şu sokaktan yaa" derken, bir yandan da oradan oraya koşturuyordu. En çokta haram oluşlarıydı canını acıtan. Onu sarıp sarmalayamamak, kucağına alıp hastaneye götürememekti yüreğini yakan. Hani sokaktan bir kaç bayan geçseydi, yardımlarıyla arabaya bindirip hastaneye yetiştirecekti... Ancak ne gelen vardı ne giden.. Çaresizce olduğu yerde kalakalmış, ağlayarak dua ediyordu.

Kalbine yenik düşmekten korkuyordu. "Hastalığın haramlığı mı olurmuş, kucakla bindir arabana" diyen kalbiyle "Tüm imkanlar tükendiği zaman yapabilirsin bunu. Ambulans gelecek bekle, dua et, tevekkül et" diyen aklı çatışıyordu adeta.

"Öyle ya.. Süheyla kendisine geldiğinde kucaklamasından dolayı fena kızardı. Haram eller tarafından taşınacağıma ölmeyi yeğlerim derdi muhtemelen.." diyerek, Süheyla'yı yeterince tanıdığını düşündü.

O sırada Süheyla'ya doğru gelen genci fark etti. Yanına yaklaştığında kendisinin Umut olduğunu anladı.
"SEN!" Dedi parmağını göğsüne bastırarak.

"Senin ne işin var burada?"

Umut her zamanki gibi umursamaz hal içindeydi. Sorusuna cevap vermek yerine, aklındakileri sıralıyordu peşpeşe.

"Bu Süheyla değil mi? Ne olmuş ona.. Gerçi istesem böylesine intikam alamazdım ya neyse, acıdım yinede" diye söylenen Umut'a kızgın kızgın bakıyordu Cihad.

Yakasından tutup, sarsmaya başladı.

"Sen nasıl bir insansın böyle! Hiç mi vicdan yok sende. Ne istiyorsun şu kızdan ne! Sana ne yaptı da böyle kin dolusun?"

Başını alaycı bir mimikle Cihad'a doğru çeviren Umut: "Sen beni bırakta, asıl senin niyetin ne? Sürekli bu kızın etrafındasın? Göz kırparak "hayırdır?" diyerek imada bulundu.

Böyle bir sorunun sorulması susturmuştu Cihadı. Gereksiz konuşmayı sevmezdi. Verecek cevabı olsaydı mutlaka verirdi ancak "Seviyorum" diyememişti..

Sevmek.. Cihad için öylesine kıymetliydi ki. Ne her gördüğüne söylenecek kadar basit, ne de sevgiliye hemen söylenecek kadar kolay değildi. Niyetim "insanlık" deseydi.. Yalan olmazdı lakin eksik kalırdı. Merhametiyle orada bulunuyor da olsa, asıl sebebi kalbine yenik düşmesi değil miydi...

Asil Kokulu KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin