19. Bölüm- Hangisi Benim Annem

1.4K 178 206
                                    

  O buğulu gözlerini babasından ayıramayan Süheyla, çaresizliğin verdiği stresle ecel teri döküyordu. Son zamanlar da yaşadıkları çok ağır geliyordu. Herşey annesinin ortaya çıkıp, Rabia'nın kendisini terketmesiyle başlamıştı. Tüm bunlar babasına yeniden kavuşmasına vesile olurken, yeni çıkmaz sokaklara da kapı aralamıştı..

  Yavaş adımlarla geriye çekilip olan biteni izlemeye koyuldu. Babasının bu kadınla ne alakası olabilirdi ki, böylesine heyecanlandı. Neredeyse ayaklanıp konuşacaktı.

Aniden Süheyla'ya dönen kadın, bayılmak üzereydi. Bir Süheyla'ya bir babasına bakıyordu. Ani sıkışan kalbini tutup sağında bulunan sandalyeye yığılır gibi oturdu.

Durumu fark eden Süheyla "iyi misiniz!" diyerek telaşa kapılmıştı. Kadının bileklerini ovuyor, dualar ediyordu.

"Ambulans çağırayım mı?" kendi etrafında dönerek "Evet evet çağırayım. Ee telefon neredeydi? Çanta! Çantam aşağıda! Olamaz!" diye çare üretmeye çalışıyordu.

"Sü..." yutkundu. Nefesini doğru kullanabilmek için yeniden denedi. "Sühey.. la" "Süheylaa arama" Güçlükle çıkardığı sesi duyan Süheyla hemen yanına gitti ve şaşkınlığı gittikçe artıyordu. Yaşlı kadın yüzünü okşuyor, ağlıyordu. Okşadıkça ağlıyor, okşadıkça ağlıyordu.. Ellerindeki sıcaklığı gözlerini kapatarak nakşetti kalbine.. Yoksun kalmıştı böylesine sevgiden.. Okşanmamıştı başı böylesine muhterem ellerden..

"Neden böyle.. ağlıyor... Yani... Neden böyle oldunuz?"

O sırada babasında görülen hareketlenmeye kilitlenmişti gözleri. Başını çevirip babasının hareketlerine odaklandı. İşaret parmağını kaldırmış bir şey anlatmaya çalışıyordu. Duvarı işaret eder gibi bir hali vardı. Duvara bakan Süheyla bir şey anlamamıştı.

"Duvarı mı gösteriyorsun babacım?"

Gözlerini kapatıp açarak onaylayan babası ısrarla işaret ediyordu. Ellerini duvarda gezdirmişti. Ne olabilirdi burada. Ne bir tablo vardı ne de saat.. Ne de bir dolap..

Duvarda gezindirdiği elini tutmuştu yaşlı kadın.. "Bu gördüğün duvar değil, gizli bir bölmedir. Buralarda böyle yapılır evler. Sanırım baban bu sebeple gösteriyor duvarı kızım. Ancak açabilmek için anahtara ihtiyacımız var"

Gözlerini açarak dinlediği kadına "Ama ne anahtarı? Kilidi bile yok ki, ben nasıl başaracağım bunu" dediyse de küçük bir gülümseme dışında yanıt alamadı.

Babasının yanına varıp, sarıldı.

-Babacım.. Keşke konuşabilsen. Sen söylesen ne olduğunu.. Anahtarı nerede? Ben nasıl anlayacağım bilemiyorum ki..

Gözlerini kırparak konuşmaya çalışıyordu. Beyninde dönenlerin gözleriyle anlaşılacağını sanıyor ve umuyordu.

O sırada beklenmedik biri "Ben biliyorum" demişti. Tok ve ciddi sesin sahibi Umut'tan başkasına ait değildi.. Süheyla her yerden çıkmasına sinirlendiği Umut'a doğru dönerek;
-Yine ne işin var senin burada! Dedi.

"Bekle Süheyla lütfen.. Önce bekle sonra sinirlen nolur" demişti. Bu defa haylaz çocuğun yerini efendi biri almıştı.

"Geç lütfen!" Kolundan tutup getirdiği kadın annesiydi Süheyla'nın.. Umut ona ne söyledi de ikna etti bilinmiyordu ama başarmıştı. Kadın bir kağıt gibi çekip açmıştı duvar penceresini... Karşısında kilidi olan kapı duruyordu. Başak Hanım cebinden çıkardığı anahtarla kilidi açtı.

  Gördüklerine inanamamıştı Süheyla.. Hayatında ilk kez açılan duvar görüyordu.

İçerisi öyle bir incelikle hazırlanmıştı ki, giren kaybolurdu. Defterler, kitaplar, cd ile dolu kutular, dvd, solmuş çiçekler, tozlu raflar, resimler, oyuncaklar... Her şey ama her şey vardı.. Yaşanmışlıklar kokan bir odaydı adeta..
Gözüne ilişen bir mektup vardı.. Okumak için sabırsızlanıyordu ancak herkes oradaydı.

Asil Kokulu KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin