15.Bölüm- Bu Kimin Çığlığı!

1.5K 203 57
                                    

İyiliğin; bir sinek kadar değer görmediği şu dünyada, iyiliği Yaradan hatrına, pes etmeyecek yürekler lazım bizlere..
...

Sahi umutlar mıydı o sessizce çekip giden? Yoksa umudu kıranlar mıydı çekip gitmesini isteyen?

Peki umutlar mıydı gitmesi gereken... Yoksa umutları yıkmak için Hak korkusunu çiğneyip yutanlar mıydı gitmeyi hak eden?

Yok yok hayır. Siz hiç bardağı bile bile kıran insandan dolayı, kırılan bardakların yerine yeni bardak almayanı gördünüz mü?

Öyleyse neden umudu kıran insanlardan dolayı, kırılan umutları yeniden yeşertmeyelim... Kırılan bardakların yerine yenileri alınmasaydı nasıl su ile dirilecekti bu insanlık...

Peki ya kırılan umutların yerine yenisi yeşertilmeseydi, nasıl dimdik basacaktı bu ayaklar, kötülerin arttığı şu diyara inat..
...

Öfkesine yenik düşüp, Umut'u susturacak olan cevaplarını bir bir sıralamak istemiyordu Süheyla. Karşısındaki cahildi zira. En önemlisi bir bayan değildi. Ardı arkası kesilmeyecek olan muhabbetin sorumlusu olmaktan çok korkuyordu.

Susmak kadar zor bir şey var mıydı şu hayatta. Ağzında düğümlenen onca dizelere rağmen susmak.. Mutlaka kendisini dışarı atmalıydı. Amma kelimelerle... Amma gözyaşlarıyla.. Süheyla'nın da yuttuğu kelimeleri gözyaşıyla özgürlük kazanabilmişti ancak..

Bunu Umut görmemeliydi. O zalimce düşüncelerine uğramamalıydı gözyaşları.. Dalga konusu olmamalıydı o şerr biriken ağzında...

Üç basamaklı merdivenin sağ alt kısmında kalan Umut'dan çevirmişti başını.. Hoş.. Ağlamasaydı da çokta dönmeyi isteyeceği yön değildi orası...

Israrla çaldığı kapı nihayet açılmıştı. Ama karşısında duran hiç tanımadığı bir bayandı. "Siz kimsiniz" sorusunu ilk soran Süheyla olmuştu. Karşısında ki bayan "Hanımıma mı gelmiştiniz?" sorusuyla, soruya soruyla karşılık vermeyi tercih edince Süheyla'nın kalbi acımıştı..

Aynı dizilerdeki gibi bir hayat mı yaşıyordu annem.. Kıskanma duygusunun, haram helal hassasiyetinin var olmadığı ve hizmetlilerin yer aldığı koca bir villa.. Ne kadar da ürkütücü.. Ne kadar da mütevazilikten uzak...Nasıl da dünya kokuyordu...

İki kaşını birden kaldıran Süheyla daha fazla şaşkınlığını gizleyememiş ve ; "Hanımınız öyle mi" diye üstünden geçmişti kelimelerin..

"Ah ne hanım ne hanım! Dillere destandır o hanım!" diye fısıltılara dökülmüştü iç yangını.

"Rabia nerede?" diyerek ayakkabısını çıkarıp içeriye girdi aniden. Ayakkabasını çıkardığını gören Gülsu, kendini tutamayıp gülmeye başladı.

"Hayırdır? Ayakkabı çıkarmak ne zamandan beri gülünç olmuş?"

Süheyla'nın dobralığı bir an Gülsu'nun afallamasına neden oldu.

"Yani burada kimse çıkarmaz diye ben öyle... şey yanii.."

Süheyla'nın mimikten mimiğe geçişi konuşmasını sürdürmesine engel olmuştu Gülsu'nun..

"Bak güzelim. Müslüman nereye giderse gitsin, ayakkabısıyla içeri girmemeli.. Söyler misin? Dışarıda o dışkılara, atıklara, çamurlara bastığın ayakkabıyla içeri gireceksin ve o evde nasıl uyuyacak, yemek yiyeceksin. Sonra da bu evde hijyen önemlidir diyen hanımından bir ton azar işiteceksin? Bu ne tezatlık.. Sence bu mu zengin hayatı? Herkes şu evde temiz temiz terliğiyle dolansa, sanada bu kadar iş kalır mıydı? İşte canım dinim böylesine düşünür herkesi..."

Asil Kokulu KadınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin