5 ~ KIYIYA VURAN HAYATLAR

2.9K 281 43
                                    

Bölüm Şarkısı; Dante Klein Let Me Hold You⬆

Sıla'nın Bakış Açısı;

"Yeliz anne?" dedim yapılan kahvaltıda çıkan çatal bıçak seslerinin ardından. Ben nasıl çıkacaktım bu evden?

"Ben... Biliyorsun ki dönem sonu geliyor! 15 tatile çok az kaldı ve karnelerden önce yapmam gereken perf-"

"Uzatma! Tamam, git kırtasiyeye ne yaparsan yap. Sümeyra içinde bir kaç renkli kalem almayı unutma. Kaybetmiş her zamanki gibi kalemlerini."

Aniden çıkan sert sesiyle sustum, kaldım. Dünden beri çok sert bakıyordu etrafa. Onunla konuşmaya çalışan babam, Sümeyra ablam, hizmetçiler ise sert konuşmalara maruz kalıyordu tıpkı benim gibi.

"Yeliz anne! İyi misin?" diye sordum güçsüz çıkan sesimle. Bir kere de anneme karşı güven dolu bir sesle konuşsaydım keşke. Ondan çekinmeden, anne eksikliğini hissetmeden yaklaşsaydım keşke!

"Yok bir şey! Sabah sabah çok konuşma da, çık hazırlan nereye gideceksen git!" dedi gözlerini birbirine bastırıp eliyle beni 'defol' dercesine sallarken.

Babam ve Sümeyra ablaya baktım teker teker. Sümeyra abla bir şey demeden annesine bakarken babam 'yukarı çık' dercesine bakıyordu. Burası çok kasvetlenmişti bir anda.

Öz annem bir yana... Hiç Yeliz anne benim için gerçek bir anne olmayacaktı değil mi?

Anne desem de aslında onun annem olmaması o kadar acıydı ki! Cennetin içinde bir cehennem yaşıyormuş gibiydi. Cennet annemdi. Cehennem onunla aramdaki soğuk mesafe!

Bana gerçekten kızıymış gibi davranmasını o kadar çok isterdim ki! Hiç düşünmemişti o, Sümeyra ablam ile bu eve gelirken... Benim anne eksikliğimi, üvey de olsa üstüne düşen annelik görevini... Düşünmemişti sanırım!

Odamda bir çırpıda üzerimi değiştirmek üzere çıktım. Ama aklıma bileklik geldi. Sabah masamın üzerinde bıraktığım bilekliği alıp taktım. Bu bilekliği çok benimsemiştim. Ve benim için gerekirse tüm gün dil dökecektim.

Üçlü tek bir bandanaydı. Düzensizce birbirine bağlanmıştı. Elle yapılmışa benziyordu. Açıkçası hazır alsam bu kadar güzel olmazdı.

Renklerin uyumsuzluğu çok hoştu. Koyu kahverengi iple dikilmiş; yeşil, açık mavi ve turuncu renkleri vardı. İlk koyu kahverengi bilekliğin üzerinde sonsuzluk işareti, açık mavi bilekliğin üzerinde bisiklet sembolu ve turuncu olanda ise ay resmi vardı.

Çok hoştu. Ve benim olacaktı.

Siyah dar pantolon ve kalın kapuşonlu geçirdim. Hırka ve montu giyinip atkımı ve beremi taktım. Bu aralar hava çok soğuktu ve ben hasta olmak istemiyordum.

Kendi telefonumu kazağımın cebine saklarken Korhan'ın telefonunu ise montumun cebine attım. Hazırdım.

Artık dünden beri kafamın içini disko yerine çeviren adamı görmeye gidebilirdim. Sahi kafam öyleydi. Aklımdan bir dolu düşünce geçmiş, çorba olmuştu kafam. Bu çocukta ne vardı ki böyle duygular beni sıkıyordu. Merak duygusu beni bitiriyordu. Ona karşı herşeyi öğrenmek istiyordum.

Hırsızlığı için değil, sadece kendisi için! Kardeşiyle de tanışmak istiyordum. Ona çok benzeyen küçük bir kız çocuğu... Adı neydi acaba?

Aşağı indiğimde Yeliz anne burada değildi. Uyuyordu belki de? Bir şeyler yüzünden huzursuz gibiydi.

"Baba," dedim salonda elinde gazete ile tek başına oturan babama. Gözlerini gazeteden çekip bana döndü. "Ben çıkıyorum!"

KİLİT - ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin