14 ~ SÖZ GEÇİREMİYORUM

1.6K 99 72
                                    

Bölüm şarkısı; Mino- Body
B.A.P- Wake me ip( şarkı çok güzel) Multi 👆

(BTS dinleyin. Aşık olacaksınız cidden. Adamlar mütüş!)

Reklam da yaptığıma göre bölüme başlayın ndjcjsks Bu arada ARMY'im.

Tüm enerjimi toplayıp dışarıda beni bekleyen Görkem'in yanına yaklaştım. Babam yine her zamanki gibi benden daha erken vakitte işe gitmiş, Yeliz anne ise Sümeyra'yı okula gönderiyordu.

  Sümeyra ablam üniversiteye gidiyordu. Çok stresli olduğu için sürekli kalemlerini kırıp dururdu. Az önce Yeliz annem ''Gelirken Sümeyra'ya kalem al.'' demişti. Zaten benimle üstü kapalı konuştuğu zamanlar dışında sadece bir şey isterken iletişime geçerdi.

  Alışıktım.

  Alışmak zorunda kalmıştım. Annem yoktu. Başkası da onun yerine geçemezdi. Belli değil miydi? Bana bakan gözlerini bile hatırlamadığım annemi savunuyordum. Komik!

  "Geldin mi?" diye sordu Görkem. Elimdeki atkı ve bereyi koltuk altıma sıkıştırıp çantanın diğer kolunu omzuma taktım.

  "Geldim. Hadi gidelim."

   İlk adımımı atmış tam gidecekken çantamdan tutup kedi gibi çekiştirdi beni, ardından tam karşısında bıraktı.

  "Çocuk gibisin, Sıla." dedi. Atkıyı ve bereyi benden alıp "Çabucak hastalandığını bilmene rağmen takmıyorsun bunları bir de!"

  Atkıyı boynuma geçirdi ardından bir kez daha doladı boynumu kapatacak şekilde. Bereyi de kafama taktı.

  "Boğulacağım." deyip atkıyı gevşettim biraz. Çok sıkmıştı.

  Bereyi kafama takan elleri biraz aşağı inip yanaklarımı buldu. İki eliyle yanaklarımı sıkıştırıp "Bugün çok şirin görünüyorsun." dedi.

  Yanaklarımı sıkan elleri sayesinde dudaklarım büzüşmüştü. "Ya, yapma!" dedim ama kelimeler abuk sabuk çıkmıştı ağzımdan.

  "Yaparım." deyip omzunu kaldırıp indirdi. Benim bu halime gülüyordu. Benimle bu şekilde oynamayı seviyordu.

  "Komik değil."

  Şu anki halimi düşünmek istemiyordum. Dudaklarım parmakları arasında öne doğru büzüşmüş, kaşlarım çatılmıştı.

  "Üşüdüm ama ben. Gidelim hemen okula." deyip biraz daha şık yaptım. Huyundan gitmeliydim.

  Canımı acıtmıyordu ama onu vazgeçirmezsem sürekli böyle yüzümle oynardı.

  "Minik burnu kızarmış, şirin bir kız çocuğu." deyip ellerini çekti.

  Ellerini çekince ona bakıp gözlerimi devirdim. O an bir şey farkettim. Yaşlı bir kadın yolun karşısından yürürken garip garip bize bakıyordu.

  Belki de devrin değiştiğini, çok ahlaksız olduğumuzu düşünüyor; eve gidince torununa nasihatler söyleyecekti. 

  Tek yol olduğu için o kadar da uzak değildik aslında. Ondan tarafa dönüp başımla selam verdim ona. "Merhaba, teyzeciğim." diye seslendim.

  Gözlerinden görünmez ışınlarını bize atıyordu sanki. Öyle bakmaya devam da etti. Tanımadığı için yadırgamıştı belki de beni.

  "Biz kardeşiz. Yanlış anlamayın, lütfen."

KİLİT - ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin