22 ~ BAŞKASINA DELİ GİBİ AŞIĞIM.

647 47 52
                                    

"Bu kadar duygusal davranma. Ben alıştım, artık beni bırakanlar için üzülmüyorum."

Doğrulup yatağa oturdum. "Ağır geliyor bazı şeyler. Sen, değer verdiğin kardeşin, tehditleriyle seni amaçları için kullanan baban, seni ardında bırakanlar..." Biraz durdum. Tıkandı nefesim, nefes alamadım. Hıçkırıklarım arasından devam ettim. "Öte yandan babama yaptığım ihanet, üvey annemin bana olan nefreti, küçük beni ona bırakan öz annem, duygularıyla oynadığımız ablam ve... Yıllardır abi dediğim çocuğun benden sakladığı aşkı!"

"Sıla-" Sözünü kestim hemen. Çünkü biliyordum. Eğer şimdi konuşmazsam bir daha asla bunları önüme dökemezdim.

"Sanki üzerimde tonlarca ağırlıkta bir demir var. Taşıyamıyorum, acı çekiyorum. Şimdi ne yaparsam yapayım herşeyi daha beter etmekten korkuyorum. Aldığım nefes ciğerlerime saplanıyor. Ve o nefesin ilerde bana zehir olmasını istemiyorum." .

Doğrulup omzuma tutundu ve beni kendine çevirdi. "Beraber üstesinden gelebiliriz." Sesi yumuşak çıkmıştı. Ama bana ulaşamayan kelimeler önümde kırılıyor algılayamıyordum.

"Çık hayatımdan. Bana haftalar önce verdiğin sözü tut."

"Gitmemi mi istiyorsun?"

"İnsanlık görevimi yaptım ve hastayken seninle ilgilendim. Sabah oldu, git kardeşinin yanına. Beni de hatırlama artık. Unut! Zaten içinde bana karşı oluşan his küçük bir bağlılıktır. Zamanla geçecek."

"O kadar kolay değil, küçük olduğunu bilsem sana söylemezdim zaten." dedi Furkan. Elleri yüzümü avuçladı.

"Sıla, seni gerçekten seviyorum. Bize bir şans veremez misin?"

Yeşil gözlerine baktım son defa. Bundan sonra onu yakınımda istemiyordum. Bunda kararlıydım. Kırık dolu hayatımı paramparça edemezdim.

"Bu kadar samimiyet sence de fazla değil mi?" dedim ellerini yüzümden indirtip. "Bir kızın odasında, onun yatağındasın. Bu doğru değil. Git artık!"

"Gidiyorum..." dedi. Sesindeki tınıyı hiç unutamayacağımı farkettim. Küçük bir cümlesi o kadar güçsüz çıkmıştı ki, bu bir film olsaydı tam bu noktada ağlamaya başlardım.

Ama film izlemiyorduk. Kendi filmimizin finalini kendimiz getiriyorduk.

Gözlerimi zemine dikip "Git!" dedim sert çıkartmaya çalıştığım sesimle.

O sessizce köşeden ayakkabılarını alıp giydi ve camdan çıkıp gitti. Bense gözyaşlarımı tutamamış saatlerce ağlamıştım.

_-_-_-_-_-_

Samet'in Ağzından;

Elimdeki gülleri özenle zemine bırakıp yerden bir kaç taş toplamaya başladım.

Sabahın körü olmasına aldırmadan dışarı çıkmış, buraya gelmiştim. Sürekli onu özlediğimde gelip gördüğüm bir yerdi. Çoğunlukla Kadir'i de peşime takardım. Fakat bugün yalnızdım.

Geldiğim yer Serra'nın evinin önüydü. Babası kızını benimle paylaşamadığı için onunla evlenme yaşımıza gelene kadar gizlice görüşüyorduk. Yani genelde ben zorluyordum dışarı çıkması için. Biraz uyuşuk birisiydi.

Bir tane taşı sağ avucumdan alıp Serra'nın penceresine attım. Bir süre beklediğimde bir sonuç alamayınca tekrar elime bir taş alıp attım. Bir süre öylece kafamı 90° yukarı kaldırmış beklerken sonunda odanın ışığı açıldı. Ardından perdede gölgeler belirdi. Kıvırcık saçları karışmış olduğu gölgeden bile belli oluyordu. Bu kadar çok kabarması ve karışmasını sevmese de ben en çok onun saçlarını seviyordum. Ona yakışıyordu.

KİLİT - ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin