Ya şimdi ne yapacaktım ? Annem yoğun bakımda, kardeşim Tuana ise ağlıyordu. Onunla ilgilenmem gerekiyordu. Yüreğimden ılık ılık bir şeylerin aktığını hissediyordum. Ağlıyordum ama ağlamamalıydım. Kendisine güç vermem gereken bir kardeşim vardı. Yalnızlığımı hissediyordum iliklerime kadar.
- Gitme be anne. N'olur bırakma beni. İstersen, tüm herkesin içinde oğluşum de. Eğer kızarsam istediğini söyle, vallahi kızmıcam. Bırakma bizi be anne. Dayanak noktam sensin benim. Anne, sen benim dünyamı ısıtan tek güneşsin.. Beni başkaları ağlatırken tebessüm ettiren sen, başkaları bırakırken her an yeniden sahip çıkan sen.. 9 ay karnında taşıyan, iki sene emziren, günlerce sabahlara kadar başımda bekleyen, yemek yemediğimde peşimden koşan, nazımı çeken Annem. Sende gidersen, kime naz yaparım ? Sende gidersen, kime dertlerimi anlatırım ? Kim beni sadece ben olduğum için sever anne, senden başka ? ...
- Ağlama Tuana. Annemiz kalkacak ve sağ salim burdan çıkacağız. Aç mısın ? Tost alayım mı sana ?
- Annem ölmez değil mi abi ?
- O ne demek Tuana. Dedim ya, hep beraber çıkacağız buradan.
O esnada Görkem ile Hüseyin geldiler. Hüseyin'in elinde yiyecek bir şeyler vardı. Tuana'yı kucağına alarak, ona yedirmeye başladı. Görkem ise, "Burnun kanıyor." dedi elinde ki peçeteyi uzatarak. Yanımda diz çöktü.
- İnsanın en çok ne zaman canı yanar biliyor musun Görkem ?
- Ne zaman Özkan ?
- "Annesi çaresiz bir şekilde belkide bir daha uyanmamak üzere yatarken. Asıl acıyı ruhun çeker. Bedenini kılıçla doğrasalar bu kadar canın yanmaz. Bir kız kardeş sana doğru bakar. Onu sakinleştirmelisin. Çünkü hayatı boyunca unutamayacağı bir travma atlatacak. Eğer annem vefat ederse, Tuana'nın arkadaşları anne derken onun bakışları yere inecek. Bir daha anne şefkati göremeyecek mesela. Bana da bir şey olursa kimsesiz kalacak."
Kulak misafiri olan Hüseyin bakışlarını bize çevirerek;
- Annem ve babam vefat ettiğinde 10 yaşındayım. 5 sene yetimhanede kaldım. Annemi çok özlüyordum. Geceleri onun bana sarılışını öyle çok özlüyordum ki. Bana uykucu diyorlardı yetimhanede. Ama bilmiyorlardı ki, sırf annemi olurda rüyamda görürüm diye uyuyordum ben. Arkadaşlarımda vardı benim gibi. Çok güzel de bir kız vardı mesela. Anne şefkati göremedik ya yıllardır, ona karşı farklı şeyler hissediyordum. Bir mektup yazıp yastığının altına koydum. Mektubumda sadece, ''Benim annem olur musun Dilan ?" demiştim. Anne farklı be kardeş... Ama merak etmeyin ! Annen kalkacak buradan, hep beraber çıkacağız oğlum ! Neler neler atlattık lan biz, bunuda atlatacağız !
- "Annemden çok şey öğrendik be Hüseyin." dedim Hüseyin'e acı bir tebessüm ederek.
Annem bazen kızardı. "Sana bir şey sorduğumda bana cevap ver.'' derdi. "Ne söyleyeyim ?" dediğimde, "Sus, bana cevap verme." derdi. Bir keresinde de gözlerimi şakacıktan şaşı gibi yapıyordum. Profesör Doktor edasıyla, "Gözlerini şaşı yaparken bir gün öyle kalacaksın, göreceksin gününü." demişti. Genetik uzmanı gibi, ''O tabağının hepsini bitiremezsen büyüyemezsin." derdi. Ağır ceza hakimi gibi olurdu bazen, "Bir gün senin çocukların da sana, senin şimdi bana yaptıklarını yaparlar..." derdi.
Birden ağlamaya başladım.
Ben annemsiz ne yapacaktım ?
- "Olay nasıl olmuş ?" dedi Görkem.
- "Babam başına bira şişesiyle vurmuş. " dedim hıçkırarak.
Bu esnada Musab ile Elif, bize doğru geliyorlardı. Elif ile göz göze geldiğimiz an doktor odadan çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren Müslüman
EspiritualDerin bir nefes aldım. Ayaklarımın altındaki İzmir manzarası çarpıyordu gözüme. Bakışlarım yerdeydi, kaldırdım: "Beyler, ben annem ve kardeşimden sonra ilk kez bir karşı cinsi sevdim lan!"dedim. Görkem, "Gizemli konuşma oğlum noldu?"ded...