Dilan'ın tebessümlerinin yerini gözyaşları almıştı. Tek kelime etmiyor ağlıyordu. O ağladıkça sanki kalbimin bir yerlerine hançer saplamışlar gibi hissediyordum. Daha fazla dayanamadım.
"Ağlama Dilan lütfen, sadece ne olduğunu anlat. Noldu sana?"
Gözlerini benden kaçırıyordu. Titreyen sesiyle "Neden anlatmamı istiyorsun Hüseyin, ne yapabilirsin ki bana? Neden yüzleşmeye korktuğum gerçeklerle beni yüzleştiriyorsun?"
Hüzünlü yüzümün yerini öfkeli bir yüz almıştı. "Ne demek napacaksın ya, ne demek napacaksın? Ben 10 yaşımdan beri seni arıyorum. Her gece rüyalarımı süslüyorsun. Ne demek napacaksın? Yıllardır rüyamda sana sarılırken uyanıyorum. Tekrar uyumaya çalışıyorum ama olmuyor uyuyamıyorum! Lütfen, anlat."
Anlatması için ısrar ediyordum. Ancak gerçekten anlatacağı şeyleri dinlemeye hazır mıydım?Acaba hayallerimde ki Dilan'ı mı seviyordum ben? Ya da hayal ettiğim kişiliği, Dilan'ın bedenine mi uydurmaya çalışıyordum. Aff Allah'ım, yardım et.
"Peki madem ısrar ettin anlatayım. Yıllardır madem benim gibi birini beklemişsin en azından bunları öğrenmeye hakkın var. Sevdim birini Hüseyin, çok sevdim. Yetimhaneden çıktıktan sonra napacaktım? Kime gidecektim, yoktu ki kimsem? En iyisi çalışmak dedim ve bir işe girdim. Her şey işe girdikten sonra başladı. Patronum olacak haysiyetsiz beni taciz etmeye çalıştı bir kaç sefer. Çok zor Hüseyin, yıllardır görmediğin dünyaya birden ayak uydurmak çok zor. Oradan ayrıldım, uzunca bir süre işsiz kaldım. Beş parasız, kimsesiz... Bir başka iş buldum. Burada her şey güzeldi. Ta ki o ana kadar. Bir müşterim ile tanıştım. Yıllardır ne annemden ne babamdan ilgi görmemiştim ki ben...Onlar yoktu ki. İlk defa birinin benimle ilgilenmesi farklı duygular hissettirmişti. Sonra bir gün evlenme teklifi etti bana. Benim gözümde dünyanın en iyisiydi o. Benim gözümde hayatımı kurtaran bir prensti. Kabul ettim bende. Sonra evlendik. Evlendikten sonra çok değişti. Benimle ilgilenmiyor, yüzüme bakmıyordu. O beni seven adam gitmiş yerine zalim biri gelmişti. Bir keresinde telefonunu masaya koymuştu. Bende hamile olduğumu yeni öğrenmişim. Onun gelmesini bekliyorum söylemek için. Telefonuna mesaj geldi. Bende açtım. "Aşkım gel artık çok özledim" yazıyordu. Yanıma gelince bağırmaya başladım. İsyan etmeye başladım. Hesap vermesini istedim!
H: Eee, o ne yaptı, nasıl bir açıklama getirdi?
D-: Ne açıklaması Hüseyin ne açıklaması? Sen kimsin ki bana hesap soruyorsun dedi. Tokat attı. Bende ayrılıcam senden dedim öfkeyle. Kavgamız büyüdü büyüdü. Mutfaktan bir bıçak aldı. Tam karnıma batıracakken ayağımı kaldırdım. Bacağımı kesti. Çok kan akıyordu. Ölücem diye korktu evden kaçtı. Komşular hastaneye götürdüler. Doktor nasıl oldu bu diye sorduğunda karnımda ki çocuğu düşündüğüm için cam kırıldı üstüne düştüm dedim. İnanmadılar tabi ama çokta uzatmadılar. Tekrar eve geldim. Oda evdeydi. Eve girer girmez üzerime yürüdü kapıyı kapattı. Bundan sonra seninle karı koca değiliz dedi. Ben ona hamile olduğumu söyledim. Her kızın hayali değil midir Hüseyin, hamile olduğunu söyledikten sonra kocasının ona sarılması? Sevinmedi bile. Sonra aylardır hiç konuşmadık. Ben ona yemeğini hazırlıyor sofraya koyuyordum. İlişkimiz bundan öteye gitmedi. Hamileliğin 5.ayından itibaren eve bir kadını getiriyordu. Her gece ağlıyordum. Her gece aklım onlara gidiyordu. Dört ayı da böyle ağlayarak geçirdim. Doğum zamanı epey yaklaşmıştı. Bir gün sancılarım başladı. Hastaneye götüren bir koca yoktu tabi. Bende ambulansı aradım. Ambulans ile hastaneye gittik. Doğum yapmıştım ama kızımı bana vermiyorlardı. Kızımı verin diye ağlıyordum. Doktor refakatçin yok mu dediğinde yok derken hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Sonra aldığım haberle dünyam başıma yıkılmıştı. Kızımın kalbinin delik olduğunu öğrendim. Henüz kucağıma alamadığım, öpemediğim koklayamadığım kızımın kalbi delikti. Hastane de bir süre yattıktan sonra kızım biraz iyi olmuştu. Sürekli hastanelerde geçti zamanımız. Neyse hastaneden çıktıktan sonra eve gittik. Eve girer girmez çığlık attım. Kocamı birisi kalbinden bıçaklamış, oracıkta ölmüştü. Hemen polisleri aradım. Evide onun borçları yüzünden aldılar. Sokaklara düştük. İşte şuan burdayız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizofren Müslüman
SpiritualDerin bir nefes aldım. Ayaklarımın altındaki İzmir manzarası çarpıyordu gözüme. Bakışlarım yerdeydi, kaldırdım: "Beyler, ben annem ve kardeşimden sonra ilk kez bir karşı cinsi sevdim lan!"dedim. Görkem, "Gizemli konuşma oğlum noldu?"ded...