Musab vs Hüseyin

9K 753 106
                                    

Elif'in bakış açısıyla yazılmıştır.

Tuğçe, hayır dedikten sonra Görkem'in gözleri yaşardı. Tuğçe ile aynı hizada olmak için dizlerinin üstüne eğildi.
-  "Hayır, ben seninle evlenmek istiyorum. Ve sana olan borcumu ödemek için bunu istemiyorum. Ben seni sevdiğim için bunu istiyorum. Özkan ile karar da verdik zaten. Bir haftalık kamp yapacağız. O bana dinimi anlatacak. Hatta, Musab bile gelecek. Evlilik tamamlamak değil midir Tuğçe ? Ayaklarını kullanamıyormuşsun, elimi kullanamıyor muşum ne fark eder? İnsan ruhu ile sevmez mi ? Ben senin var olmanı bile sevmişken, senin benimle beraber olabilme ihtimalini nasıl sevmem ?"

Ne kadar güzel konuşsa da Tuğçe cevap vermedi. Belki de kendisine haram olan bir erkek ile konuşmaktan çekiniyor olabilirdi. 
Tuğçe;
- "Rica etsem, hepiniz dışarı çıkabilir misiniz ? Elif ile istişare etmek istiyorum."

Tuğçe'nin bu ricasını olumlu karşıladılar. Özkan mı ? Özkan, bakışlarını yerden kaldırıp bir kere bile bana bakmamıştı. O kadar çok merak ediyordum ki. Neredeydi, başına ne geldi, kimleydi ? Ama meraktan öteye geçemezdi bu sorularım. Hepsi çıktıktan sonra Tuğçe bana kaygılı bir şekil de baktı;

- "Ne diyorsun Elif, bu iş olur mu ?"
- "Neden olmasın ?"
- "Diyanet noktasına bakmamız gerekmiyor mu Elif ?"
- "Görkem namazlarını bile yeni kılmaya başlamış ve ilmi yok. Bu beni düşündürtmüyor değil."
- "Hmmm, böyle düşünmemelisin bence Tuğçe'm. Bak sahabe efendilerimize. Peygamberlik davası ilk başladığın da kaçı ilimliydi ? Musab bin Umeyr, bildiği 5 ayet ile tebliğ yapmaya kilometrelerce uzağa gitti. Hem bak Bilal ilim sahibiydi de ne oldu ? İlmiyle amel etmektir önemli olan. Önemli olan, samimiyettir. Baksana, Görkem daha ufacık bir ilimle namaz kılmaya başlamış. Çevresinde namaz kılan kimse olmamasına rağmen bunu yapmış. Hatırlasana din derslerinde nasıl dinliyordu hocayı. Görkem, Özkan.. İnan bunların kalplerinde iman tohumu var. Ben bunların kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum. Ama biliyorsun ki mehir hakkın var. Mehir olarak, ondan ilim sahibi olabileceği bir şey isteyebilirsin mesela."
- "Ne gibi, ne isteyebilirim ki ?"
- "Iııı, mesela Risale-i Nur Külliyatı'nı bitirene kadar evlenmeyeceğini ona şart koyabilirsin. Buna ek olarakta bir Kur'an-ı Kerim Sûresini ezberlemesini isteyebilirsin."
- "İlahi Elif, heheheh buldum. Bakara suresini ezberlesin :D "
- "Yok yok bence Yasin Suresini ezberlesin. Çokta zorlamayalım."
- "Tamam o zaman çağıralım hepsini."

Herkes içeri yavaş yavaş girdi. Tuğçe, evlilik teklifini mehir olarak isteyeceği şeyleri kabul ederse onaylayacağını söyledi. Bunu duyan Görkem'in gözlerinin içi gülüyordu. 'Ne söylersen söyle kabul.' dedi bir çırpıda.
- "İki şartım var, birincisi Risale-i Nur Külliyatı'nı bitirene kadar düğün yapmak yok. İkinci şartım ise Yasin Suresini ezberleyeceksin."

Bunu duyan Özkan, bıyık altı gülüyordu. Gülerken bana baktı. Çeneme kadar kapalı olan yüzüm zaten küçücük gözüküyordu. Küçücük yüzümün içinde ki iri gözlerimle çok kızgın bir bakış attım. Korkudan hemen bakışlarını yere indirdi. Ehh, bi zahmet yani. Kimseye haber vermesin. Bir hafta ortalardan kaybolsun. Bizi korkutsun. Sonra gelsin burda gülsün. Çok kızgındım ona.
- "Tamam kabul dedi." Görkem.
Daha önce annesi ve babası ile konuşup zaten iman nikahını anlatmışlardı. Onlarda velileri olarak onaylamışlardı. İmam Mehir'i 10 bin Tl olarak yazmış ve şahit olarak Özkan ve Tuğçe'nin babasını göstermiş, nikahları kıyılmıştı. İkiside çocuk gibi mutlulardı. Görkem, Tuğçe'nin gözlerinin içine baktı. Sımsıkı ellerini tuttu.
- "Artık iki dünyamsın, dünyada ki yol arkadaşımsın. Çok güzelsin." dedi.
Tuğçe kıpkırmızı oldu. Bir şey diyemedi tabi heyecanından. Özkan eüzübesmele çekti. Ortalık birden sessizleşmişti. Yasin Suresini ARAPÇA Kur'an-ı Kerimden okumaya başladı. Latince yazılışı da değildi bu.
Bu çocuk Kur'an okumayı nereden öğrenmişti ki ?
- "Yaa-sin. Vel kur'anil hakiym. İnneke le minel murseliyn. Ala sıratım müstekıym."
Ne güzel okuyordu böyle. İçimize işliyordu sanki. Rabbimin kelamı.. Özkan hiçbir tecvid hatası yapmayarak, Nasser al Qatami makamında okuyordu. Bakışlarım yerde derin derin tefekkür ederken, birden 'SadakAllahulAzim' diyerek bittiğini hissettim. Özkan'daki bu değişim, o kadar çok hoşuma gitmişti ki.. Ne olmuştu bu çocuğa ? Tüm bunları düşünürken Özkan Görkem'e döndü ;

Şizofren MüslümanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin