Ne Güzeldir Sevmek, Allah İçin Olunca

3.4K 244 134
                                    







Selamun aleyküm kardeşlerim! Beğendiğiniz yerlere yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın olur mu :) Hadi Bismillah (:

Not: Sevgili kardeşlerim! Bugün itibari ile yeni bölümlere başlıyoruz. Şizofren Müslüman romanımız da tam "52 tane islami sohbet konusunu" anlatmışız elhamdülillah. Rabbim istifademizi arttırsın inşaallah.

Biliyorsunuz uzun süredir yoktum fakat hepsinin bir açıklaması var. Düğünüm oldu, sonra bazı olağanüstü durumlarla karşılaştım. Bunları atlatıp tam yazacakken çocuğum oldu : ) İsmi Ömer Ali oldu : ) Şimdi biraz daha müsaitim ve yazmaya devam edeceğim.

En son kaldığımız yeri kısaca hatırlayalım. Hüseyin evlilik niyetinde olduğu için Beyza'nın ailesiyle tanışacaktı. Bismillah diyelim : )

...
Ne zor imtihanlar var bu hayatta. Nefesinin kesildiğini düşünürsün bazı zamanlar. Sanki her nefes alışında yüreğin sıkışır. Günlerin uyumak ve uyanmak ile geçer. Gece başını yastığa koyduğunda gelir  dertler aklına. Ah bu dünya... Menfaat üzerine kurulu bu dünya. Akılsızların zekileri kullanarak büyüdüğü, zekilerin akıllılara çalışarak onları büyüttüğü dünya. Büyütmemek lazım dünyayı. İki ezan arası bir ömre sığmaz büyüttüklerimiz. Bir ezan ile gelir, bir sela ile gideriz.

"Hazır mısın genç adam" dedim Hüseyin'e dönerek. "Hazır mısın yeni hayatına başlamaya? Hazır mısın geçmişi çöp tenekesine atmaya ve hazır mısın cariyesi gibi Yavuz'a sevdalanmaya?"

Ne dediğimi anlamaması çok normaldi. "Sana cariye ile Yavuz'un aşkını anlatayım mı?" dedim Hüseyin'e. Anlat demesini beklemeden anlattım. Dostluk bunu gerektirirdi zaten. Bir de anlat demesini mi bekleyecektim?

"Yavuz Sultan Selim Han, Mısır'ı fethettiğinde bir süre orada kalır. Bu sırada kaldığı otağda görevli Mısırlı bir cariye vardır ki, Selim Han sabah çıkınca geliyor, akşama kadar çadırı temizleyip yemekleri hazırlayıp gidiyor, akşam olunca Selim Han çadırına dönüyor.

Ve bu cariye bir gün Yavuz'u görür göz ucuyla. Öyle bir kaydeder ki o görüntüleri yüreğine, aşık olur bir görüşte. Lakin ümitsiz bir aşktır bu. Zira bir tarafta koskaca Cihan Sultanı, bir tarafta basit bir cariye.

Böyle onu görüpte görememek, onu sevip de sevememek dokunur cariyenin yüreğine. Söndüremez gönlünde ki ateşini. Kararını verir ufacık yüreğiyle. Sonucu her ne olursa olsun açılacaktır padişaha. Sonunu düşünene aşık denir miydi hem? Zordur Padişahın karşısına çıkıp sevdiğini söylemek. Yöntemini aradı durdu günlerce. Ve kararını verdi bir gece. Yazıyla ilanı aşk edecekti. bir not bıraktı Cihan Sultanının yatağına. Üç kelime yazıyordu kağıtta. Öyle bir üç kelimeydi ki, her kelimesine bir kitap yazılırdı belki de."Derdi olan neylesin?"

Akşam geldi Cihan Sultanı yatağına. Zeki adamdı padişah. Bir kaç kez de bakışını yakalamış olacak ki anladı cariyeye ait olduğunu yazının. Çevirdi kağıdı ve yazmaya başladı arkasına "Derdi neyse söylesin." Bıraktı kağıdı aynı yerine. Bu esnada gözlerine uyku girmedi cariyenin. Sabahı bekledi saatlerce. Ve on geldi diye düşündü sabah namazını eda edince. Kağıt aynı bıraktığı yerde... "Derdi neyse söylesin" yazıyordu arka yüzünde. Kapattı bir kaç saniye gözlerini. Cesaretlendirmişti bu cevap onu. Ve bir not daha ekledi, notunun altına "Korkuyorsa neylesin?"

Akşam oldu döndü Sultan çadırına. Kağıdı okudu önce, tebessüm etti sonra. "Hiç korkmasın söylesin" yazdı notunun altına.

Sabah bu cevabı gören cariye kararını vermişti artık. Yüreğine sığdıramadığı bu aşkı, iki yüreğe eşit paylaştıracaktı. Bitirdi temizliğini lakin gitmedi o gün. Gidemezdi. Bu kadar yaklaşmışken hayallerine, uzaklaşamazdı onlardan.  Saatler geçmek bilmiyordu sanki. Dualar ve ibadetler ile bekliyordu hem cihanın, hem gönlünün sultanını. Ve beklenen o an geldi.

Şizofren MüslümanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin