Sia -Joy I call Life 'Fifty Shades Darker'
🌹Herkese merhaba. :)
Beni yazmaya daha çok teşvik eden güzel hatta muhteşem yorumlarınız ve beğenileriniz için hepinize çok teşekkür ederim.
Umarım beklentilerinizi hiçbir zaman boşa çıkarmam.
İnstagram : eebruuu_altun
Keyifli okumalar..
💫
Adımlarım yavaşlamıştı. Karşılaştığım bakışlarla ne yapmam gerektiğini bilemedim. Hem gördüğüm kişi, hem de bakışları bir an afallamama sebep oldu. Yavaşladığım için Tolga'nın bakışları da beni bulmuştu.
"Bir sorun mu var Liya?"
Gözlerime sanki demir atmıştı da, kendi gözlerinden başka hiçbir yere bakmamamı sağlıyor gibiydi. Gözlerimi onun gözlerinden ayırıp Tolga'ya bakamıyordum. Bu durum sinirimi bozmaya başlamıştı. Kendime duyduğum öfkeyle, bakışlarımı Giray Bey'in gözlerinden hırsla çekip Tolga'ya çevirdim. "Hayır, yok." diye ona cevap verirken adımlarımı eski hızına kavuşturdum.
Her adımda Giray Bey'e daha çok yaklaşıyorduk. Ve ben onun bakışlarını yaklaştıkça daha da keskin bir şekilde hissediyordum. Çok dikkatli ve keskin bir şekilde bakan gözlerini yüzümden ayırıp, kendine yeni hedef olarak Tolga'nın omzumdaki kolunu ve birbirine yakın olan bedenlerimizi aldı. Elinde tuttuğu bardağı bırakmamış hala aynı şekilde hatta daha güçlü bir şekilde sıkmaya devam ediyordu. Ve sanırım bu şekilde sıkmaya devam ederse bardağın kırılması an meselesiydi.
Masanın yanına geldiğimizde viski olduğunu düşündüğüm -yani Soner'in içtiği şeyin rengiyle aynı olduğundan dolayı düşündüğüm- bardağı tek seferde içip sert bir şekilde masaya bırakarak ayağa kalktı. Benden ayrılan Tolga'yla erkeklere has bir şekilde sarılırken "Hoş geldin kardeşim." dedi. Bakışları bir an beni buldu. "Tek geleceğini sanıyordum."
"Öyleydi aslında. Hiç sorma çok sinirliydim. O sinirle Liya'nın da arabada olduğunu unutmuşum." dedi Tolga hafifçe gülerken.
Oturmamız için Giray Bey eliyle koltukları gösterirken kaşları hafifçe çatıldı. "Ne oldu ki?"
"En son aldığımız projeyle ilgili. Anlattırma şimdi bana. Hatırladıkça delirecek gibi oluyorum." Bakışları beni buldu. "Ben gelene kadar sen anlatır mısın Liya?"
Bir an rahat koltukta değil de rahatsız edecek türdeki, farklı boylarda olan, kimisi keskin kenarlara sahip taşlar üzerinde oturduğumu ve o oturduğum taşların üzerine çivilenmişim gibi hissettim. Beni burada yalnız bırakıp nereye gidecekti ki? Kaşlarım çatıldı. "Nereye gidiyorsun ki?" diye bir anda ağzımdan çıkıvermişti. Ve çıktığı gibi de ağzımı dikme isteği uyandırmıştı içimde.
Tolga gülümseyerek "Merak etme çok sürmez." Göz kırptı. "Çabuk geleceğim. Hem Giray var yanında."
Bu durum canımı sıkmıştı açıkçası. Giray Bey'le yalnız kalmak istemiyordum. Sesli bir şekilde oflamamak ya da itiraz etmemek için dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Tolga'yı onaylamak için başımı hafifçe salladım.
Tolga gittikten sonra Giray Bey dışında her yerde dolaştı bakışlarım. Ama onun bakışları sanki inatla benim üzerimdeydi. Yerimde kendisine bakılmasını seven birisi olmuş olsaydı, o bile şu an rahatsız olmuş bir şekilde yerinde kıpırdanıyor olurdu. Nitekim; bakışlarından artık o kadar rahatsız olmuştum ki yerimde hafifçe kıpırdanmaya başladım. Tek kelime bile olsa konuşmaması da cabasıydı. Sadece gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Sonunda gözlerim Giray Bey'i buldu. Tahmin ettiğim gibi bana bakıyordu. Rahatsız olduğumu anladığından emindim. Fakat hiç istifini bozmadan bir elinde yenilenmiş içkisiyle hala bana bakıyordu. Kaşlarım çatıldı. Hatta o kadar ki neredeyse birbirlerine kavuşup tek bir kaş olacaklardı. Kendimi daha fazla tutamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRÜNE VURGUN
Romance"Gitme." Dizlerinin üstüne çöktü. Duyabileceğim bir ses tonuyla konuşmasına devam etti. "Yalvarırım gitme. Biraz daha izin ver seni görmeme." Sesindeki acıyı anlamayacak tek bir varlık yoktu eminim. Ama bu şekilde olmazdı. Hasta olacaktı böyle durm...