1|2

11.8K 556 35
                                    

Ayşe Hatun Önal - Olay
🌹

Merhaba :)

Bu hafta size erkenden getirdim bölümü. :)

Yorumlarınızı ve eleştirilerinizi bekliyorum.

Hikayenin gidişatından memnun musunuz?  En merak ettiğim şey bu.

Keyifli okumalar. :)

💫

Giray Bey'i, kahvaltıya gittiğimiz yerde görmemin üstünden; benim için şans mı şanssızlık mı olduğuna karar veremediğim bir hafta geçirmiştim. Bir haftadır Giray Bey'i görmemiştim. Bunu neden vurguluyorduysam. Onu görmemek ya da görmemiş olmak benim için en iyisiydi. Her anlamda. 

Bir haftadır her ne kadar kendimi, buna ikna etmeye çalışıyor olsam da; aksini kabul ettirmek için canla başla çalışan bir yanım vardı. Ve yine tamamen psikolojik olduğunu bilsem de, bir haftadır burnumdan gitmeyen bir kokuyla sınanıyordum. Aslında sınanmak değil de.. Off.. Her bir hücrem, özellikle de canla başla uğraşan yanım o kokuya o kadar muhtaçmışcasına bir haldeydi ki, neyin ne olduğuna, ya da doğru olan şey neydi karar veremiyordum. 

Ceketi omuzlarıma bıraktığı o günü düşününce; O'nu tanımadığım halde o ceketi üzerimden hiç çıkarmadığım ve uzun bir süre de o kokuyu solumadan zaten zor olan uyuma eylemini daha bir zor gerçekleştirdiğim aklıma geliyordu. Bu sadece kokusuyla ilgili olan kısımdı. Ve özeklikle sırf kokusu bana huzur verdiği içindi bu durum. 

Nasıl bir şeydi bu, ya da nasıl bir saçmalıktı aklım sırrım ermiyordu. Erdiremiyordum. Hiçbir zaman, hayatımın hiçbir döneminde herhangi bir kokuya böyle muhtaçmış gibi hissetiğimi hatırlamıyordum. Hatırlamam da mümkün değildi zaten. Çünkü böyle bir durum asla olmamıştı.

Bu söylediklerimi bana başka biri anlatıyor olsa, muhtemelen 'Neyin kafasını yaşıyor acaba? Böyle saçmalık mı olur?' diye düşünüyor olurdum. Ama şimdi..

Hele sesi.. Allah'ım ya. Kendime inanamıyordum. Nasıl unutabilmiştim? Unutmamıştım aslında. Bunu kabul edemiyordum. Sadece silikleşmişti sesinin tınısı kulaklarımda. Ama kokusuyla birleşince bütün taşlar yerine oturmuştu. Zaten bir haftadır sesi de kulaklarımdan gitmiyordu.

Mantığımın, çok ama çok küçük bir kısmının cılız sesi, sırf kokusu ve sesinden dolayı Giray Bey'in o kişi olduğunu düşünmemi saçma buluyordu. Sonuçta yüzünü görmemiştim. Ama o kokuya, bir başka kişinin daha sahip olabilmesinin mümkün değil ihtimali bile yoktu. Sesi karıştırım ama kokuyu asla karıştırmaz, karıştıramazdım.

Bir haftadır bazı anlarda kulaklarıma ellerimi bastırarak, sesini duymayı, aynı zamanda da burnumu kapatarak, geldiğini düşündüğüm kokusunu duyumsamama engel olmak istiyordum. Bunlar çok saçma ve bana uzak şeylerdi. Ve tamamen benim zayıflığımdandı. Başka bir açıklaması olamazdı.

Sırf o gün bana iyi davrandığı ve zayıf tarafımı görüp, beni gömüldüğüm karanlığımdan çekip aldığı içindi belki de tüm bu tavır, düşüncelerim. Bu da ayrı bir düğümdü benim için. Ve ben bu düğümü bir türlü çözemiyor, zihnimi ve düşüncelerimi eski berraklığına kavuşturamıyordum. Çok can sıkıcı bir şeydi bu, benim için. Böyle karmaşıklıklar bana göre değildi.

Kahvaltı ettiğimiz gün Ayşenur'a yapmam gereken açıklamadan, Soner'in onlar için planlamış olduğu program sayesinde kurtulmuştum. Hafta içi ise ikimizin de iş yoğunluğundan yüz yüze gelme fırsatımız olmamıştı. Telefonda konuşmuştuk elbette. Ama ne ben ne de o, o konuyu açmamıştık. Ben hazır olmadığımdan, o ise telefonda üstü kapalı anlatıp konuyu kapatmamı istemediği içindi. Arkadaşını iyi tanıyordu. Ben de onu.

ÖMRÜNE VURGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin