1|1

11.7K 558 32
                                    

Hayal kırıklığı ve üzüntüyle aralamıştım gözlerimin perdelerini. Rüyamda annemi görmüştüm. Bir yanım çok buruktu. Çünkü bu sadece bir rüyaydı. Bir yanım ise mutluydu. Çünkü rüyada olsa annemi görmüştüm ve bana bir yol göstermişti. Ama bu, yani annemi görmüş olmam yine de rüya olmasından ötürü keyifsiz olmama engel değildi.

Yataktan kalkarak odamdaki banyoya ilerleyip, işlerimi hallettim. Evde ses seda yoktu. Sanırım hala uyuyorlardı. Ses çıkarmamaya özen göstererek sessizce odamın kapısını açıp, aynı sessizlikle salona ilerledim.

Dünki tabloyu görmemiş olsaydım şayet, Soner'e burada yatacak bir yer hazırlamak aklımın ucundan bile geçmezdi. Aslında yine de Ayşenur uyandıktan sonra birlikte uyumuş olacaklarını düşünüyordum. Ta ki şu ana kadar.

Soner, uzun olan koltukta yatıyor olsa da, koltuktan da uzun olan bacaklarını koltuğa sığdırmak için dizlerinden kırmış bir şekilde uyuyordu. Rahatsız edip, uyandırmamak için zaten girmemiş olduğun salonun kapısından sessizce ayrıldım.

Bu sefer rotamı Ayşenur'un yattığı misafir odasına çevirdim. Sessizce odaya girdim. Her ne kadar sessizce bunu yapsamda Soner'e gösterdiğim toleransı ona gösterecek değildim. Ayşenur için uyanma vaktiydi.

Yavaşça yattığı yatağa yaklaştım. Huzurlu bir şekilde uyuyordu. Ama yapacak bir şey yoktu, birazdan o huzurlu uykusundan uyanacaktı. Bir an nasıl uyandırsam diye düşündüm. Yöntem çoktu aslında, ama çığlık atarak sadece Soner'i değil bütün apartmanı ayağa kaldırabilirdi. Bakışlarımı odada gezdirdim. Komidinin üstünde duran tüylü süs gibi olan şeyi alıp, sırıtarak ona yaklaştım.

Bir an tereddütte kalsamda, kendi kendime omuz silkerek Ayşenur'un baş ucuna oturdum. Ve tüyü yavaşça ona yaklaştırarak burnuna sürttüm. Huylanarak elini burnuma götürürken, burnunu kırıştırdı. Gülmemek için kendimi tutarken biraz bekledim. Tekrar tüyü ona yaklaştırıp, bu sefer kulağına sürttüm. Ayşenur da homurdanarak kulağını kaşıyıp benim olduğum tarafa doğru döndü.

Dudaklarımı iyice birbirine bastırarak tüyü bu sefer yanağında gezdirirken "Sevgiliim." dedim. Gülmemek için şu an büyük bir çaba sarf ediyordum. Ayşenur bu sefer yüzünde oluşan gülümsemeyle bir şeyler mırıldandı. Sanırım uyku sersemi olduğu ve tam anlamıyla uyanmamış olduğu için sesleri ayırt edemiyor olacak ki; muhtemelen beni Soner sanmıştı.

'Aptal aşık n'olcak?' diye mırıldandım. Ve tüyü bütün yüzünde yavaşça dolaştırmaya başladım.

"Hadi ama sevgilim uyan artık. Özledim seni."

Biraz daha gülmemek için kendimi sıkarsam çatlayacağımı hissediyordum.

"Mmm. Tamam aşkım ya." derken gözlerini ovuşturmaya başladı.

Çok geçmeden de gözlerini araladı. Kaşları ilk önce şaşkınlıkla havaya kalktı, daha sonra sinirle çatıldı. Ve ben de kahkahamı daha fazla tutamayıp, gülmeye başladım. Yattığı yerden doğrularak sinirli bir şekilde bana bakmaya başladı.

Gözleri elimdeki tüye kayınca "Seni gidi hain." dedi somurtarak. "İntikamım acı olacak."

Hala daha gülerken konuşmaya çalıştım. "Ama sev..gilim. Olmuyor böyle. Özledim ben seni."

Ayşenur gözlerini kısarak beni izlemeye başladı. "Sabah sabah ne bu neşe? Cennetle mi müjdelendin?"

"Asıl seni sormalı. Barışmadınız mı Sony'le? Salonda yatıyor da."

Sırtını yatak başlığına yaslayarak rahat bir şekilde oturdu. "Yoo barıştık." dedi sırıtarak. Gözlerimdeki soru işaretlerini görmüş olacak ki ben sormadan devam etti. "Burada yatmıyor çünkü; nasıl desem? Doğru bulmuyor gibi bir şey. Bizim beraber aynı yatakta uyuduğumuz zamanlar bir elin parmak sayısını geçmez."

ÖMRÜNE VURGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin