Faded & Let me love you Fifty Shades Darker (Justen Bieber & Alan Walker)
🌹Yeşim'le yemeğe gitmekle çok doğru bir karar vermiştim. Hissettiğim gibi bir kızdı. İyi anlaşmıştık. Zamanla daha güçlü bir ilişkimiz olacağından da emindim.
Ailesinden biraz bahsetmişti. Babası onları o daha beş altı yaşlarındayken terketmiş bir daha ne aramış ne sormuş. Umursamıyormuş gibi davransada ve her ne kadar babası onu da bırakıp gitmiş olsa da hala babasına karşı beslediği bir sevgisi ve bu sevgisiyle doğru orantıda da babasına kırgınlığı vardı. Gizlemeye çalışsada kırgınlığı okyanus gibi masmavi olan gözlerinde ki dalgalanmalardan okunuyordu.
Ayşenur'dan ona biraz bahsetmiş ve mutlaka tanışmalarını hatta bunun için bir ara kız kıza bir gece yapmayı teklif etmiştim. O hallerimi Ayşenur görse şok geçirirdi muhtemelen. Ve şoku atlattığında beni kolumdan tuttuğu gibi doktora götürürdü. İstemsizce bir kıkırtı kaçmıştı dudaklarımın arasından.
"Neye gülüyorsun öyle dosyalara bakarak?"
Daldığım düşüncelerden Tolga'nın sesiyle irkilerek oturduğum yerde hafifçe sıçrayıp, elimi kalbimin üstüne bastırdım. Ardından bakışlarımı Tolga'ya çevirdim. Çok şükür ki tekti. Giray Bey gitmişti anladığım kadarıyla.
"Korkuttum mu?"
"Hayır. Sorun yok. Dalmışım sadece."
Tolga masanın önündeki tekli siyah koltuklardan birine oturdu.
"Neye dalmış gülüyordun öyle. Merak ettim doğrusu." dedi gülümseyerek.
"Arkadaşımın vereceği daha doğrusu verebileceği tepkiyi düşünüyordum da ona gülüyordum."
"Hmm.. Kimmiş bu arkadaşın?" Sağ bacağını sol bacağının üstüne getirerek bacak bacak üstüne atıp oturduğu koltuğa iyice yerleşti. Tek kaşını kaldırarak konuştu. "Erkek mi?"
Gülmemek için dudaklarımı birbirine iyice bastırdım.
"Erkek ya da kız ne fark eder ki?" dedim gülmemek için hala kendimi sıkarken.
Kaşları hafif çatıldı. "Fark etmez mi dedin sen. Benim için eder. Ediyor da. Söyleyecek misin artık?"
"Tabi ki söylerim. Hatta sizi tanıştırabilirim. Sende istersen. O da zaten seninle tanışmak istiyordu."
Gözlerinde anlık öfke kıvılcımları oluştu. Son söylediğimle kesinlikle erkek olduğunu düşünüyordu. Şu an ciddi bir şekilde abim tarafından sahiplenilidiğimi, korunmaya çalışıldığımı hissediyordum. Ve bu duygu o kadar muazzamdı ki. Bunu ifade edebilecek kelime bulamıyordum.
"Tanışalım bakalım." diyerek ayağa kalkmasıyla şaşkınlığımın dalga dalga yüzüme yayıldığını hissediyordum. Şaşkın şaşkın ona baktığımı görünce "E hadi gidelim tanışalım. Kimmiş, neciymiş öğreneyim." dedi.
Şaşkınlığımdan biraz olsun sıyrılarak onu cevapladım. "Şimdi olmaz. Yani habersiz bir şekilde olmaz. Onunla konuşup size haber veririm ben."
Anlık bir duraksama yaşayıp, hemen toparladı kendini. "Çok uzamasın ayarlamanız. En kısa zamanda tanışmak istiyorum arkadaşınla." Arkadaşın kelimesine özel bir vurgu yapmıştı. Bir an için arkadaşımın kız olduğunu söylemek dilimin ucuna gelsede bu isteğin önüne yıkılmaz bir duvar örerek engelledim.
"Tamam." diye mırıldanarak cevapladım.
Odasına geçtikten sonra sırtımı sandalyeye yaslayarak gözlerimi kapattım. Yüzümde istemsiz bir gülümseme oluştu. Bu duygu çok farklı ama aynı zamanda çok güzel ve özeldi.. Gülümsemem daha da genişleyerek sırıtmaya dönüşmüştü artık. Gözlerimi aralayıp telefonuma bakınmaya başladım. Resmen abim tarafından sahiplenilmiştim. Hatta hissettiğim kadarıyla kıskanmıştı bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRÜNE VURGUN
Romansa"Gitme." Dizlerinin üstüne çöktü. Duyabileceğim bir ses tonuyla konuşmasına devam etti. "Yalvarırım gitme. Biraz daha izin ver seni görmeme." Sesindeki acıyı anlamayacak tek bir varlık yoktu eminim. Ama bu şekilde olmazdı. Hasta olacaktı böyle durm...