Arash feat Helena - One Day
The Sound Of Love - Sweet Kiss
Bolahenk - Aşk Bir Rüya🌟
Aşk?
Sevgi?
Sevda?
Ya da hepsi birden,
Taparcasına..
Ne kadar süredir bu şekilde duruyordu hiçbir fikri yoktu. O yanındayken, zaman kavramı hükmünü kaybediyor, zaman da aldığı nefes de sadece o oluyordu.
Gelip, biri ona dese ki iki saattir burada böyleyece onu izliyorsun, vereceği cevap açık ve netti.
"Saat mi? Daha şimdi başladım ben onu izlemeye."
Bir insan bir insanı bu şekilde, onun deyimiyle taparcasına sevebilir miydi?
Ya da bu sevginin kendi sonu olacağını bile bile sevmeli miydi?
Gözlerini bir saliselik bir zaman için bile olsun başka bir yere kaydırsa, o koybolacakmış gibi ondan ayırmadan, saatlerdir başı kucağında uyuyan kadının yüzünü izliyordu. İzliyor, izliyor ve yine izliyordu. Hiç bıkmadan aynı aşkla. Tekrar ve tekrar...
Gözleri gök yüzüne yayılmaya başlayan kızıllığı bulduğunda, günün doğmak üzere olduğunu anladı. Tahminen yaklaşık dört saattir bu şekilde oturduğunu fark edince şaşırdı. Zaman farkında olmadan su gibi akıp gitmişti.
Göğsünün şişmesine sebep olacak derin bir nefes çekti ciğerlerine ve ardından ağır ağır burnundan o nefesi geri verdi.
Eli kendi uygarlığında kendi kararıyla kucağında yatan kızın saçlarını buldu. Elleri ona dokunmadan ya da onu sarmadan duramıyordu. Bu nefes almak gibi zaruri bir ihtiyaçtı onun için, tıpkı kucağında melekler gibi uyuyan kızın varlığına da muhtaç olduğu gibi.
Yattığı yerde kıpırdanmasıyla onu rahatsız ettiğini düşünerek elinin hareketlerine son verdi. Fakat ummadığı şekilde Liya'nın sol tarafına dönerek, anlamadığı birkaç şey mırıldanıp, yüzünü onun karnına bastırarak boşta olan koluyla da belini sarmasıyla bir an donup kaldı ama bu çok uzun sürmedi ve yüzünde tüm kâinatı kıskandıracak bir gülümseme doğdu.
"Sen benim ya sonum, ya sonsuzum olacaksın.." diye mırıldandı iç çekerek, onun omzundan koluna doğru ilerleyen elinin parmaklarını izlerken.
Elinin değdiği tenin soğumuş olduğunu hissedince kaşları çatıldı. Bunu bu kadar geç fark ettiği içinde kendine kızdı. Hava çok sıcak olduğu için buna ihtimal vermemişti ama elinin altındaki ten bunun aksinin kanıtıydı.
Kısa bir süre tereddütte kalsa da olabildiğince yavaş şekilde sevdiği kadını uyandırmamaya özen göstererek kucağına aldı ve hiç zorlanmadan oturduğu yerden kalktı. Aynı yavaşlıkta sürgülü cam kapıdan içeri girerek, sevdiğini tutuşunu sabitleyip, solunda kalan ahşap beyaz kapıyı açtı.
Ağır adımlarla odanın en dikkat çeken yeri olan mor ve siyahın asaletinin muhteşem ahengini gözler önününe seren saten çarşaflarla kaplı geniş yatağın yanına ilerledi. Tek diziyle yataktan destek alarak, kucağında taşıdığı kadını yatağa yatırdı. Ardından ince pikeyle onun üstünü örttü ve o da yatağa oturarak onu izlemeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖMRÜNE VURGUN
Romance"Gitme." Dizlerinin üstüne çöktü. Duyabileceğim bir ses tonuyla konuşmasına devam etti. "Yalvarırım gitme. Biraz daha izin ver seni görmeme." Sesindeki acıyı anlamayacak tek bir varlık yoktu eminim. Ama bu şekilde olmazdı. Hasta olacaktı böyle durm...