Bölüm 5

252 40 10
                                    


Hafif kararmaya yüz tutmuş büyük salonda yankı bulan tok ve kalın sesli kişi, pencere kenarında elinde şarabıyla dışarıyı seyreden adama yaklaştı.

"Neden böyle bir oyun oynadığınızı hala anlamış değilim?"

Gözlerini kapattıktan sonra bir yudum daha aldığı şarap bardağını yere fırlattı. Salon bardağın yere düşmesiyle inlerken, arkasını döndü ve eliyle bardağın gittiği yeri gösterdi:

"Gördüğün gibi Paul ses nereye giderse insanlar oraya yönelir. Tek yapmamız gereken adamın dikkatini başka tarafa çekmek."

"Kendi adamımızı kullanarak mı? Bizi bilmiyordu ve..."

Sözünü tamamlamasına izin vermeden Bay Turner konuşmaya başladı. Sağ kaşını hava kaldırdı ve derin bir nefes aldı.

"Ruslardan önce kızı bizim bulmamız gerekiyor Paul. Şuan da kız Ruslarda olabilir lakin bununla ilgili tek bir kıpırdanma görülmedi. Arama çalışmalarına hala devam ediyor gibiler. Ve dahası kız bizde de olmadığına göre üçüncü bir kişi daha var demektir. Bizim ve Rusların bilmediği bir kişiyi kim bulabilir dersin?"

"Zayıf ama bir o kadar hızlı araştıran birisi yani güçsüzlüğü onun zayıf noktası..."

"Aynen öyle, diyelim ki seni iki kişi arıyor ve birisi diğerinden oldukça zayıf. Yapacağın ilk hamle kime olurdu?"

"Zayıf olana..."

"İşte tamda bu yüzden o adama ihtiyacımız var. Üçüncü kişiyi onun sayesinde bulacağız."

"Lakin Boran'a yakalaması için yolladığınız adam sadece bizim izlerimizi taşıyordu, bizim dahi bilmediğimiz kişiyi nasıl olurda bizi araştırırken onu bulmasını bekliyorsunuz?"

Bay Turner derin bir nefes aldıktan sonra tekrar pencereye döndü ve ellerini cebine koydu. Gözlerini kapadıktan sonra sağ ayağıyla yerde ritim tutarken başını hafifçe salladı.

"Boran kızı arıyor Paul. Aynı biz ve Ruslar gibi. Ruslar kızı öldürmek istiyor biz ise yaşamasını. O günkü çıkan çatışmada önceliğinizin kızı kurtarmak olduğunu unutmasaydınız şuanda saçma bir oyunun içine giriyor olamazdık. Paul!"

Yutkunduktan sonra gözlerini yerde gezdiren Paul derin bir nefes aldı. Dört adım geriye gittikten sonra tekrardan önünü Bay Turner'e döndü:

"Hala anlayamıyorum Bay Turner! Adam bizi ararken nasıl olurda o üçüncü kişiyi bulacak!"

"İzle ve gör Paul, izle ve gör."

********************************************

Adamı öfkeyle yere bıraktıktan sonra Boran ellerini yumruk yaptı ve merdivenlerden hızlıca salona oradan da odasına geçti.

Kapıyı sertçe kapadıktan sonra elleriyle başını sıkıştırırken saçlarını avuçlarıyla ezdi. Odasında aşağı yukarı yürürken aynı zamanda da bağırıyordu:

"Mantıksız. Gecenin bu saatinde sadece ok ve yayla gelecek kadar ahmak olamazlar. Belikli yakalamam için buraya kadar gelmiş. Ama neden? Zaten lanet olası notlarını fırlattıktan sonra neden?"

Yatağına oturduktan sonra her şeyi baştan düşündü. Yolun kavisinde kapıları açık bir araç, tek bir çizik dahi yok. İçinde dört muhtemel ceset. Birisi direksiyon başında diğer üçü arka tarafta. Parçalar birbirine uymuyor. Elimde tek bir ipucu var oda aşağıda ki adamın dövmeleri. Birileri beni bir tarafa çekmeye çalışıyor. Önceliğim kızı bulmak...

Valizinden çıkardığı uzun kollu gri tişörtü giymek için hamle yaparken sol omzuna giren ağrıyla dişlerini sıktı. Zar zor giydiği kıyafete de kan bulaşınca gözlerini devirdi.

Hızlıca aşağıya indi ve salonda oturan Büşra ve abisinin yanına gitti.

"Herkes arabasını alsın yarını bekleyecek kadar sabrım yok."

Ayağa kalkan Büşra Boran'ın üzerine yürüdü:

"Daha omzuna bakmama izin vermedin ve bu saatte dışarıya çıkmaktan mı bahsediyorsun?"

"Hiçbir şey anlatmayacağım lakin benimle arayacaksın ne aradığımızı anlattığını düşünüyorum."

Sitemlice gözlerini abisine diken Boran boynunu sağa ve ola eğerek çatırdattı. Derin bir nefes aldıktan sonra koltuğa oturdu ve üzerinden zorlukla çıkardığı tişörtü kenara koydu.

Büşra hemen yanına geldi ve yarasına baktı. İç çektikten sonra patlamış olan dikişi tekrardan yapmak için uyuşturucu iğneyi çıkardı. Boran:

"Sadece dik iğne vurma, sersemlik yaparsa işimi düzgünce yapamam."

"Ama..."

Boran derin bir nefes alınca Büşra yutkundu ve direk dikişe başladı. Kısa sürede işleri bitti. Boran üzerini giyindikten sonra Büşra'nın gözlerine bakarak:

"Sadece iyiliğini istiyorum tehlikeli bir durumdayım ve zarar görmeni istemem. Bu yüzden sadece söylediklerimi yap."

Havalimanının orada ki boş arazilere giden üçlü arabadan indiler. Her biri farklı arabayla geldiler ve ortak bir noktada durdular.

"Bence burada ki kuyuları aramalıyız."

Büşra'nın sesiyle düşüncelerinden sıyrılan Boran derin bir nefes aldı ve:

"Kuyulara bakalım. Belki düşmüştür."

"Kızı kaçırdıklarını düşünüyorum."

"Öyle ama kız onlardan da kaçmış olabilir yani beklide buraya geri dönmüştür. "

"Başka seçenek mi var zaten, her neyse." Homurdanarak arazilerin içerisine girdiler. İki saat süren aramanın neticesinde hiçbir delil bulamadılar. Boran öfkeyle bağırdı ve arazinin ortasında yere çömeldi.

Büşra'nın sesi boş arazide yankı bulurken Boran ayağa kalktı ve sesin geldiği noktaya döndü.

"Buraya gelin burada bu kuyuda birisi var!"


İlk Davam: Kuyu PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin