Silahını beline koyduktan sonra yavaş adımlarla masanın etrafında dolanırken sağ eliyle anlına dokundu. Yüzünün birçok yerinde kan taneleri vardı. Donuk bakışlarını elinde ki kana yöneltirken yürümeye de devam ediyordu.
Masanın etrafında bir tur attıktan sonra sandalyesinin arkasında durdu ellerini cebine koydu.
" Ruslarla işiniz bittikten sonra İngilizlerin Türkiye'de ki mekânına baskın yapacaksınız. Gerekirse kül edin, gerekirse ölün ama yakalanmayın."
Kararlı bakışlarından mavi alevler sarıyordu etrafı. Öfkesi az da olsa dinmiş ve işleve hemen geçmeleri için fazla konuşmaya gerek duymadan hareket etti.
Aynı adımlarla kapıya doğru gitti. Kapı açıldığında koridorda ki bayan yutkunarak patronuna baktı. Kapının eşiğinden geçerken:
"Tüm bilgileri dağıt."
Yanından usulca giderken ayak sesleri koridorda uğultuya neden oluyordu. Bayanın toplantı odasına girmesiyle elinin ayağına dolanması bir oldu. Bakışlarından korku ve tiksinmesinden kaynaklanan midesinde bir bulantı hakimdi.
Elinde ki kâğıtları adamlara dağıttıktan sonra hızlıca dışarıya çıktı, odayı temizlemeleri için gerekli kişilerle görüştü.
Bir gün sonra:
Büşra masa da kahvaltılıkları dizerken, otel görevlisi da ona yardım ediyordu. Odasından çıkan Boran, yemeklerin kokusunu duyunca kaşlarını havaya kaldırdı.
"Ellerinize sağlık."
Görevli sesin geldiği kısma dönerken yüzünde tebessüm belirdi.
"Ne demek afiyet olsun."
Masanın sol tarafında ki bir sandalyeye otururken Büşra konuşamaya başladı.
"Günaydın Boran Efendi."
"Günaydın Büşra Hanım."
Yüzünde gülümsemesi belirginleşirken, Bilal odasından çıktı.
"Günaydın."
Boran etrafına baktı. Sağına soluna ve geriye dönüp arkasına. Ceylin'i göremeyince yüzü asıldı.
"Nerede?"
"Hala uyuyor."
Büşra'da elinde ki son kahvaltılığı ortaya koyduktan sonra önünde ki sandalyeye oturdu. Görevlide usulca gözlerden kayboldu.
"Uyandırın gelsin yemek yesin."
"Uyusun işte Boran, ne istiyorsun kızdan?"
"Hep beraber yeriz işte o yüzden dedim."
"Senin şu Elrod'un da uyuyor hala onu da mı kaldıracağız."
"Tamam, ye hadi yemeğini."
"Ya Boran sana şey diyecektim."
"Efendim?"
Kıvranırcasına bir görüntü çizen Büşra yutkundu ve ellerini masaya koydu:
"Ceylin ve ben alışverişe mi çıksak?"
Yemeğini yerken bir an duraksadı ve derin bir nefes aldı. Elinde ki çatalı tabağına bırakırken bakışlarını Büşra'ya yöneltti.
"Hayır."
"Ama Boran!"
"Ne?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk Davam: Kuyu Prensesi
Bí ẩn / Giật gânKaranlık bir zamanın bilinmeyen sokaklarında ilerlerken korkunç bir kaza olur. Amerika da eğitim almış bir dedektif olan genç delikanlı, işini yapmak için Türkiyeyi ana vatanını seçmiştir. Geldiği akşam ağlayan bir kızı görmesi ve onun kaçmasıyla k...