Aras üstündeki gömleğini yırtarcasına çıkartırken, " Bu daha hiç birşey güzelim! " diyince, işte şimdi işimin bittiğini anlamıştım. Ve savunmasızdım...
*****
Korkudan gözlerim kocaman açılmıştı. " Aras! kendine gel. Sarhoşsun sen! " diye sinirle bağırdım. Ruhsuzsa gülümseyip, bana doğru yavaş adımlar atmaya başladı. O adım attıkça korkudan geri geri kaçıyordum. Aptallık bendeydi tabi! Niye psikopat birinin evinde banyo yapıyorsun ki! Üstüne üstlük kaçırıldığımdan dolayı giyecek bir çift bile kıyafetin olmadan! Yanaklarımdan, boynuma kadar uzanan sıcak bir sıvı süzüldüğünü hissettiğimde, ağladığımı anlamam uzun sürmedi. Yapacağı herhangi bir atağa karşı savunmasızdım. Ona karşı koyabilirdim fakat gücüm hiç tartışmasız yetmezdi. Aras hâlâ üzerime üzerime yürürken, ben de kaçmak için hamle yapmak istemiştim. Ama ne yazık ki arkamdaki duvar yüzünden engellenmiştim. Aras aramızda hiç adım bırakmadan bir anda ellerimi duvara yaslayıp, yukarıda birleştirdi. Kollarımı yukarıda sabitleyince, bornozumun belindeki ipler biraz gevşemişti. Korkuyordum. Hem de çok. Hâlâ ağlıyordum. Oda ne kadar sessizse, içimde duvarların arkasındaki Derin o kadar çok çığlık atıyordu. Ona karşı koymayı çok denemiştim. Ama o buna izin vermiyordu. Hızlı bir hamleyle beni kucağına alıp, yatağa yatırdı. Kucağına aldığında dengemi sağlayabilmem için iki elimle boynundan tutmuştum. Yatağa yatırdığında ise ellerimi çekmek istemedim boynundan. İçimde biryerlerde sanki birisi bana, 'o tehlikeli uzak dur ondan' diye haykırırken diğer taraftaki ses ise ona yaklaşmamı sölüyordu. Beni böylesine korkutan birinden aynı zamanda da yaklaşmamı söylüyorlardı içimdeki sesler. Aklım ve mantığım Aras'ın bana yaklaşımından dolayı durmuştu artık. Ama ona teslim olmak istemiyordum. Mantığıma uyup, " Aras bırak beni lütfen! " diyebilmiştim. Aras hiç konuşmuyordu. Bu sinirlerimi daha da çok bozuyordu. Dudağımın hemen yanını öpüp, boynuma geçti. Her santimine yavaş, küçük ve narin öpücükler bırakıyordu. Öpücük bıraktığı yerlerim resmen yanmaya başlıyordu. Bense kas katı kesilmiştim. Ne dur diyebiliyordum ne de onu onaylayabiliyordum. Aras artık boynumdan aşağı doğru inecekken duvarların arkasındaki Derin bana yeter artık dur diye bağırınca Aras'ın boşluğundan faydalanıp onu üstümden attım. Aslına bakarsak ona karşı koymamı biraz da kendisi istemiş olmalıydı. Yoksa onu üstümden atabilmem için kırk fırın ekmek yemeliydim. Hemen yataktan kalkıp, bornozumu düzelttim. Belimdeki ipini de iyice sıktım. O sırada yatakta yatan Aras da kalkıp yanıma geldi. " Aras ne yaptığını sanıyorsun sen! Sarhoşsun sakın yaklaşma bana!"
diye çıkıştığımda Aras yine bana ruhsuzca gülümsedi. " Yo sarhoş falan değilim. Üç viski bardağıyla sarhoş olacağımı mı sanıyorsun Derin. Aptalsın. Gerçekten! " derken yine bana doğru yaklaşıyordu. Ama bu kez kaçmamıştım. Kendimi ona güçlü olabileceğimi kanıtlamam gerekiyordu. " O zaman neden böyle davranıyorsun. Dur dediğimde neden durmuyorsun!"
Bunu söylerken ondan tiksiniyormuşum gibi baktım. Ki öyleydi de zaten. Aramızda bir adım kala durdu. " Çünkü ben kendi bildiğimi okurum. Çünkü ben kendimden başkasını dinlemem. Ben kendimden başkasını bilmem. Ben kimseyi önemsemem. Beni anlıyor musun ufaklık? " Korkmuştum. Bu soğukkanlı yaklaşımı beni ürkütüyordu. Lanet olsun! Yine gözlerim dolmuştu. O da anlamıştı korktuğumu. Sonuçta yirmi yedi yaşına dayanmış bir adamdı. Bense yeni on dokuzuma girmiş bir kızdım. Onun için, küçük, ufaklık, basit, küçük bir kız çocuğundan ibarettim. Çocuk! Aramızda kalan son adımı da kapatıp, saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. Gözlerimin içine donuk donuk bakıyordu. Tam o sırada artık gözümün içindeki dayanamayan bir damla yanaklarıma süzüldü. Aras bunu görünce gözlerini sıkıca kapatıp, açtı. Bu hareketi sadece bir saniye kadar sürmüştü. Yüzüme doğru derin, uzunca bir nefes bıraktı. " Korkuyorsun." diyince gözlerimi kırpıştırdım. Korkmayacak ne vardı ki? Evet korkuyordum. Ondan, babamdan, herşeyden, herkesten. Korkuyordum. Ama Aras'a belli etmek istemiyordum. İfadesizce söylediği kelimeyi düşünüyordum. " Ama dışarıya birşey belli etmiyorsun. Güçlü durmaya çalışıyorsun." Dedikleri neden canımı yakıyordu. Annem gerçekler acıdır derdi hep. Sanırım şimdi anlıyordum acıttığını. Gözlerimi iki saniyeliğine sıkıca kapatıp, açtım. O sırada Aras da aniden geri çekildi. Odasındaki giysi dolabından kendi tişörtlerinden bir tişörtü yüzüme doğru fırlattı. Bana doğru döndüğünde sinirli olduğunu çattığı kaşlarından ve gerilen çene kaslarından anlamıştım. Ne olmuştu peki birden bire. Neye sinirlenmişti bu kadar. Sormaya da korkuyordum. Düşüncelerime cevabı son anda yapıştırmıştı gerçi. Yanıma yaklaştı. Kulağıma eğilip, " Beni değiştirmene izin vermem. Vermeyeceğim! " diye fısıltılı bir şekilde kükredi. Ne demekti bu şimdi. Neden onu değiştirmeye çalışayım ki. Öyle bir niyetim de yoktu zaten. Dediği şeye karşın ne cevap verilirdi şu an için bilmiyordum.Bu yüzden onu öylece bırakıp, odasındaki banyosuna doğru ilerlerken arkamdan " Aptal kız!" diye fısıldadığını duymuştum. Ama durup yine karşılık vermedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIK KATİL #Wattys2017
Mystery / ThrillerHer ruh payına düşen acı adedince özgürleşir. Sonsuz özgürlüğe kavuşanlara selam olsun .... ***** Savunmasız bir AV ve ölümüne korkutucu bir AVCI ... İntikam ateşi ile yanıp kavrulan bir katil, pençelerine aldığı kurbanına aşık olmak üzere... Ama d...