ÖFKE

137 53 11
                                    

O ara arkamızda tek bıraktığımız şey tekerleklerin çığlıkları oldu ...

*****

Nihayet geldiğimizde Aras kafasıyla işaret edince aşağı inmem gerektiğini anladım. Ama o benden hızlı davranıp ilk o indi. Kapıyı da hızla kapatınca yerimde sıçramıştım. Hâlâ neye kızdığına anlam veremiyordum. Zaten yol boyunca da tek bir kelime bile etmemişti. Onun bu hareketine omuzlarımı silkmekle yetinip bende arabadan indim. Aras' a baktığımda küçük bir balıkçıya girdiğini gördüm. Balıkesir' de bir balıkçı. Imm. Daha önce hiç gelmemiştim. Aslına bakarsak çok güzel bir şehir gibi duruyordu. Aras' tan dolayı ne kadar gezme fırsatı yakalayamasam da düşüncelerim yol boyunca bunu doğruladı.

Alnıma küçük bir yağmur damlası düşüp, düşüncelerim ve benim arama girdi. Aslında bu düşüncelerden kurtulmama da yardımcı oldu da denebilirdi. Aras çoktan balıkçıya girmişti bile. Bense gitgide hızlanan yağmura aldırmadan önümdeki yeşilliklere dikmiştim gözlerimi. Gözlerimi kapatıp toprak kokusunu içime çekebildiğim kadar çektim. Belki de annem ağlıyordu, olamaz mıydı? Ah hayır hayır! Annemin üzüldüğü fikrini hemen kafamı silkeleyip attım. O masumdu. Çünkü benim annemdi. Yanağımda gözyaşlarımın sıcaklığını hissedince kendimce gülümsedim. Gökyüzüne kaldırdığım kafamı bu kez yere eğdim. Elimde yine farkedemediğim boynumdaydı. Annemin verdiği kolyede gezdiriyordum parmaklarımı.

Neyse ki yüreğimi acıtan kısa trajediden çıkıp kendime gelebilmiştim. Aras' ın köpürdüğüne adım gibi emindim. Arkasından gelmemi söylediği hâlde kim bilir ben kaç dakikadır dışarıdaydım. Balıkçının kapısının kulpuna elimi koydum. Son kez yağmur kokusunu burnuma çekip içeri girmeyi planlarken birden kapı açıldı. Kapının iç tarafındaki kulptan tutup açılınca benden kat be kat bir vücuda çarpmamla nevrim dönmüştü resmen! Bir an neye uğradığımı şaşırmıştım. " Nerdesin kızım sen. Mıy mıy hareket etmeni sevmiyorum dedikçe tersini yapıyorsun!" Başımı tutup, boy farkından dolayı bir de kaldırmak zorunda kalmıştım. " Ben sadece..." cümlemi bile devam ettiremeden işaret parmağını dudaklarıma siper etmişti. Bu hareketiyle miğdemde karıncalanmalar hissetsem de onun gibi ifadesiz kalabilmeyi becerebilmiştim. Sadece kaşlarımı çatıp anlamayan gözlerle ona baktım. Acıtmayacak bir şekilde bileğimi kavrayıp, dışarı hemen kapının önüne sürükledi. Ona hâlâ anlamayan gözlerle bakıyordum. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum. Birden ceketinin iç cebinden iki alyans çıkarınca gözlerimi pörtleterek ona baktım. O da bu tepkime karşı gözlerini abartılı bir şekilde devirdi. Elimi tutup alyansın küçüğünü parmağıma taktı. Ona hâla anlamsızca baktığımda birşeyleri açıklamak zorunda kaldığını hissederek, " Bana öyle bakma ufaklık, sadece şimdilik bunu takmanı istiyorum. Ve burdan çıkana kadar da parmağından çıkarma! " diye kesin bir emir verince ona itaatkâr bir robotmuşum gibi hissetmiştim. Ayrıca şimdilik kelimesini de üstüne basarak söylemesi de gözümden kaçmamıştı. Aslına bakarsak Aras' la nişanlı rolü bile yapmak güzel bir duyguydu. Ya da benim gibi potansiyel bir katile sahip insan olarak kafayı yediğim için bu tür saçma sapan düşünceler üretebiliyordu beyniniz! Elimi bırakıp diğer alyansı da kendi parmağına taktı ve elimi kendi elinin içine hapsederek küçük restorant türü balıkçının kapısına doğru yürüdük. Kapıya her bir adım yaklaşınca kalp atışlarım hızlanıyordu. Neden bu yüzükleri takıyorduk? Neden nişanlı rolü yapacaktık veya kime yapacaktık? Kapıdan girmeden önce Aras, " Sadece doğal davran." diyince sanki ona ben marstan geldim demiş gibi yüzüne bön bön baktım. " Ne demek doğal davran! İçeride neler olup biteceğini kestiremediğimdem elbet ki tedirginim Aras! " diyip sinirle  ona tısladım. Aras, ın bakışları yine ifadesizdi ama gözlerimin içine bakıyordu. Sanki güven vermek istermişçesine. " Merak etme ufaklık sana birşey olmasına izin vermem. Eğer sana birisi birşey yaparsa onun hayatını sikerim! Beni anlıyor musun? Ama eğer sen de kendini koruyamazsan seni de..." bir an duraksamıştı. Doğrusu o cümleyi nasıl bitireceğini ben de çok merak etmiştim. Beni de ne yapardı? Ama devam ettirmemiş önüne dönmüştü. Onun bu umursamaz tavrına gözlerimi devirdim. Elimi onun elinden çekip, havada hayali bir tırnak işareti yaparak konuştum. " Katilim ne emrederse o." diyip gözlerimi öfkeyle kısarak ona bakıyordum. Bir an için kafasını benden tarafa çevirip, muzipçe sırıttı sonrasında konuştu. " Katilim mi? Bakıyorum hemen de beni sahiplenmişsin Soykan." Gözlerimi devirip, " Ya ya ne demezsin." diyip karşılık verdim. Aras ise bu tepkime aldırmadan " Herneyse " diyip boğazını temizledi.  Elimi tekrar ellerinde kenetledi ve kapıyı açarak içeri girdik.

KARANLIK KATİL #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin