DEĞİŞİM

160 58 30
                                    

Aras neredeyse bir haftadır eve gelmiyordu. Beni de Yeliz' e emanet etmişlerdi. Enis ve Aras' ın yaraları da geçen haftaki kadar kötü değildi. Neredeyse bir buçuk aydır Aras' ın esiriydim. Onun yanında kalalı davranışlarım bile ona benzemeye başlıyordu. Onun hakkında kaba taslak Yeliz' den birşeyler öğrenmiştim. Mesela sürekli siyah giyinmesinin nedeni kan sıçradığında ya da kirlendiğinde kirin belli olmamasıymış. Aslına bakarsak çok mantıklı. Ya da çok iyi bir oyuncu olması. Gerçi bu özelliğini ilk karşılaştığımız günden itibaren farketmiştim. Mesela küçükken okulunun en çalışkan öğrencisiymiş. Bu bilgi çok tuhafıma gitmişti. Aras gibi bir katilin derslerinin çok iyi olması düşündürücüydü belki de. Mesela çikolatalı hiçbir tatlıyı sevmemesi. Çikolata sevilmez miydi? Ama Yeliz' in vermiş olduğu bilgilerden beni en çok etkileyeni ise Aras' ın gece tek başına uyuyaması olmuştu. Şuna bir bakar mısınız? Katil olmasını bir yana bıraksak bile koskoca bir adam. Tek başına uyuyamıyor. Bu zamana kadar ise nasıl uyuduğunu bilmiyormuş Yeliz.Aras gerçekten çok değişik bir insandı. Babam konusuna gelirsek, Aras' ın babama ne yaptığını bilmiyordum. Aras' a babamı sorduğumda hemen ortalığı darmadağın ediyordu. İki gün önce yine sorduğumda sinirlenip dudağımı patlatmıştı. Dediğini yapıyordu Aras Bey. Bana ondan başkası zarar vermiyordu, veremiyordu. Ben sinirimi eşyalardan çıkarırken, Aras sinirini benden çıkarıyordu. İşin tuhaf olan yanı ise ondan gelebilecek her türlü acı, bana nedense zevk veriyordu.


Aras en son beni Cenk' in elinden kurtadığında kalmak için bize başka bir ev ayarlatmıştı. Mesela sahte kimlikler çıkartmıştı ikimize de. İsimlerimiz aynıydı, sadece soyisimlerimizi değiştirmişti. Benim ki Derin Soyder, onun ki ise Aras Dinçer' di. Bir buçuk aydır çok tuhaf şeyler olmuştu. Mesela hiç haberlere çıkmamıştık. Eğer öyle bir haber yayınlasalardı bu zamana kadar Aras' ın yanında esir kalmazdım. Polisler çoktan yerimizi bulmuş olurlardı. Aras işini temiz ve düzenli yapıyordu. Neredeyse iki aya yakındır üç kez ev değişikliği yapmıştık.


Şimdi ise Yelizle salonda oturup, karşılıklı çay içiyorduk. Enis'te Arasla gittiği için ev ikimize kalmıştı. Gözüm bir an için duvarda asılı olan siyah beyaz saate takılı kaldı. Hava neredeyse kararmıştı. Hayatımı sorgulayabildiğim nadir zamanlarımdan birisiydi bu saatler. Bir de Aras yanımda yokken. Şimdi evden çıkıp gitsem nereye gidebilirdim. Annem yoktu, yine yanında kalabilecek ne bir ablam ne de bir abim vardı. Babam desem, daha nerede, ne yapıyor, hatta yaşıyor muydu? Onu bile bilmiyordum. Belki de gidecek bir yerim olmadığından Aras' ın yanında kalmayı tercih ediyordum.


Böyle düşünürken gözlerimin saatte takılı kaldığını farkedince bakışlarımı hemen saatin üzerinden çektim. Tam o ara kapı çaldı. Yeliz, " Ben bakayım." diyip salondan çıktı. Ben de ona cevap olarak omuzlarımı silkmekle yetindim. Kapıyı açtığında Enis' in sesini duydum. Gelen Enis' ti. Sanırım Aras yoktu. Salona Yelizle beraber girdiklerinde, gülümseyip " Merhaba Derin, nasılsın? " diye sordu. Ben de tebessüm edip, " Sanada merhaba, sence nasıl olabilirim? " diyip sorusuna soruyla cevap verdim. Enis benim cevabımla Yeliz' in belinden kavrayıp, onu kendine çekti ve sözlerine devam etti. " Gerçi doğru söylüyorsun, Aras' ın yanında nasıl olabilirsin ki? " diyip omuzlarını silkti. " O nerede? " diye sorduğumda Enis kimi ima ettiğimi anlayıp, " Onun moreli bozuk biraz, gece belki geç gelir. Belki de hiç gelmez. Bekleme sen onu, bence git yat! " diye emir verince, dudaklarımı dişleyip, durumu kabullendim. Enis devam edip,
" Biz gidiyoruz. Ev sana emanet. Kaçmayı falan düşünme sakın. Yoksa olacakları biliyorsun Derin." diyip göz kırptı. Yeliz' de yapmacık bir şekilde gülüp elini sallayarak, " Görüşürüz tatlım! " diyip ikisi de evden çıktılar. Harika şimdi de evde yapayalnız kalmıştım. Hava karardığında hep korkardım. Neyse ki hava çok da kararmamıştı. Belki de hava daha fazla kararmadan gelirdi Aras değil mi? Burukça gülümsedim kendi kendimce. Kendimi kandırmaktan başka bir şey yapmıyordum. Salona tekrar geçmeden önce yukarı kattan kendime bir battaniye alıp tekrar salona indim. Televizyondan da bir belgesel açıp koltuğa uzandım. Aslan geyiği yakalamış yine yiyip bitiriyordu. Tıpkı Aras' ın beni yakalayıp, hayatımı yiyip bitireceği gibi. Uykum da yavaştan geliyordu. En son hatırladığımda televizyonu kumandanın düğmesinden kapatıp, kumandayı da diğer koltuğa fırlattığımdı.

KARANLIK KATİL #Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin