37-Matsu'nun Yolu(1)

1.5K 169 19
                                    

Evet Matsu'nun yaptığı yolculuğu aslında hepsine tek attı diye özetleyip geçebilirdim ama sonra dedim her haltı iki kelime ile özetlersem bu kitap 50. Bölümde biter bu yüzden beş on bölüm Matsu sonra beş on bölüm Lia ve sonra ikisi ortaya karışık harika olucak gibi.

Matsu haydut grubuna tek atmada yeni bir seviye ile tek attıktan sonra kasıla kasıla yürümeye başladı çünkü Matsu olmak bunu gerektirir.

420 dakika sonra

"Neşterler elimizde uzun kırbaç belimizde biz gideriz işkence odasına hey işkence odasına"

Matsu hala kasıla kasıla yürüyordu ama canı sıkıldığı için şarkı söylemeye başlamıştı şimdi diyebilirsiniz yada demeyebilirsiniz fark etmez uçabiliyorken neden yürüyor bu mal çünkü o mal Matsu ve Matsu olmak bunu gerektirir şaka şaka aslında uçmak Matsu'nun da aklına geldi ama uçarken güzel birşey bulma ihtimalinin düşük olduğunu düşündü bu yüzden yürürken ilginç bir kaç şey bulmak ve EVRENİN en tatlı, güzel, iyi, düşünceli, komik...

15 dakika sonra

...ve aşırı sevimli gülümsemesine sahip olan kızına bir hediye vermek için yolunu uzatmaya karar verdi hatta belki İkez'in durumu için bir çözüm bile bulabirdi bu yüzden kasıla kasıla yürümeye ve yolunu uzatıp ilginç şeyler aramaya dev etti çünkü düşünceli Matsu olmak bunu gerektirir. Matsu bir yandan toprak patikada yürürken etrafındaki ormanı inceliyordu ağaçları çok uzun olmasada uzundu boyları on ile iki metre arası değişen ağaçlar oldukça değişikti sadece yeşil değil mor ,pembe, mavi hatta parlak siyah renkte bile yaprakları olan ağaçlar vardı ama bu ormanın doğal sesi dışında bir ses daha vardı

*Tak

*Tak

*Tak

Ritimli ama boğuk bir ses geliyordu Matsu dikkatle dinledi bu ses içinde kesik kesik de olsa alınan bir nefes seside vardı

"Lanet olsun lanet olsun lanet olsun"

Matsu duyduğu boğuk seslere doğru kendini gizleyerek ilerlemeye başladı ve orada bir göl ile gölün yanında bir çocuk olduğunu gördü. Çocuk Lia'nın yaşlarında gibi görünüyordu (14 -15 gibi göründüğü için) üstü başı kan ve pislik içinde olmasına rağmenaçık bir teni ve koyu siyah saçları kendini açıkça belli oluyordu yırtık kıyafetleri ve dikkat çeken açık morumsu pembe arası gözleri vardı. Gözündeki öfke ile birlikte elleri kanayana kadar ağaçları yumrukladığı belli oluyordu her yumruğu ile ettiği lanetle birlikte şuan bir insan gibi gözükmüyordu ama Matsu'nun ilgisini çekmişti çünkü şuan yürüyerek Siloya topraklarına girmişti undeadler bu topraklarda bitkiler dışında tek bir canlı bile bırakmamıştı hatta bir ejderha ile karşılaştıklarında bile sayı avantajlarını kullanıp onu öldürdüler tek büyük kayıp da bu olmuştu onun dışında ne insan ne böcek ne balık nede diğer canlılar öldürülmüş ve insansı olanların hepsi kırmızı küre yardımıyla undead olmuştu ama bu çocuk yaşıyordu üstelik bir insandı hayır. Matsu bir kez daha dikkatle baktı Siloya ile olan savaştan önceki o yedi ay boyunca sadece Liaya bakmamıştı aynı zamanda bazı yeteneklerini de bilmişti en azından birinin insan olup olmadığını anlayabilirdi

" Bu çocuk tam bir insan değil ama tam bir canavar yada Şeytan da değildi yarı-insan ırkından olabilir mi ama canavarsal yada hayvansal bir parçası yok ozaman melez mi ?"

Melezler bu dünyadaki ırkı belirsiz kişiler için kullanılır örnek olarak başlangıçta yarı-insanlar melez olarak kabul edilirdi ama yıllar süren bor adaptasyon ve dengelenme süreci üstüne sayılarının artması ile bir irk oldular hala melezler var ama bunlar genelde yarı elf + çeyrek ejderha insan gibi absürt ve ırk olması imkansız derece de az doğan canlılar ve Matsu'nun tahminine göre bu çocuk da bir melezdi aslında Matsu bile bir çeşit melezdi. Melez olduğu için genelde her tarafından biraz biraz güç alırlar ve bunu çok az kullanabilirlerdi bazen bir tarafın kanı baskın çıkar ve o taraftan özellikleri daha kolay kullanabilirler Matsu da bu sınıfa giriyor onun Elakis'e olan nefreti ve sürekli undeadler tarafından yüceltilmesi sonucu undead tarafı daha baskın ama bu demek değildir ki melek tarafını hiç kullanamıyor diğer melezler içinde böyle durumlar söz konusu işte.

Matsu bir süre çocuğu izledikten sonra sıkıldı ve yanına gitmeye karar verdi çocuk hala bir ağacı yumrukluyor ve havaya doğru lanet ediyordu.

"Hey çocuk burada ne yapıyorsun"

Çocuk ağacı yumruklamayı bırakıp Matsuya baktı gözlerinde öfke , garez , kin ve azıcık da deliliğin parıltısı vardı

"Git burdan insanlardan nefret ediyorum"

Matsu bunu duyunca bıyık altından gülümsemeye başladı Lia için bir hediye olmasada ilginç birşey bulmuş gibi gözüküyordu.

"Ooo peki neden ?"

"Bu seni ilgilendirmez gitmezsen seni öldürürüm !"

Matsu artık iyice sırıtmaya başladı bu çocuk oldukça ilginç ve başına birşey geldiği belli oluyordu Matsu'nun sorusuna cevap bile vermeden kendisnin ondan güçlü olduğunu bilmeden onu tehdit etmişti ehh cahil cesareti denen birşey vardı sonuçta

"Pekala madem cevap vermeyeceksin ben kendim öğrenirim"

Matsu yeteneği [Zihin saldırısı] nın gelişmiş versiyonu olan [Zihin fethetme] yi kullandı ve zorla çocuğun zihnine girdi.

Normalde bu yetenek kullanıcısını kurbanın anılarının içine bir izleyici olarak yolluyordu eğer üst yetenek düzeyde ise anıları bile değiştirebiliyordun ama Matsu bunu sıkıcı bulduğu için anıların içine direk girmedi çocuğun zihninde bir oda tasarladı ve bu odayı bir sinema salonuna çevirdi daha sonra koltuklardan birine oturdu ve bir eline bir kova kelak aldıktan sonra üç boyut etkisi vermeyen ama havalı gözüken bor camı mavi bir camı kırmızı gözlüğünü taktıktan sonra çocuğun yaşamını izlemeye başladı

YN:ayrıca bu hafta  kelime sayısı rastgele olan bölümler gelicek

Undead CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin