Yazan:MehmetErdil
Düzenleyen:Ichigo
※NOT: bu bölümde rahatsız edici olaylar vardır hassas bir kişiyseniz lütfen okumayın gerçi bu kitabı oluyorsanız hassas biri olma ihtimaliniz düşük
Matsu Astev'in omurgasını söktükten sonra sanki dünyadaki en lezzetli şeymiş gibi omurgaya bakarak onu yemeye başladı. Bu iğrenç sahne katır kutur seslerin arasında bir iki saniye sürdü. Kurucifer biraz afallamış görünsede hemen kendini toparlayıp Matsu'ya saldırmak için harekete geçti. Öte yandan Moki böyle dehşet verici ve iğrenç bir sahneyi ilk defa görüyordu. Sonuçta Cehum'da televizyon, bilgisiyar ve internet bir iki istisna veya benzerlik hariç yoktu, undeadler bile bir cesedi yerken kemiklere dokunmazdı. Bu yüzden baya etkilenen Moki hayatı tehlikede olmadığı için direk kusmaya başladı.
Matsu Kurucifer'ın saldırısını doğrudan bir yumruk ile karşıladı. İki güçlü darbenin birbirini dengelemesi sonucunda bir ses dalgası ile ikisi de farklı yönlere doğru sürüklenmeye başladılar. Matsu yumruk attığı eline bakarak konuştu.
"Aslında sana teşekkür etmeliyim düşmüş melek beni öldürmeseydin bu absürt ve muhteşem gücü hissetmek çok güzel bir o kadar da kötü hissettiriyor bence senin yapamadığını yapmak güzel bir teşekkür olacak"
Kurucifer kaşlarını çatarak söylendi:
"Ne saçmalıyorsun genç şeytan ?"
"Oh anlamadın mı ?"
Matsu bunu söyledikten sonra kafasını eğdi ve bir deli gibi kıkırdamaya başladı, kafasını tekrar kaldırdığında ise psikopatça kahkahaları Astev'in taht odasında yankılanıyordu
"HEPİNİZİ TEK TEK AVLAYACAK VE O KENDİNE TANRI DİYEN P*Ç KURULARININ CANINA OKUYACAĞIM TIPKI SENİN YAPMAYA ÇALIŞTIĞIN GİBİ AHAHAHAHAHAHAHAHA!!!!"
Matsu deli gibi gülerken Kurucifer'ın ebesine atlamak için yeni yeteneklerini kullanmaya karar verdi. Mesela kızıl kürenin içindeki dostları biraz eğlenmeye çıkabilirdi.
Matsu küresini çıkardığı anda yedi tane büyük ve sayısız tane küçük ışık hüzmesi dışarı fırladı. Yedi büyük ışık şekil alarak yedi farklı canlıya dönüştü. Sayısız küçük ışık hüzmesi ise havada rastgele yüzmeye başladı.
Bu ışık huzmelerinin her biri bir günahı temsil ediyordu. Büyük olanlar ünlü "yedi ölümcül günah" iken küçük olanlar ise küfür etmek veya birinin arkasından konuşmak gibi daha küçük ve önemsiz günahlardı.
Kibir, Açgözlülük, Oburluk, Öfke, Tembellik, Şehvet, Kıskançlık her birinin farklı ve özgün şekli vardı ve her biri Matsu'nun manasını sülük gibi emiyordu.
Kibir adeta parlıyor olan bir kadın görünümündeydi ve alnının ortasında büyük bir tek gözü vardı. Adının hakkını verircesine bu kadın üstün olduğunu diğer insanlara yukarıdan bakmaya yarayan uzun ve kıvrılan bir boyna sahipti .(ahtapot dokungacı gibi düşünün) Bunların dışında ise normal bir insanı andıran bir siluete sahipti.
Açgözlülük daha çok bir canavara benziyordu. Ayakları yerine uzun bir kuyruk ,hastalıklı yeşil bir deri ,büyük ve çarpık dişlerle dolu bir ağız, iskeleti görünecek kadar zayıf olan göğsünde ise kapkara bir delik vardı ve bu görüntüyü iki tane yeşil çapakları seçilebilen kızıl göz tamamlıyordu.
Oburluk aralarında en sıradan olan ikinci kişiydi şişman ve aşırı yağlı, siyah saçlı ve kahverengi gözlü bir erkeğe benziyordu. Tek fark çenesinin kafasından başlayıp göbeğinin altına kadar uzanmasıydı
Öfke kısa, kaslı, kırmızı derili ve turuncu saçlı ufak bir cin gibi gözüküyordu ama gözleri çok derindi. O gözlere baktığı anda bir insanin cinnet geçirmemesi imkansızdı. Mavi alevlerle parlayan bu gözlerin böyle bir etkisi olması aslında çok ironikti.
Tembellik oldukça güzel kahverengi saçlı ve kahverengi gözlü bir kadındı ,yeşile çalan derisi ve miskin gülümsemesi ise oldukça dikkat çekiciydi. O gülümsemeyle beraber bakışlarındaki davet birine yaptığı işi unutturabilir ve direk onunla beraber uyuyabilirdi.
Şehvet mor saçlı siyah kayışımsı kanatları ve sivri kuyruğu ile dikkat çeken yakışıklı bir adamdı. Giydiği siyah takım elbisedeki ciddilik ise mor gözlerindeki muziplik ile tezatlık oluşturuyordu.
Ve kıskançlık o kadar zavallı ve perişan bir varlık olamazdı. Büyük ihtimal kıyafeti yoktu , şekli yoktu , zihni bile yoktu. Tamamen içgüdüleri ile harekat eden etten bir çamur yığınından başka bir şey değildi.
"Acayip mana harcıyorsunuz bu yüzden acele edip s*çın şunun ağzına"(Matsu)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Undead Crown
FantasyHayattan sıkılmış ve umudu kalmamış elli tane insan aynı anda dünyadan göçmeyi ister ve canı sıkılmış bir tanrı onların bu isteğini duyar "hepinize rastgele özel yetenekler bahışedildi şimdi siz işe yaramazlar bu yeni dünyada yaşayın ve beni eğlendi...