İstek üzerine özet
Matsu akademiye gelmişti
Tüm akademi Matsu ve Liayı öğrenmişti
Matsu ve Lia sohbet ettiler
Matarama ve Lia en sonunda tanıştı
Yazar büyük ihtimal Liaya harem kuracak
"Evet bu arada Lia sen ve Matarama'yı nişanlamaya karar verdim itirazın var mı ?"
Matsu her zamanki oldunluğu ile söylemişti ama Lia ve Matarama'nın tepkisi öyle değildi. Matarama içtiği çayı püskürterek tüketirken Lia daha önce hiç yaşamadığı bir duyguyu yaşadı, şoka uğradı.
"Evet, var!"(Lacertilia)
"Tamam o zaman nişan işi iptal başka cup kek isteyen ?"(Matsu)
"Bir dakika hemen vaz mı geçiyorsun usta ?"
Matarama Matsuya sordu.
"Eh ben eski kafalı oldu bittiye getiren türde salak ve kötü baba tipi değilim, eğer kızım istemiyorsa evlenmez. *Haaahhh her ne kadar buraya gelmeden önce daha sevimli olsada, hala benim kızım aşırı sevimli bu yüzden ona çoğu şeyde karşı koyamam. "(Matsu)
Matarama sitem dolu bir şekilde Liaya döndü.Bu karardan rahatsız olması çok normaldi, kim Lia gibi güzel bir kızla nişanlanmak istemezdiki!"Hem sen niye bu kadar çabuk reddettin ki ?"(Matarama)
Lia ona baktı ve kızgın bir yüz ile söyledi;
"Seni daha bir gündür bile tanımıyorum ve babamın öğrencisi olmana rağmen çok güçsüzün"(Lacertilia)
"Güçsüz mü gel kapışalım o zaman!?"
Dedi Matarama ve iki kendisiyle alakalı çocuk tartışırken Matsu nane limon içmek dışında bir şey yapmadı
10 dakika sonra
"Lia artık dur çocuğun yüz üç kemiğini kırdın ha öldü ha ölecek"(Matsu)
Şuan manzara içler acısıydı akademinin güzel bahçesi kan ve diğer değişik sıvılar ile kaplanmış yer yer küçük yangınlar çıkmıştı. Matarama yerde yarı ölü bir şekilde yatıyordu. Savaş tamamen tek taraflı geçmişti Lia kaçma konusunda master yapmış Mataramayı yakaladığı anda dövüş bitmişti.
"İyi bıraktım."(Lacertilia)
"Ulan daha bunun üç taksiti vardı Lia niye bu kadar erken kırdın nasıl iyileşecek bu gariban?"(Matsu)
Lia sitemkâr bir ses tonuyla;
"Bana karşı artislenmek onun hatasıydı hak ettiğini buldu işte!"(Lia)
Matsu artık küçük kızına daha farklı bir gözle bakıyordu eskiden o saf ve temiz bir kuzu gibiydi tam sevmelik olan tatlı bir kuzu insanda koruma isteği oluşuyordu şimdi ise usta bir demircinin elinden çıkmış harkulade bir kılıç gibiydi dikkatli olmazsan kendi kolunu yada bacağını keseceğin türden bir kılıç.
Matsu Matarama'nın durumuna bakınca çocuğun iyileşmesinin kaliteli tedaviler olsada çok uzun süreceğini gördü. Lia açıkça hiç acımadan Matarama'yı eşşek sudan gelip geri gidip tekrar gelinceye kadar dövmüştü. Matsu Matarama'yı akademide bırakıp yola devam etmeye karar verdi.Hedefi ise belliydi Mıkıy Anıtrıf ülkesi (Bundan sonra Ma diyeceğim böyle hem uzun hem saçma oluyor) ama ondan önceki bir hedefi daha vardı ejderhaların en kötüsü ve tüm erkeklerin ağlayarak kaçmasına sebep olan yaratık.Matsu onu bulup öldürecekti çünkü İkez için bir melek daha yakalaması lazımdı ve bu yaratık onun yemi olacaktı. Bu korkunç ejderhanın ismi ne mi ? Tabiki de Twerk Yapan Gay Ejderha İmparatoru. Yaptığı twerk ve gaylığı ile tüm erkeklerin ve kadınların korkulu rüyası. Binlerce insan onun zevk alması ( :D ) için öldü, erkekler iliğine kadar kurutuldu kadınları ise yedi ve yazarın tüm bunları anlatırken bu kadar ciddi olmasının sebebi cidden bunu yapacak olması.
Matsu yoluna uçarak devam etti ve Twerk Yapan Gay Ejderha İmparatoru'nun yuvasına doğru gitmeye başladı.
Bir kaç gün sonra
Matsu şuan Twerk Yapan Gay Ejderha İmparatorunun mağarasının önündeydi ve onunla dövüşmeye hazırdı ama bir tuhaflık vardı.Yolculuğu sırasında duyduğu kadarıyla bu mağaradan hep tuhaf sesler gelirdi ama mağara şuan daha sessiz olamayacak kadar sessizdi hatta o kadar sessizdiki Matsu kendi kanının damarlarında akma sesini çok net bir şekilde duyabiliyordu.
Matsu "Noluyor lan ?" modunda dikkatli bir şekilde mağaraya girmeye karar verdi. Mağaranın içi rutubetliydi ve küf kokuyordu, ayrıca yerde pek çok ceset görmek mümkündü. Çoğunlukla yirmi ile otuz yaş arasındaki erkeklerdi. Arada on yaş civarı olanlarda vardı ama onlar diğerlerine kıyasla azınlıkta olan bir gruptu. Duvarlarda beyaz ve pis kokan sıvılar yosunların üzerinde aşağı doğru süzülüyordu Matsu bu manzarayı gördüğünde kusmak istedi ama yosunların daha fazla büyümesine sebep olacağı için yapmadı. Karanlık mağara hiç bitmeyecek gibi görünmüyordu, hepi topu beş yüz metre derinliğinde olan küçük bir mağara idi ama hiçbir yerde Twerk Yapan Gay Ejderha İmparatoru gözükmüyordu. Matsu 'Hay Allah ! Nereye gitti lan bu ' diye kara kara düşünürken
"Selam lan denyo hangi rüzgar attı seni buraya" diye ince bir ses duydu.
..................................
'Bu sefer ne yapsam acaba' diye düşünüyordu kırmızı saçlı genç aşağı yukarı on sekiz milyar yaşında olduğu için çok şey görmüş ve çok şey yaşamıştı. İşi basitti soruna sebep olanları bulmak onları düzeltmeye çalışmak ve öldürmek. Biliyordu onlar asla düzeltmeyecek sorunlardı. Bu milyarlarca evrene karşılık onun gibi olan sadece üç yüz milyon kişi vardı ve hiçbiri onun kadar güçlü değildi. Onun dışındaki en güçlü olanı bile tüm gücünü kullansa onun yüzde altmış gücüne sahip olurdu. Yaşadığı şeyler genç adamı çoktan delirmişti:Kişiliği altıya bölünmüş ve her bir parçası bir birey olmuştu. Neyse ki özel bir durum olmadıkça sakin olan kişiliği diğerlerini bastırabiliyordu. Dört yüz seksen iki milyar yıl daha nasıl yaşayacağına karar vermişti; milyarlarca boyutu gezecek ve kendine ilginç gelen kişileri toplayacaktı.
'Belki yine can sıkıntımı gidermesi için bir evren yok ederim ama o piç morluklar iyice canımı sıkmaya başladı. Neymiş efendim kafama göre gücümün mührünü açıp varlığım ile evrenleri ve onlardan milyarlarcasının içinde oldukları boyutları yok edemezmişim. Ulan zaten güçsüz boyutlara gitsem, mühürün sadece yarısını açabiliyorum. Anında yok oluyorlar, ben napayım bununla bunalıyorum!'
Kafasının içindeki kişilikler ayrı ayrı oldukları gibi birilikte de bulunuyorlardı bunun tam bir paradoks olduğunu düşünebilirsiniz ama şöyle düşünün siz sakinken hiç müdahale olmadığı zamanlarda duygularınız işin içine girmez değil mi ? Giriyorsa bence biraz psikolojik yardım almanız iyi olacaktır. Kızıl saçlı genç içinde böyleydi, sakinken sakin kişiliği baskın geliyor ve diğerlerini bastırıyordu ve tek o varmış gibi oluyordu. Aynısı öfkeli , açgözlü, romantik, sapık ve hayattan hiç bir beklentisi kalmamış gibi özel halleri içinde aynı durumlar geçerliydi.
'O kılıcımı attığım boyuttaki, o küçük evrende durumlar nasıl acaba? Bir baksam iyi olur, hem orada belki benimle oynamak isteyen sahte tanıdıklardan da bulabilirim. O geri zekalılar bir kaç istisna hariç kendilerini her şeyden üstün sanıp duruyorlar. Bilmiyorlar ki gerçeklikte onları yok edebilen tanrı katili insanlar bile var, her ne kadar ihtimal milyarda bir bile olsa onlar insan çok şey beklememek gerek! '
Kızıl saçlı genç ilginç bir şeyler bulmak umuduyla yola çıktı, kılıcının ismi yoktu herkes o kılıca şöyle derdi:
Dokuz Taşlı Tanrısal KılıçBöylece Matsu'nun bir karınca olduğunu anlamasını sağlayacak karakterimiz olaylara dahil olacak

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Undead Crown
FantasyHayattan sıkılmış ve umudu kalmamış elli tane insan aynı anda dünyadan göçmeyi ister ve canı sıkılmış bir tanrı onların bu isteğini duyar "hepinize rastgele özel yetenekler bahışedildi şimdi siz işe yaramazlar bu yeni dünyada yaşayın ve beni eğlendi...