"Çocuk adını söyle"
İlk uyandığında duyduğu buydu çocuğun ve karşısında tanımadığı biri vardı uzun süredir zihinsel olarak çökmüş ve bir nefret denizinde boğulmuştu. Sadece herşeyi yok etmek istiyordu tüm insanları yok etmek canavarlar ve şeytanlar ile bir sorunu yoktu sadece insanlar. İnsanlar ondan herşeyini almıştı
"Beni duymuyormusun çocuk ?"
Sakin bir surat ve alçak bir ses tonuyla bunları söyledi tanımadığı adam. Çocuk artık sakin hissetmiyordu karşısındaki bir insandı ve tüm insanlar ölmeliydi bu ona olan borçlarıydı bu kız annesine olan borçlandıydı bu kız kardeşine olan borçlandıydı!
Çocuk bir elini arkasına atarak uzandığı yerden kalktı. Arkadaki elinin tırnaklarını uzatırken adam hala konuşuyordu
"Kafana çok mu vurdum acaba hafızanı kaybetmedin ama konuşmayı mı unuttun ?"
Çocuk tırnakları uzamış eliyle adamın boğazına doğru saldırdı ama şok oldu tırnakları bir kılıçtan daha keskindi yinede adamın boğazını delmeyi bırak derisine bile girmemişti
"Bu kadar aptalca birşey yaptığına göre cidden çok sert vurmuşum"
Matsu hemen yanındaki ağaca bir yumruk attı. Oluşan şok dalgası sonucunda çocuk sersemlemiş ,yaralanmış , birkaç kemiği kırılmış ve yere düşmüştü aynı zamanda şaşırmış, öfkelenmiş, korkmuş ve bu adama karşı nefret tohumları ekmişti ama bunlar daha tohum olduğu için tam nefret değildi
"Son birkez daha söyliyeceğim çocuk adını söyle"
Çocuk Matsuya tükürdü ve şöyle dedi
"Pis bir insana söyleyecek bir adım yok benim"
Matsu bunu duyunca titremeye başladı sonra sırıtmaya ve en sonunda kendini tutamayıp kahkayı bastı
"Sadece insan olduğum için mi adını söylemiyorsun cidden çok komik bir çocuksun biliyormusun?"
"Komik olan ne ?"
"Komik olan beni insan sanman bir zamanlar insan olsamda şimdi değilim"
Çocuk inanmayan gözlerle bakıyordu
"Yalancı nerden baksam sen bir insansın"
Matsu derin bir nefes verdi kesin çok sert vurduğu için çocukta zeka geriliği başladığını düşündü. Şimdi ne yapmalıydı ibnelik yapıp sahte kimlik mi vermeliydi
※Kamu spotu: Sahte kimlikler yasadışıdır bu yüzden interneteki oyunlar dışında sahte kimlik kullanmayın
Yoksa gerçek kimliğini ifşa edip çocuğu mala mı bağlamalıydı. Matsu ikinci seçeneği seçmeyi daha uygun gördü çünkü kamu spotunu görmüştü ve Matsu iyi bir çocuktu bu yüzden kamu spotuna uyacaktı
Matsu kanatlarını açtı ve heybetli/kibirli bir pozisyonda en azından öyle olduğunu düşündüğü bir pozisyonda poz verdi ve söyledi
"Ordan bakınca insana mı benziyorum ben Kutsal Ölümsüz Melek ırkından Undead Crown rütbesiyle tüm undeadlere hükmeden Matsurinin Hiyodeku a Ashander Koyakin "
Matsu bunu söyledikten sonra havalı olduğunu düşündüğü bir pozisyonda poz verdi ve aurasını salarak gücü ile hava atmaya çalıştı.
Çocuk ilk baş dünyanın en büyük ve aptal kekosunu gördüğünü sandı üstelik bu keko dünyanın liderlerinden birini taklit edip ona bu numarayı yedirmeye çalışıyordu gariban bir senedir tutsaktı nerden bilsin yeni bir meleğin doğduğunu. O tam ona "kimi kekliyorsun amk kekosu diyecekken büyük bit baskı hissetti. 'Tamam belki güçlü ama bu melek olduğunu kanıtlamaz' diye düşündü çocuk.
"Az önce undeadlere hükmettiğini ve bir melek olduğunu söyledin ama bu imkansız bu yüzden sana inanmıyorum"
Matsu elini yüzüne koyup aşağı indirdi (facelap mı ne işte ondan)
"Ulan amba trip attın ha [Beyin mıncıklama] "
Matsu en sonunda bunu ikna edemeyeceğini anladı ve bir yetenek kullandı yeteneğin gücü bir kişinin beyinindeki bir kavramı başka bir kavrama dikmekti kısaca Matsu çocuğun inatçılığından sıkıldığı için kestirme yol kullandı
"Tamam bir melek olabilirsin ama undead olmamasın"
'Allahım neydi benim günahım da bu mal hala inat ediyor beynini mıncıkladım çocuğun artık'
Matsu yanındaki bir ağacı parçaladı
"[Undead Yarat]"
Matsu çok mana yiyen ve yediği mananın hakkını veremeyen ikinci derece yönetici undead [Ağaç hayaleti] ni canlandırdı
"Peki şimdi inandın mı ?"
Çocuk gözlerine inanamıyordu
"Ama ama nasıl imkansız bu "
Çocuğun gözlerindeki delilik az biraz azalmıştı ama hala vardı. Matsu ise en sonunda ikna edebilmesi nedeniyle oluşan sevinç ile şöyle dedi
"Nasılını boş ver çocuk şimdi soruma cevap ver adın nedir "
Çocuk yutkundu ve
"Adım Matarama Suda"
"Peki Matarama sana bir teklifim var ilgilenirmisin "
Matarama biraz ürkekçe
"Nedir ?"
"Benimle gelmek istermisin özel bir yetenek sahibi melez bir vampir hep görebileceğim birşey değil sonuçta"
"Neden sizinle gelmemi istiyorsunuz ?"
Matsu hafifçe kıkırdadı
"Çünkü gözlerinde delilik gördüm parçalamak zarar vermek ve yok etmek isteyen bir kan deliliği umudu olmayan bir insanın deliliği ve inan bana bu hiç iyi birşey değil insanlar cidden çıkarcı ve içten içe çürümüş bir irk aslında tüm "zeki" canlılar öyle ama yinede içlerinde iyi olanlarda var örneğin kızım Lia saf tatlılıktan yapılmış gibidir ve adalet duygusu çok güçlüdür açıkçası benimle gelmeni ve bu dünyadaki iyilikleri de görmeni isterim ama intikam almak istersen de seni tutmam nede olsa ben kendi intikamım için bu yoldayım"
Matarama bir süre tereddüt etti ama sonra konuştu
"Tamam sizinle gelicem ama iki şartım var
Birincisi bana özel gücümü söyleyin
İkincisi ise Siloyayı yok edin"
Matsu kahkahasına engel olamadı
"İlk isteğin çokok basit gücün sıvılara hükmetmek yani insan kanından tutta iksirlere kadar sadece düşünerek kontrol edebilirsin bunu yapan büyülerin aksine de mana harcamazsın ama zihinsel olarak zorlanabilirsin. "
Matsu o ünlü korkunç sırıtışlarından birini yaptı
"İkinci şartına gelince çoktan yaptım bile"
Yn: Kafam bir milyon ama bu boş bölüm bitti şimdi sırada tatlı mı tatlı Lia ve ikinci yeni karakter var
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Undead Crown
FantasyHayattan sıkılmış ve umudu kalmamış elli tane insan aynı anda dünyadan göçmeyi ister ve canı sıkılmış bir tanrı onların bu isteğini duyar "hepinize rastgele özel yetenekler bahışedildi şimdi siz işe yaramazlar bu yeni dünyada yaşayın ve beni eğlendi...