48-Oh be

1.3K 140 12
                                    

"O kadar artislikten sonra ne demek olmaz ?"

Urumir rünlü maşa ile kumaş eldiveni çıkarttı ve yerine yerleştirdi. Sonra parmaklarını birleştirip sanki bir çocuğa anlatıyormuş gibi Matsuya açıklamaya koyuldu

"Şöyleki genç melek ben MA gibi bir ticaret ve askeri konularda gelişmiş bir ülkeyi aktif olarak kontrol ediyorum burada bir gün gibi kısa gelen bir süre bile ayrılsam bu ülkem için oldukça kötü sonuçlanabilir bu yüzden konu vatandaşlarımı ilgilendirmediği sürece MA dan ayrılmayacağım"

Urumir nefes almaya ihtiyacı olmasa da durdu ve bir soluklandı

"Gördüğün gibi önemli sebeplerim var bu yüzden işkence etmek istediğin kişi veya kişileri buraya getirmen gerekiyor"

Matsu sinir ve iğneleme ile konuştu

"Ülkene kırk dokuz adet çağrılmış kahraman sokmamı istiyorsan neden olmasın tek dert kırk dokuz kahramanı buraya getirmek demi"

Urumir çenesini eline götürdü ve düşünüyormuş gibi bir süre duraksadı

"Evet bu bir sorun ama gördüğün gibi ne ben buradan ayrılabiliyorum nede sen onları buraya getirebiliyorsun napıcaz ozaman ?"

Matsu elini yüzüne götürdü onun aklına bile gelen bir fikir bu adamın aklına gelmeliydi

"Ulan madem ışınlayabiliyorsun neden bizi ışınlamıyorsun ?"

Urumir bir iç çekti

"Genç melek daha önce görmediğim veya gitmediğim bir yere ışınlamamam"

Matsu durdu Zoni görmese bile istediği yerlere ışınlanabiliyordu gerçekten özel yetenekler normal suretlerine karşılık hile gibiydi.

Evet çoğu özel yeteneğin normal olarak suretleri vardı örnek olarak Matarama sıvıları kontrol etmek için mana yerine zihinsel gücünü kullanıyordu bunun tek yan etkisi ise uykusunu getirmesiydi uyumadığı sürece bu yeteneğini istediği gibi kullanabilirdi. Matarama ayrıca bir yetenek kullanarak tüm sıvıları kontrol edebiliyordu ama onun yeteneğinin normal sureti için bile su büyüsünün pek çok alt dalına çalışmak gerekiyordu sadece bu bile bir hile gibiydi. Matsu'nun özel yeteneğinin bir sureti yoktu ama ona benzeyen bir eşya vardı

[Şanslı zar]

Bu adında anlaşılacağı gibi bir zar ama sıradan bir zar değil Matsu'nun yeteneğinin aksine olması o an imkansız olan bir olayı gerçekleştiremiyordu seçilen bir olaya büyü ile yardım ederek olmasını kolaylaştırıyordu bu eşya saçma derecede pahalı olmasının yanında bir kere kullandıktan sonra kayboluyordu üstüne eğer düşük bir sayı gelirse o işi zorlaştırıyordu bu yüzden bu eşya "son çare" olarak bile kullanılmadı. Sadece kendine aşırı güvenen zengin züppelerin hava atması dışında görmekte imkansızdı.

"Hahahahahaha tüm sorun buysa galiba bunu çözebilecek bir adamım var"

Matsu Urumir ile ilk karşılaştıkları zaman onun yaptığı gibi işaret ve orta parmağı dışında tüm parmaklarını kapattı ve alnına koydu ama o Urumirin aksine yetenek etkinleştirmek için değil emir vermek için bunu yaptı

"HEMEN GEL LAN BURAYA SCOTY !!!!!"

Matsu'nun bağırışı tüm MA da ve undead Zoni'nin zihninde tüm varlığı ile kendini belli etti. MA da bu yüksek ses yüzünden savaş sirenleri ve askeri karakollar kurulmaya başlarken undead Zoni de tüm gücüyle ona emir veren efendisinin yanına gitmek için çabalıyordu.

Beş dakika sonra

MA da olaylar Urumir'in üstün çabası sayesinde sakinleşmiş bu sırada da depara kalkmış Zoni MAya girip Matsu'nun yanına gelmişti. Urumir ilk baş Matsu'nun Undead Crown olduğuna dair şüpheleri de undead Zoniyi görmesi ile son bulmuştu.

"Gidelim mi ozaman ?"

Urumir rünlü maşayı aldı ve eldiveni giydi

"Neden bekliyelim ki ?"

........................

Malus cağrulmuşus dandirikus kahramanuslarımız hala undead zindanındaydı minumum yemek yiyebiliyor ve sadece eskimiş pis ve küflü su içebiliyorlardı üstüne birde en yüksek seviyeli [Yaşam soğuran] onların tüm mana ve dayanıklıklarını yaşayabilecek seviyede tuttuğu için çoğu hasta olmuştu haraket etmek imkansızdı sadece başlarını kaldırmak bile aşırı yorulmalarına sebeb oluyordu. Şuan malus cağrulmuşus dandirikus kahramanuslarımız perişan bir haldeydi.
..............................
Matsu ve Urumir undead kalesine geldikten biraz sonra

Matsu perişan haldeki malus cağrulmuşus dandirikus kahramanuslarımızı görünce içinde değişik bir duygu depreşti

"Ah zavallıcıklar çok acı çekiyor olmalısınız değil mi ?"

Matsu bu sorudan sonra durakladı ve hepimizin beklediği sadist gülüşünü attı içeri bir grup undead üzerinde neşterler , cımbızlar , cevizkıranlar , penseler ve buna benzer bir sürü zımbırtının olduğu masalar ile geldi

"Daha çok acı çekmeye hazır olun"

Matsu ve undeadler on dakika boyunca yapabilecekleri pek çok değişik işkence ve benzeri şeyi yaptıktan sonra sahneyi Urumire bıraktı çünkü o MAnın lorduydu ve en kısa sürede geri dönmesi gerekiyordu.

Erkekler ve kızlar arasında ayrım yoktu ve işkence sureci şöyle geçiyordu. Urumir birine eldiven olan elini bastırarak dokunuyor ve o kişi Matsuyu aşırı tatmin eden çığlıklarını atıyorlardı on saniye sonra bir sonraki kişiye geçiyordu. Matsu'nun elide armut toplamıyordu tabiki zayıflatılmış ,fiziksel işkence edilmiş, zihinsel ve ruhsal çöküş yaşamış kahramanın başından tutuyor ve onu hayatta tutan son şeyi Ekalis'in onlara verdiği kutsal gücü zorla söküyor bonus olarak ta ruhlarını kızıl kürenin içine çekiyordu.

Matsu şuan aşırı derecede büyük bir zevk yaşıyordu.Sonunda başarmıştı sonunda amaçsızca çıktığı yolculukta kendini tatmin eden büyük hedeflerinden birini başarmıştı. Üstelik bunu yaparken büyük bir adım atarak İkez'in yok olmaya başlayan kutsal gücüne küçükte olsa bir katkı yapmıştı.

"Allah senden razı olsun Urumir kardeş büyük yardımın dokundu borcumuz ne kadar ?"

"Estafurullah Matsucum tanıdık sayılırsın bir gün de ben senden bir iyilik isterim bana o gün yardım edersin olur biter."

※evet imana geldiler

Urumir ve Matsu birbirine sarılıp vedalaştılar. Daha sonra Urumir ışınlanma gücünü kullanarak MAya döndü şuan Matsu aklının kaldığı ilk hedefini tamamlamıştı şimdi sırada İkez'in durumunu düzeltmek vardı

Undead CrownHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin