"Ta-dahh!"Gözlerimi sımsıkı yummuş göreceğim manzaranın korkunçluğunu bekliyordum.Baekhyun'a her konuda güvenebilirdim,her konuda fikrini sorar ve engin tecrübelerinden yararlanırdım.Fakat konu bedenimi ona emanet etmeye geldiğinde bu cesaret edeceğim en son şey olurdu.Fakat yinede şuanda kendimi tamamiyle en yakın arkadaşımın kollarına bırakmıştım.Bu Baekhyun en iyi seçenek olduğu için değildi.Başka seçeneğim olmadığı içindi.Ve bunun sonucunda pişman olmamayı umuyordum.
"O kadarda kötü değil Soo.Gözlerini aç."Tek gözümü yavaşça açtım ve saçlarımın arasındaki kızılları gördüm.En azından Kim Jongin'in dikkatini çekmek uğruna yeşile boyamamış diye düşünüp ufak bir rahatlamayla iki gözümü açtığımda ise Baekhyun yaptığı işten övünürcesine sırıtıyordu.
"Evet..Beğendin mi?"Fena değildi.Gerçekten fena değildi.Ama bu kesinlikle benmiş gibi hissettirmiyordu.Saçımı boyamazdım.Tanrı aşkına!Neden saçımı boyamama gerek vardı ki?
"Fena değil...sadece biraz garip."
"Dostum fena değil mi?Fena değil mi?"Baekhyun dehşetle haykırdı ve sandalyemin arkasına geçip beni tam olarak aynaya çevirdi.Tamam bu saç bana oldukça yakışmıştı.Fakat bu saçın ne için yapıldığını bilmek karnımda huzursuz kıpırtıların oluşmasını sağlıyordu.
"Masum kahverengilerin arasında seksi kızıllıklar.Bundan daha çekici ne olabilir ki?Tabi ben hariç.."
"Pekala pekala.İlk defa bir işi doğru dürüst becermeyi başardığın için seni en içten dileklerimle kutluyorum Baekhyun.Ama asıl konumuza dönecek olursak yani bu benim saçımdan daha önemli olan Kim Jongin'in bütün kirli çamaşırlarını ortaya ser olayından bahsediyorum bu başarını umarım o olaydada sürdürmeye devam edersin."
"Bir dakika bile mutlu olmama izin vermeyeceksin.Öyle değil mi?"Olumsuz bir şekilde başımı salladım.Baekhyun sıkıntıyla iç çekmiş ve bir sandalye çekip tam karşıma oturmuştu.Huzursuzluğunu gözlerinden okuyabiliyordum.Bu iş için her ne kadar heveslide olsa onunda içinde bir yerde huzursuzca çırpınan biri olduğunu biliyordum.Fakat bu huzursuzluğu benimki kadar yoğun yaşadığını düşünmüyordum.
"Bir arkadaşım var.."dedi.Sesi tereddütlüydü.Ne zaman bu tonda konuşsa içimde istemsizce oluşan korkuya engel olamıyordum.Çünkü bu ton Baekhyun'un çok ender kullandığı tonlardan biriydi.Ve onu tanıyan herkesi huzursuz etmeye yetecek kadar korkutucu bir tondu.
"Ona Jongin'le ilgili kısa bir araştırma yapmasını söyledim.Büyük ihtimalle en geç yarın takıldığı bütün mekanları ve karıştığı bütün dedikoduları öğreneceğiz."
"Mükemmel!Bu ona yaklaşmamız için harika bir fırsat.Onun takıldığı mekanlarda bulunmalı ve onun dikkatini çekmeliyim."
"Evet planımız tam olarakta bu fakat bir sorun var."Baekhyun bir kez daha iç çekti.Merakla ona bakmaya başlamış ve içimdeki huzurszluğu biraz olsun geçirmeye çalışmıştım.Tamam sorunlar çıkabilirdi.Bu görevin zaten tamamı başlı başına bir sorundu.Önemli olan bu sorunların ne kadar büyük olduğuydu.
"Ona yaklaşman o kadarda kolay değil Soo.Arkadaşım yanına kimseyi yaklaştırmadığını,kimsenin dikkatini çekmediğini ve bir ilişkinin istediği en son şey olduğunu söyledi.Ayrıca bir buzdolabı gibi soğuk olduğunu ve tam bir piç olduğunuda eklememi istedi."Rahatlamış bir şekilde arkama yaslandım.Bu büyük bir sorun değildi.Çünkü ona yaklaşmamın kolay olmayacağını zaten biliyordum.Sonuçta bahsettiğimiz kişi Kim Jongin'di.Dünyaca tanınmış oyuncu,özel hayatı bir sır olan Kim Jongin'di.Ona hemen nasıl yaklaşabilirdim ki?
"Bunu başaracağız Baekhyun.Ve gazetede onun özel hayatının her bir detayı yayınlanırken biz seninle oturmuş şampanya içiyor olacağız."
"Bazen bende bile kötü olduğunu biliyorsun değil mi Soo?"Gülümsedim.Baekhyun'un bunu ciddi olarak söylediğini biliyordum.Ve evet bazen ondan bile kötü olabiliyordum.Fakat benim huyum buydu.Başladım mı asla durmazdım.
Ve bu görevi başarana kadarda asla durmayacaktım.
....
Cidden şuanda aklımı kaçırmak üzereydim.Tamam hiçbir zaman normal bir insan olmamıştım zaten.Fakat şuanda akıl hastanesine kapatılacak düzeye geldiğimi biliyordum.Çünkü yarım saattir burada Baekhyun'u bekliyor ve bu aptal ergen topluluğunu çekiyordum.Evet evet aptal ergen topluluğu.Yandaki mağzanın vitrinine yapışmış dakikalardır televizyonda Kim Jongin'i izleyen ergen topluluğu.Tanrı aşkına!Burada buluşmak kimin fikriydi ki?
"Ahh oppam çok yakışıklı.Gözlerine,dudaklarına bir bak."Kızlardan biri derin bir iç çekip bunları söylerken bende derin bir iç çektim ve belki bir şeyler öğrenirim umuduyla dinlemeye başladım.Fakat lanet olası ergenler cama yapışıp salyalarını akıtmaktan başka hiçbir bok yapmıyorlardı.İşe yarar hiçbir şey yoktu.
"Siktiğimin gazetecileri oppamı rahat bıraksalar ya."Tam onlara kulak asmayıp başka yöne doğru yürümek üzereydim ki içlerinden birinin bunu söylemesiyle dehşetle o tarafa döndüm.
"İşsizler ordusu.Resmen oppamın canını sıkmak için dünyaya gelmişler.Gazetecilerin hepsi ölmeli."
"Hey sen..."Kim Jongin'in fanlarıda Kim Jongin kadar manyaktı.Ve asıl işsizler ordusuda onlardı.Siktiğimin gazetecileri mi?Siktiğimin fanları..
"Bana mı seslendiniz?"Kız sanki çok önemli olan bir işi bölüyormuşum gibi sinirlenmişti.Ve emin olun şuanda kimse benden daha sinirli olamazdı.
"Az önce ne dedin sen?"Kız bir süre duraksadı.Şimdi diğer kızlarda bana dönmüş ve merakla incelemeye başlamışlardı.Bu aptal ergenlere birinin gününü göstermesi gerekiyordu.
"Ölmeleri gerektiğini söyledim."Kız kollarını göğsünde birleştirdi ve gülümsesi.Bunun bir savaş ilanı olduğunu görebiliyordum.Ve Kim Jongin'inin fanlarının ne kadar korkutucu olduğunu daha yeni fark ediyordum.
"Yah!Küçük sürtük.Asıl ölmesi gereken sensin.Bu sığlıkla dünyada boşuna nefes tüketiyorsun."Kız dehşetle gözlerini açtı.Benden böyle bir çıkış beklemediğini görebiliyordum.Büyük ihtimalle onun küçük olduğunu düşüneceğimi ve hiçbir şekilde onu umursamayacağımı düşünüyor olmalıydı.Ama Tanrı aşkına!Ben Do Kyungsoo'ydum.Tüm çocuklardan daha da çocuktum.Bu kızın en son yapması gereken şey benimle laf dalaşına girmekti.
"Sürtük mü?Bunu idol çakması biri mi söylüyor?"Kız alaycı bir gülüşle cümlesini bitirdi.Tamam.Yanılmıştım.Bu küçük sıçan benimle laf dalaşına girebilirdi.Ama asla kazanan olmayacaktı.
"Bebeğim hiç değilse çakma bile olsa ben bir idol kadar yakışıklıyım.Ama sen asla o suratını düzeltemeyeceksin."
"Hah!Kızlar Bay Kırmızı saç laf soktu.Buna bozulmalı mıyım?"Kırmızı saç,kırmızı saç..Kulaklarımda bu kelimeler yankılanırken "Seni sürtük."diye bağırarak öne doğru bir adım attım.Kızın saçlarını yakalamak için uzanan elim belimden birinin çekmesiyle havada kaldığında ise kız hiç istifini bozmadan bana bakmaya devam ediyordu.
"Tanrı aşkına!Neler oluyor burada?"
"Sen sus.."Baekhyun'un kolları arasından kurtulup bu sefer alaycı bir şekilde kıza ben gülümsediğimde kız kaşlarını çattı ve söyleyeceğim sözleri bekledi.
"Biliyor musun dostum?Sana acıyorum.Ölmesini istediğin gazeteciler bile ona senden daha yakınlar.Ve sen onunla anca rüyalarında birlikte olabilirsin.Hah!Hatta rüyalarında bile olamazsın."İlk önce kızın dolmuş gözlerine bakıp sonrada Baekhyun'u kolundan sürükleyerek caddede yönlendirmeye başladığımda Baekhyun bana şaşkınlıkla bakıyordu.
"Dostum az önce bir ergeni ağlattın."
"O ergen gazetecilere küfür etti.Yani ağlamayı hak etti."
"Sende gazetecilere küfür edersin."
"Ama bende bir gazateciyim.Bu da beni küfür konusunda ayrıcalıklı yapar."Baekhyun ufak bir kahkaha atıp elini omzuma atarken sakinleştim ve bende gülümsedim.Tanrım!O haklıydı.Az önce bir ergeni ağlatmıştım.Ve bunun hiçbir mantıklı yanı yoktu.
"Sana süper haberlerim var."Baekhyun biraz önceki olayın etkisinden tamamen kurtulmamı sağlayıp adımlarını hızlandırırken ona ayak uydurdum ve bende hızlı yürümeye başladım.
"Dostum şuanda çok şaşıracağını biliyorum ama yarın Kim Jongin'le eğer şansın yaver giderse ilk kez karşılaşacaksın."Bunu söylemesiyle aniden yolun ortasında durmuştum.Tanrı aşkına!Bu kadar çabuk muydu?Daha saçımdaki boya bile akmamıştı.
"Bu nasıl olacak?"Tereddütle sordum.Baekhyun'da benim durmamla birlikte yolun ortasında durmuş ve bana bakmaya başlamıştı.İçimdeki kıpırtıya anlam veremiyordum.Fakat Kim Jongin'le karşılaşmaktan korkuyordum.Beni beğenmesi lazımdı.Ve emin olun her şeye özgüvenim olmasına rağmen onun karşısına çıkmaya hiç ama hiç özgüvenim yoktu.
"Nasıl olacağını sen bileceksin Soo.Ama nerede olacağını ben biliyorum."Tek kaşımı kaldırıp ona baktım.Sözleri bir bilmeceden farksızdı.Ve karşılaşacağımız yerde bir bilmeceydi.
"Otobüste Soo.Onunla otobüste karşılaşacaksınız.