BAEKHYUN-
Yıldızlar parlaktır.Yıldızlar her zaman ulaşılmaz olmuştur.Bu yüzdende bu zamana kadar hep bir yıldızda yaşamayı hayal etmiştim.Kimsenin ulaşamayacağı kadar parlak olan bir yıldızda kimsenin bana ulaşmaya cesaret edememesini dilemiştim.Her zaman en yüksekte olmak istemiştim. En yükseklere ulaşamasam bile en azından sevdiğim adamın kollarında yaşlanmak istemiştim.Hiçbiri olmamıştı.Ne en yükseklerdeydim ne de sevdiğim adamın kollarında.Her gün umutsuzluk biraz daha beni içine çekerken tutanacak hiçbir şey bulamıyordum.Bu adil değildi.Bu hiç adil değildi.
Telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim ve bakışlarımı Kyungsoo'nun uyuyan siluletinden ayırdım.Uykuya dalalı neredeyse yarım saat oluyordu ve ben hala onu izliyordum.Düşünmeden edememiştim.Neden ben değilim de o diye.Neden beni sevmiyorda onu seviyor diye.Onu uzun süre boyunca büyük bir sadakatle sevmiştim.Ama o Kai'ye aşık olmuştu.Aptal bir görev için peşine düştüğümüz adama...Deli gibi nefret ettiği o adama..
"Aşağıdayım..Seni bekliyorum.."Düşüncelerim arasında mesajı açıp bana mesaj atanın 1 saat önce ayrıldığım Chanyeol olduğunu gördüğümde aptalca gözlerimin büyümesine engel olamadım ve hızlıca Kyungsoo'nun yatağının kenarına attığım montumu alıp evden çıktım.Merdivenleri üçer üçer iniyor ve neden burada olduğunu deli gibi merak ediyordum.Bir şey söylemeyi mi unutmuştu?Ya da bir şey mi olmuş..
"Chanyeol..Ne yapıyorsun?"Kapıdan çıkar çıkmaz gördüğüm manzarayla dudaklarımdan hayretle bu cümlelerin dökülmesine engel olamazken Chanyeol kocaman bir şekilde bana gülümsedi yavaşça gitarının tellerine dokundu.
"Sadece orada dur.."dedi,gözleri parlayarak.Nereden bulduğunu anlamadığım bir sandalyenin üzerinde oturuyordu ve şuanda benim şaşkınlığımla eğleniyordu.Ve ben sadece bön bön ona bakıyordum.
"Sen.."dedim tekrar.Konuşmama izin vermeden tekrar gitarının tellerine dokunmuştu ve bir ritim oluşturmaya başlamıştı.Şaşkınlıkla ona bakmaya devam ediyordum.
"Sen benim sihirimsin.."diye başlamıştı sözlerine.."Benim ışığım ve sevgilimsin.."Gözlerim daha da irileşmişti.Şuanda resmen bana seranat yapıyordu.Ve sesi..Sesi..Söyleyecek söz bulamıyordum.Sesi kesinlikle BERBATTI.
"Yıldızımsın...Hayatımın tek anlamısın.."Dudaklarımı ısırdım ve birazda olsa gülüşümü bastırmaya çalıştım.Komşulardan bazıları sesten -daha doğrusu gürültü kirliliğinden-dolayı cama çıkmışlar ve hiçte hoş olmayan bir şekilde söylenmeye başlamışlardı.Sonunda daha fazla dayanamamıştım ve dudaklarımdan dökülen kahkahalara izin vermiştim.Tamam.Bunun oldukça romantik olması gerektiğini biliyordum.Fakat komikti işte.Hayatımda asla böyle bir şeye şahit olmamıştım ve Chanyeol biraz önce berbat bir ruh halinde olmama rağmen beni yeniden güldürmeyi başarmıştı..
"Sen benim sevgilimsin.."dedi tekrar.Ve bir tane kadın daha fazla dayanamayıp bağırmaya başladı.
"Sen benim ışığımsın.."dedi.Ve kafasının ortasına isabet edebilecek kadar hızlı gelen bir terlikten son anda kurtuldu.
"Sen benim yıldızımsın.."dedi kısık bir sesle bu sefer.Gözlerimin tam içine bakmıştı ve onun bu bakışıyla gülmem kesilmişti.
"Yıldızımsın.."diye tekrar etmişti.Ses tonu sadece benim duyabileceğim bir seviyeye gelmişti ve gitar çalmayı bırakmıştı.
"Sen benim yıldızımsın Baekhyun..."Gözlerimin dolmasına anlam verememiştim ve ona doğru bir adım atmıştım.
"Bana o yıldızı getirmemi söyledin.."dedi."Düşündüm..Evime doğru yürürken sana o yıldızı nasıl bulabileceğimi düşündüm..Ama sonra aslında senin o yıldızı istemediğini anladım.."Yavaşça gitarı yere bıraktı ve ayağa kalktı.
"Senin istediğin şey aslında yıldız olmaktı Baekhyun...Ve ben anladım ki hangi yıldızı bulursam bulayım asla senden daha parlak olmayacaktı..Sen benim yıldızımsın Baekhyun..Ve her zaman kalbimde ışıldamaya devam edeceksin.."Gülümsedim.Gözlerimden bir damla yaş kayıp giderken gülümsedim.Kalbimin ısındığını ve midemde bir şeylerin kıpırdanmaya başladığını hissediyordum.Ve bu hissi biliyordum.
Kyungsoo'yu ilk gördüğümde hissettiğim his ile aynıydı.Bu aşkın başlangıcıydı.Ve parmak uçlarımda yükselip dudaklarımı dudaklarına bastırdığımda bir şeylerin son bulduğunu hissediyordum.İçimde artık tereddüt yoktu.Ve kalbim resmen çırpınıyordu.
LUHAN-
"İyi işti çocuklar..Sonunda anlaşabilmenize sevindim.."Fotoğrafçı çekimin bittiğini bildiren o cümlesini söyleyip yavaş adımlarla çıkışa doğru yönelirken tahminimden daha güzel geçen çekimler için Sehun'a döndüm ve memnuniyetle ona bakmaya başladım.
Koridordaki o konuşmanın üzerine benim deli gibi hayranım olduğunu öğrenmiş ve onunla yeniden çekim yapmayı kabul etmiştim.Telefonunun ekranında bulundurduğu fotoğraf yüzünden her ne kadar onun sapık olduğunu düşünsemde - tabiki sürekli yanlışlıkla kalçama giden elleride bu düşüncemi destekliyordu- yinede ondan hoşlanmıştım.Benimle kavga etmediği ve konuşmadığı sürece oldukça iyi biriydi.Aynı zamandada profesyonellere taş çıkaracak kadar iyi modellik yapıyordu.
"Güzel çekimdi Sehun.."dedim ona bugün ilk defa samimi bir şekilde gülümserken."Başta biraz sorun yaşasakta sanırım hallettik.."
"Evet..Bir kutlama yapmaya ne dersin?"Bana çapkın bir şekilde gülümsemişti.Daha önce onlarca erkeğin yüzünde bu gülümsemenin aynısından görmüştüm ve artık nasıl tepki vereceğimi öğrenmiştim.Fakat Sehun normal bir erkek değildi.Sehun bir çocuktu.Daha sadece bir lise öğrencisiydi ve her hareketinden saf masumluk akıyordu.
"Bir randevum var.."dedim.Yüzündeki gülümsemeyi bozmamış ve bana bir adım yaklaşmıştı.Tamam bu hareketi pekte masum sayılmazdı.Ama bu onun hala bir lise öğrencisi olduğu gerçeğini değiştirmiyordu.
"Hayır randevun yok.."dedi."Sadece benden kurtulmaya çalışıyorsun..Çünkü sana göre küçüğüm ve telefonumun ekranında boxerlı fotoğrafını taşıyorum.."Elimi yavaşça enseme götürdüm ve kaşıdım.Söyleyecek bir şeyim yoktu.Haklıydı.Şuanda tam anlamıyla ondan kurtulmaya çalışıyordum.
"Ehh.."dedim aptal gibi geveleyerek.Sehun kocaman bir şekilde sırıttı ve bana doğru yeniden bir adım attı.
"Bu karşılaşmayı hiç böyle hayal etmemiştim.."dedi."Benim yakışıklılığımı görecek ve bana aşık olacaktın..Ve bende sana yüz vermeyecektim.."Güldüm.Bu söylediği komikti.Ve şuanda Sehun'un tam bir çocuk olduğundan kesinlikle emin olmuştum.
"Sonra.."dedim."Sonra ne olacaktı?"
"Sonra sen sana yüz vermediğim için delirecektin ve benden daha çok hoşlanmaya başlıcaktın...Ve mutlu son.."
"Bir sevgilim var."dedim."Ve onunla gayet mutluyum."Sehun ufak bir kahkaha atmış ve yavaşça kolumu kavramıştı.Tamam.Sanırım şimdi gerçekten gerilme zamanıydı.
"Şu kısa boylu çocuktan mı bahsediyorsun?"
"Nereden.."
"Sen hiç gazete okumuyor musun?Ya da ne bileyim internette hiç kendini aratmadın mı?O çocukla bir sürü haberiniz var..Ve bir şey söyleyim mi? O çocuğun seni zerre kadar sevmediği bakışlarından belli..Sadece onunla mutlu olduğunu söyleyerek kendini kandırıyorsun.."
"Sen.."dedim.Sinirlenmiştim.Şuanda gerçekten sinirlenmiştim.Kyungsoo hakkında bu şekilde konuşması,hayatım hakkında bu kadar kolay yargıda bulunabilmesi ve aptal çıkarımlar yapması beni gerçekten sinirlendirmişti.
"Hayatım hakkında ne biliyorsun ki bu kadar rahat konuşabiliyorsun?"
"Hayatın hakkında ne biliyorum söylememi ister misin?"Bana doğru eğildi ve dudaklarının dudaklarıma değmesine 3 santim kala durdu.Kalbim deli gibi atmaya başlamıştı ve ellerim anlamsızca titriyordu.Tanrım!Neler oluyordu böyle?
"Bugün hayatında bir dönüm noktası Luhan...Çünkü bugün hayatına ben girdim.."Dudaklarını aniden dudaklarıma bastırdı ve hemen geri çekti.Gözlerim şaşkınlıkla açılmış ve bütün titremem durmuştu.Ve söylediği son cümle hayatımın dönüm noktası olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
"Ve emin ol hayatından kolay kolay çıkmaya hiç ama hiç niyetim yok."
JONGIN-
Aptaldım.
Dünyanın en aptal insanıydım.
Canım o kadar çok yanıyordu ki göğsümün patlayacağını hissediyordum.Sarhoşluğum bütün anıları,acıları ve bütün söylediklerimi beraberinde getirmişti.Sarhoşluğum bütün düşünebilme yeteneğimi yeniden kazandırmıştı.Canım acıyordu ve bu acıyı geçierbilecek tek kişiyi kaybetmiştim.Yıllardır canım acıyordu ve ben onu bulmama rağmen ellerimden kayıp gitmesine izin vermiştim.
İnanmamıştım.Ona asla inanmayı düşünmemiştim.Kalbim delicesine çırpınsada ona asla inanmak istememiştim.
"Yeter artık..Daha ne kadar orada oturmayı planlıyorsun?"Duvarın kenarına çökmüş,elimde bir şarap şişesi tutarken Mi Rae sinirle tısladı ve tam karşıma geçti.
"İkimiz için hiçbir hayal kurmadım.."dedim onun sorusunu es geçerek."Onunla bir gelecek istemedim.."Gözlerim dolmuştu.Ve elimdeki içki şişesini sıkmaya başlamıştım.
"Ne istedim biliyor musun?Onu özlemek istedim..Onu öpmek ve koklamak istedim..Üzerindekileri çıkartıp onu doya doya seyretmek istedim..Ona dokunmak istedim..Gülümseyişini görmek ve onu hissetmek istedim..Onu sadece hissetmek istedim Mi Rae...Onu sadece hissetmek istedim.."
Sinirle topuğunu yere vurmuştu ve elimdeki şarap şişesini hızla alarak odanın bir ucuna fırlatmıştı.
"Hissetmek mi?"demişti."O lanet olası yüzünden kaç sene acı çektin..O lanet olası sana yalan söyledi..Gerçekten hatırlamadığını mı sanıyorsun Jongin..Onun umurunda olduğunu mu sanıyorsun.."Gözlerime biriken yaşlar akmaya başlamıştı.Bu onun önünde ilk ağlayışımdı.Ve onun önünde son ağlayışım olacağınıda biliyordum.
"Nefes alamıyorum.."dedim."Onu görmeden önce her şey daha kolaydı...Onu yeniden hissetmeden önce her şey çok daha kolaydı..Onu bir daha görmeyeceğimi söyledi..Beni istemediğini söyledi..Onu bir 7 sene daha görmemeye katlanamam Mi Rae..Onu görmeden yapamam.."
"Aptalsın..Dünyanın en aptal insanısın..Ona ikinci bir şans verdiğini bile söyledin...Ama o ne yaptı bir daha görüşmek istemediğini söyledi.."
"Öyle değil.."dedim elimin tersiyle gözyaşlarımı silerken."O haklıydı..Ben basittim.Basit düşünmüştüm ve basit kararlar vermiştim..O haklıydı.."
"Hala onu savunuyorsun.."dedi sinirle kolumu kavrayıp beni kaldırmaya çalışırken."Kendine gel Jongin..Kendine gel.."
"Kendime gelmek istemiyorum..Sadece onun bana gelmesini istiyorum.."Kolumu hızlı bir şekilde itip benden uzaklaşırken sinirle güldü.
"Seni bitiririm.."dedi.Sesi tehtitkardı.Ve bakışları her zamanki masumluğunu taşımıyordu."Her şeye sıfırdan başlamak zorunda kalırsın..Hatta başlayamazsın bile..Seni yerin derinliklerine iterim.."Yavaşça bana doğru eğildi ve yüzünü yüzümle aynı seviyeye getirdi.
"Bu sefer ciddi söylüyorum Jongin..Kendine gel..Bir an önce kendine gel.."Ve odadan hızlı adımlarla çıkıp kapıyı çarparken ben tek bir şey düşünüyordum.
Sıfırdan başlamaya cesaretim var mıydı?