Eski Kyungsoo dedim içimden hala Jongin'in kapattığı kapıya bakarken.Eski Kyungsoo kimdi?Onun aşık olduğu Kyungsoo eski Kyungsoo'ydu.Eski Kyungsoo böyle bir durumda ne yapardı?Büyük ihtimalle onun çıkıp gitmesini söylediği an burayı terk ederdi.Burada hala öylece durmaz ve olanları,onun sözlerini sindermeye çalışmazdı.Eskisi gibi değildim.Eski Kyungsoo'yu kendi cehennemime çoktan hapsetmiştim.Onu oradan çıkarmaya niyetimde yoktu.Fakat söylediği sözlerin hiçbirini hak etmediğimi biliyordum.Aptalca bir karar vermemin ve bu kararı şuanda uygulamaya koymamın nedenide tam olarak buydu.O haksızdı.O sonuna kadar haksızdı ve bir piç gibi ortada kalmayı o hak ediyordu.
Sinirle birkaç adım attım ve biraz önce yüzüme kapattığı banyo kapısının önünde durdum.İçeriden su sesi geliyordu ve kapıyı sinirle açarken bunu umursamıyordum.Düşündüğüm tek şey onun ağzının payını vermekti.Bana söylediklerini hesabını sormak ve o lanet olası herifi daha önce bana yaptığı gibi düşünceleriyle baş başa bırakmaktı.Ve Kim Jongin'i çıplak görmek hiç ama hiç umurumda değildi.O kadar sinirliydim ki duşakabinin kapılarını hızlıca açıp onu duvara ittiğimde bana şaşkınlıkla bakan gözlerini ve tepemden aşağı dökülen suları bile umursamıyordum.
"Ne yapı..."
"Konuşma.."dedim sinirle tıslayarak."Sakın tek bir kelime bile etme."Gözlerini kocaman açtı ve omuzlarını kavrayan ellerime baktı.Buraya kadardı.Artık pişman hissetmek istemiyordum.Ne olduysa olmuştu ve ben bu şekilde devam etmek istemiyordum.
"Eski Kyungsoo değilim.Öyle mi?"dedim."Ben eski Kyungsoo değilim.."omuzlarını kavrayan ellerim biraz daha sıkılaştı ve Jongin sıkılaşan ellerimle gözlerini daha da açtı.
"Peki ya sen?"dedim onu sarsarak."Sen eski Jongin misin?"
"Lanet olası sikindirik ünlüler dünyanızda sen masum kalabildiğini mi sanıyorsun?Başkalarını kullanarak,başkalarına yalan söyleyerek 15 yaşında seviştiğim kişiyi koruyabildiğini mi sanıyorsun?"
"Peki ya sen?"hızlı bir şekilde omuzlarını kavrayan ellerimi itti ve dayandığı duvarda dikleşip gözlerimin içine baktı.
"Başkalarını kullanmaktan bahsediyorsun."dedi."Ama sen herkesi kullanıyorsun.Baekhyun'u,Luhan'ı...o kadar bencilsin ki...o kadar vicdandan yoksunsun ki seni nasıl bu kadar sene bekleyebildim ona şaşırıyorum."
"Ben mi bencilim?"dedim sinirle göğsünden iterken."Ben mi herkesi kullanıyorum?Ben mi vicdandan yoksunum?"
"Sen..."dedim işaret parmağımı göğsüne bastırırke . "Hiçbir bok bildiğin yok.Hiçbir halttan anladığın yok.Sadece konuşuyorsun.Ve o kadar boş ve anlamsız konuşuyorsun ki seni dinlemek bile istemiyorum..."
"Boş konuştuğumu düşünüyorsan biraz önce sana git dediğimde gitseydin Soo.Benim ardımdan gelip lanet olası duşa benimle girmeseydin.."
"Gideceğim...Bu lanet olası yerden gideceğim ama önce beni dinlemek zorundasın."Birbirimize bağırıyorduk.Ve birbirimizi incitiyorduk.Fakat ikimizde geçmişte o kadar incnmiştik ki biraz daha incinmenin sorun olmayacağını düşünüyorduk.
"Dinlemek mi?"dedi."Dinlemek istediğim en son kişi sensin.Birkaç tane çıplak fotoğrafımı çek ve defol git.Böylelikle hem sen istediğini elde etmiş olursun hem de ben senden kurtulmuş olurum."Ağır konuşuyordu.O kadar ağır konuşuyordu ki gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.Fakat onun karşısında artık güçsüz görünmek istemiyordum.
"Hiç merak etmedin,değil mi?"dedim."Hiç fark etmedin..."
"O kadar kendi dünyanla meşgulsün ki...o kadar kendini beğenmişsin ki ... sadece 5 dakika oturup düşenemedin...Bir türlü göremedin..."
"Ben mi göremiyorum?Bana hep yanlışları gösteren sensin...Hep yanlış hareket eden ve beni kendinden nefret ettiren sensin..."Nefret diye tekrarladım içimden.Benden nefret ediyordu.
"Seninle akşam sevişip sabah nasıl unutabilirim Jongin.Bunu hiç düşündün mü?Bunu hiç oturup mantıklı bir şekilde düşündün mü?"
"Benimle o gece sevişmekten pişman olmuştun çünkü...o sabah seni hastanede bulamadığımda neler hissettiğimi biliyor musun?"
"Dokun..."dedim ve yavaşça elini kavrayıp saçlarımın arasına geçirdim.Ensemden başlayıp başımın en üst noktasına kadar gelen bir dikiş izim vardı.Bu saçlarımdan dolayı görünmüyordu fakat hissedilebiliyordu.
"Bu..."dedi dehşetle saçlarımın altında yavaşça ellerini gezdirirken."Bu,bu kadar büyük değildi."
"Son bir haftamı sildim Jongin..Her anıyı..her dokunuşu..."Jongin yavaşça gözlerini kırpıştırdı ve anlamaya çalıştı.Anlayamıyordu.Ve anlayamayacaktıda.
"Ben akşam seviştiğim insanı sabah unutacak biri değilim."tam gözlerinin içine baktım.Anlaması gerekiyordu.Lanet olası herifin anlaması gerekiyordu.
"Yani pişman değil miydin?O yüzden beni bırakıp gitmedin mi?"Yavaşça ondan bir adım uzaklaştım ve hiçbir şey söylemeden gözlerinin içine bakmaya devam ettim.Bocalamıştı.Kafasındaki Kyungsoo'yu yerle bir ettiğimi biliyordum.Kafasında yıllarca oluşturduğu ve büyüttüğü nefreti bir anda yok ettiğimi biliyordum.
"Beni hiç aramadın..."dedim."Hiç neden diye sormadın...O sabah beni bulamayınca benden nefret etmeyi seçtin..Sen mücadele etmedin..Sen nefretinin arkasına sığınarak kaçtın.."
"Ben..."dedi.Söyleyecek hiçbir şeyi yoktu.Çünkü haklıydım.Ve ilk defa haklı olmak iyi hissetirmemişti.
"Benim hatalarım olmadı demiyorum Jongin.Benimde hatalarım oldu.Fakat ben bunların hepsini kabul ettim.Her zaman kendimi suçladım.Ve her zaman dinledim.Ama sen bir kere bile dinlemedin.Benim eski Kyungsoo olmadığımı söylüyorsun,değil mi?Doğru.Ben eski Kyungsoo değilim.Ve asla da tekrar o Kyungsoo olmayacağım.Ama sende eski Jongin değilsin.Ve eğer sen bana bu şekilde gelmiş olsaydın ben seni kabul ederdim.Çünkü eğer eski Jongin'i sevmişsem bu Jongin'i de sevebileceğimi bilirdim."Gözlerinin içine son kez baktım ve yavaşça duşun altından çıkıp kapıya doğru ilerledim.Artık anladığını biliyordum.Ve artık bir şeylerin benim lehime olduğunuda görebiliyordum.
"Jongin.."dedim kapıyı yavaşça aralayıp çıkmadan önce ona baktığımda.
"Benimle savaşma Jongin.Çünkü sende biliyorsun ki kazanırsan,kaybedersin."
Ve önce banyodan sonrada odadan çıktım.Onun düşünceleriyle tamamen baş başa bırakarak.
BAEKHYUN-
İlk buluşma.
Bu zamana kadar hep ilk buluşmalarımda masada öylece bırakılıp gidilen taraf ben olmuştum.Çünkü bu zamana kadar ki bütün ilk buluşmalarımda buluştuğum kişide Kyungsoo'yu aramıştım.Onun gülüşünü,onun bana dokunuşunu ve onun sözlerini beklemiştim.Bulamamıştım.Ve bulamayacağımıda biliyordum.Fakat bir şekilde karşımda bana gülümseyerek bakan bu adamın benim yaşadığım şeyleri yaşamamasını istiyordum.
"Başına bere takmalısın."dedi atkımı boynuma daha sıkı dolarken.Hala benim evimdeydik ve o aniden ilk buluşmamıza çıkacağımızı söylemişti.Beni nereye götüreceğini,ne yapacağımızı bilmiyordum.Bütün bunları beni neşelendirmek için yaptığını görebiliyordum.Ama ikimizde biliyorduk ki neşelenmeyecektim.Kyungsoo ile konuşmadan benim neşelenmeme imkan yoktu.
"Hava 25 derece.."dedim sitemle.Bana giydirdiği mont yüzünden deli gibi terliyordum.Ve o hala bere takmamı istiyordu.
"Gideceğimiz yer oldukça soğuk ve sen çok hassassın.."
"Ben hassas falan değilim.."diye homurdandım fakat onun söylediğini dinleyip odama bere almak için yürümeye başladım.Arkamdaki ayak seslerinden onunda benimle birlikte yürüdüğünü hissedebiliyordum fakat ses çıkarmıyordum.Merak ediyordu ve bu meraklı hali beni gülümsetiyordu.Fakat biliyordum ki bir süre sonra onun yüzünün hala bu şekilde gülebilmesi için planımı şimdi harekete geçirmeliydim.
"Vay canına..."dedi odama adımını atarken."Burada bir sürü ünlünün fotoğrafı var."
"Hepsini ben çektim.."dedim birazda olsa böbürlenerek ve dolabımdan siyah bir bere alıp kafama geçirdim.
"Dergide fotoğrafçı olarak mı çalışıyorsun?"
"Hayır.Ben tam bir paparazziyim.Sadece bir süre daha fazla paraya ihtiyacım olduğu için fotoğrafçı olarakta çalıştım."
"Fotoğraf makinen nerede?"dedi etrafa bakınmaya devam ederken.Yavaşça masanın üzerini işaret ettim ve fotoğraf makinemi alıp incelemesini izledim.
"En sevdiğin oyuncu kim?"Yavaşça duvarımın çoğunu süsleyen Kim Woo Bin fotoğraflarını gösterdim ve "Sence?"diye mırıldandım.
"Bundan hoşlanmadım.Benim duvarlarında hiç fotoğrafım yok."
"Seninde fotoğrafını çekeceğim."dedim ona doğru ilerleyip elindeki fotoğraf makinesini almaya çalışırken.Fakat o makineyi ona doğru yaklaşmamla yavaşça havaya kaldırmış ve uzanamayacağım bir seviyeye getirmişti.
"Daha iyi bir fikrim var."dedi,aniden belimden kavrayıp beni kendine çekerken.Gözlerim şaşkınlıkla irileşmiş ve boş gözlerle onun gülümseyen yüzüne bakmıştım.Ve sonra aniden yüzümde patlayan flaşı hissetmiştim.
"İşte..."demişti."Bunu odana as."Ve ona hala şaşkınlıkla bakmaya devam ederken tek bir şey düşünüyordum.
Tanrım!Onu nasıl kendimden soğutacaktım?