Heyy merhaba :)) Bilirsiniz aslında geciktirmek hiç ama hiç adetim değildir ama son 2 haftadır hem sağlık problemlemlerimle boğuşuyorum hem de lys sınavı muhabbetti var.Sağlığım kötü olup bide lys netlerim kötü olunca bende bir çöküş yaşandı haliyle :))) Dediğim gibi şu 2 aylık süreçte sınavıma daha çok odaklanmak istediğim için bölümlerde gecikme olabilir.Catch me 25.bölüm final.Lütfen yorumlarınızı beğenilerini eksik etmeyin.Geciktirdiğim için cidden çok üzgünüm :)) Sizi seviyorum.Keyifli Okumalar :)) -Gizem
23.BÖLÜM
"Seni pislik.."
"Seni orospu çocuğu.."
"Seni..."
"Hey Luhan..."Gözlerimden yaşların süzülmesine engel olamayıp elime ne geçerse geçsin Sehun'a fırlatırken o oldukça severek aldığım siyah kanepemin arkasına saklanmış neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Bitmiştim.
Şuanda kendimi oldukça bitmiş,oldukça tükenmiş ve oldukça salak hissediyordum.Güvendiğim son kişide bana ihanet etmiş ve beni tamamen bir bilinmezliğe sürüklemişti.İhanet etmesini beklediğim en son kişi oydu.Bir daha kimseye güvenemezdim.Son kez ona güvenmişken ihaneti affedilemezdi.
"Sen.."dedim,etrafıma bakıyor ve ona fırlatacak yeni bir şeyler arıyordum.Şuanda sinirimi ve hayal kırıklığımı hiçbir şey geçiremezdi.Kalbim ona doğru resmen koşmaya başlamışken birdenbire bütün bu heyecanımı yerle bir etmesi yüzünden onu öldürsem bile yeterince tatmin olmuş hissedemeyeceğimi biliyordum.Oh Sehun ona vermeye başladığım değerin onda birini bile hak etmiyordu.Oh Sehun asla beni hak etmeyecekti.
Masanın üzerindeki vazoya doğru yönelip onu almaya çalışırken bileklerimin sıkıca kavranması ve bir çift şaşkın ve sinirli gözün bakışlarını bana sabitlemesiyle olduğum yerde dururken o beni sertçe kendine çekti ve vücudunu vücuduma yasladı.
"Bana neden böyle davrandığını açıkla."Bakışları bakışlarımı delip geçerken birkaç saniye gözlerimi kapatıp gözyaşlarımı kontrol altına almayı başardığımda gözlerimi hızlı bir şekilde açtım ve sinirli bakışlarımı onun bakışlarına kenetledim.Yüzlerimiz arasında sadece birkaç santimlik mesafe vardı ve nefesi yüzüme çarpıyordu.Soluk alıp verişinin hızlandığını hissedebiliyordum.Fakat şuanda bunu önemsemiyordum.Onun sadece buradan gitmesini istiyordum.Onu bir daha asla görmek istemiyordum.
"Git."dedim.Daha fazla ağlamamak için dişlerimi birbirine kenetlemiş ve ellerinin tutuşundan kurtulmak için çırpınmaya başlamıştım.O ise sanki demirden yapılmış bir robot gibi bundan hiç etkilenmemiş ve bileklerimdeki tutuşunu daha da sıkılaştırmıştı.
"Git deyince gideceğimi mi sanıyorsun?Hem de nedenini bile bilmezken..Bana neden böyle davrandığını söyle Luhan."
"Neden mi?Bir de neden böyle davrandığımı mı soruyorsun Sehun?Tüm bunlar şaka falan mı?Cidden tüm bunlar şaka olmalı..."Sinirle ellerinde biraz daha çırpınıp ağlama isteğimin tamamen gittiğini hissettiğimde hazır olduğumu anlayabiliyordum.Artık tam anlamıyla saldırmaya hazırdım.Artık Oh Sehun'un korkması gereken tek kişi olduğumu hissedebiliyordum.
"Neden bahsediyorsun Luhan?Cidden anlamıyorum..."
"Beni aldattın.."Sinirle bağırıp son bir güçle bileklerimi ellerinden hızlı bir şekilde çekerken şaşkınlıkla bana baktı ve aptalca gözlerini kırpıştırdı.Bunu yapmasına sinir olmuştum.Hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi aptalca gözlerini kırpıştırmasına sinir olmuştum.
"Ne?Sen neden bahsediyorsun?"
"Cidden salak olduğumu falan mı sanıyorsun?Ya da sana çok kolay mı gözüküyorum?Bitti Oh Sehun.Evimden defol."
"Luhan sakinleş ve bana her şeyi başından anlat cidden anlamıyorum."
"Anlamıyor musun?Umarım bu anlamana yardımcı olur..."Hızlı bir şekilde koltuktaki telefonunu alıp mesajı gözünün içine sokarken telefonunu eline aldı ve aptalca mesaja bakmaya başladı.Yavaşça telefonundan başını kaldırıp bana baktığında ise onun gülmemek için kendini zor tuttuğunu dudaklarını dişlemesinden ve gözünün seyirmesinden anlayabiliyordum.
"Luhan..."Dudaklarından dökülen ufak bir kahkahaya engel olamayıp bana doğru bir adım attığında sinirle ondan bir adım uzaklaştım ve onun bu kahkahası üzerine anlamsız gözlerle ona bakmama engel olamadım.Komik değildi.Lanet olası benimle şuan resmen dalga geçiyordu.
"Neye güldüğünü sanıyorsun?Hemen defol evimden...Bitti.."Elimle kapıyı işaret edip onun çıkmasını beklerken o hızlıca kapıyı işaret ettiğim elimi kavradı ve beni kendine çekti.Bedenimi kolları arasına alıp ondan kurtulma girişimlerime bile aldırmadan beni sıkıca sardığında ise burnunu saçlarıma gömüp kokumu içine çekmesiyle gözlerimin yeniden dolmasına engel olamamıştım.
Kahretsin!
Ona gerçektende aşık olmuştum.
"Mesajı kimin gönderdiğine bile bakmadın öyle değil mi?"
"Bırak beni."Oldukça güçsüz çıkan sesime aldırmayıp son kez onu itmeye çalışırken beni daha da sıkı sardı ve saçlarımda dolaştırdığı burnunu boynuma gömdü.
"Luhan...Sana gerçekten aşığım ve yaşadığım sürece yapacağım en son şey seni aldatmak olacak...Seni seviyorum.Hala neden anlamıyorsun?"
"Ama mesaj.."
"Aptal oku şunu."Yavaşça beni kendinden uzaklaştırıp telefonunu elime tutuştururken aptalca gözlerimi kırpıştırdım ve önümdeki mesajı okumaya başladım.
'Abi ^^ Özür dilerim.Yanlışlıkla sana göndermişim.Lütfen annemlere söyleme..Sen dünyanın en iyi ve en yakışıklı abisisin.'
Birkaç kere daha gözlerimi şaşkınlıkla kırpıştırıp ilk önce biraz önce gelen mesaja ve sonra da bu mesaja tekrar baktığımda dudaklarımdan sesli bir küfür dökülmesine engel olamadım ve bakışlarımı Sehun'un bakışlarından başka her yere odaklamaya başladım.
Rezil olmuştum.Şuanda tam anlamıyla rezil olmuştum.
Ona küfür etmiştim.Ona elime ne geçerse fırlatmıştım ve onu evimden kovmuştum.Şuanda resmen onun gözünde küçük düşmüştüm.Yaptığım aptallıktı.Mesajı kimin gönderdiğine bakmamam ve ona hemen saldırmam aptallıktı.Şuanda resmen aptalın tekiydim.
"Ben.."dedim,bakışlarımı ayaklarıma sabitlemişken.Ne diyeceğimi ve nasıl hareket edeceğimi bilmiyordum.Sehun ise ellerini göğsünde birleştirmiş öylece bana bakıyordu.
"Sen ne?Seni aldattığımı düşündüğün için benden özür mü dileyeceksin?Yoksa hala seni aldattığımı mı düşünüyorsun?"
"Bana bir kız kardeşin olduğunu söylemeliydin aptal.."Sinirle ona doğru birkaç adım atıp büyük bir rahatlamayla kollarımı boynuna dolarken o da zaman kaybetmeden kollarını belimde birleştirmiş ve beni kendine çekip sıkıca sarılmıştı.
"Dünyanın en kıskanç,en güvensiz ve en aptal insanısın."Yavaşça dudaklarını boynumda dolaştırıp ellerini saçlarıma geçirirken yüzüme kocaman bir gülümseme yayılmasına engel olamadım ve dudaklarımı omzuna bastırdım.
"Ama biliyor musun Luhan?Seni bu kadar zor kazanmışken kaybetmeye hiç ama hiç niyetim yok...Seni seviyorum.Dünyanın en aptal insanı olsanda ve aptalca kıskançlıklar yapsanda bu dünyada sevebileceğim tek kişi sensin."
"Bende seni seviyorum Oh Sehun ve emin ol sonsuza kadar seveceğim tek kişide sen olacaksın."
...
Hayatımda yaşadığım bugünün kaybolmasını istiyordum.Yaşanmış ama unutulmuş artık kendimin bile gerçekliğinden emin olamadığım bir gün olmasını...Hayatım boyunca görmek istediğim tek kişi yanımda değildi.Park Chanyeol'un gözünde tek bir kavgada silinebilecek kadar değersizdim.Nasıl olurduda dünya üzerinde bütün bir ömür boyu hatta sonsuza kadar birlikte olmak istediğim insanı bulmuşken bu kadar mutsuz olabilirdim?Neden aptalca bir kavga yüzünden ayrılmak zorundaydık?Ve neden sadece 2 saat önce ondan ayrılmış olmama rağmen her zerrem onu deli gibi özlüyordu?
Yokluğuna dayanamazdım.
Onu bir daha göremeyecek olmaya ona bir daha dokunamayacak olmaya dayanamazdım.
Bu imkansızdı.
Bu gerçekten imkansızdı.
Telaşla cebimden telefonumu çıkarmaya çalışıp 2 saat boyunca yürüdüğüm yolu dönmeye çalışırken yanıma hızla bir arabanın yaklaşmasıyla ve o arabanın içinden inen kişiyle irkildim.Kalbimin o kişiye görmesiyle bir yarış atı gibi hızlandığını hissedip içimin saf mutlulukla dolmasını engelleyemediğimde ise çoktan kendimi onun kolları arasında bulmuştum.
"Aptalım,aptalım,aptalım.Çok üzgünüm Baekhyun.Seni orda bıraktığım için ve sana o sözleri söylediğim için çok üzgünüm."Gözlerimin aptalca dolmasını engelleyemeyip kollarımı onun beline sıkıca dolarken yüzüme şapşal bir gülümseme yayılmasına engel olamadım ve onu daha da sıkı sardım.
"Asıl ben aptalım.Sen git desen bile gitmemeliydim.İlk kavgamızın bu kadar aptalca bir sebep yüzünden olduğuna inanamıyorum."
"Bende inanamıyorum sevgilim.Seni benimle gelmeye zorlamamalıydım.Hazır hissettiğin zaman zaten bana söyleyeceğini düşünmem gerekirdi.Çok üzgünüm.."
"Bende çok üzgünüm.Senide düşünmem gerekirdi.Bencilce davrandım.Sen her zaman benim isteklerimi önemsemene rağmen ben asla seninkleri önemsemedim.Sana söz veriyorum hazır olduğumda o kameraların karşısına elini korkmadan tutarak çıkacağım."
"Hazır olmanı bekleyeceğim Baekhyun.Sana güveniyorum."
"Seni seviyorum."
"Seni seviyorum."
...
Kimi zaman birini sevdiğini düşünür insan.Onu neden sevdiğini bir başkasına anlatabilir.Sözcüklerle uzun cümlelerle...örneklerle..
Bazende birini sevdiğine kendisini inandırır.Onu sevebilmek için daha çok sevebilmek ve hissedebilmek için bir şeyler yapar ve bekler.
Ama bazen birini delice sevdiğinizi bilirsiniz.Hissedersiniz.Bunun için hiçbir neden olmasa da sizin dışınızda bir güçle ona doğru çekilirsiniz.Yerçekimi gibi doğal,kendiliğinden...İsteseniz de engel olunamayan bir şey...
Ben nereye gidersem gideyim,istersem dünyanın öbür ucunda olayım bu güç sayesinde Jongin'e doğru çekiliyordum.Hep onu buluyordum ve aklımından uçup gitse bile hep ona aşık oluyordum.Aramızdaki şey sevgiden ve aşktan çok fazlaydı.Aramızdaki şey bağlılıktı.Aramızda koparılması zor kalın halatlar vardı.Etrafı ateşle çevriliydi ve koparmaya çalışan herkes yanıyordu.
"Bunu hissetmeyeli o kadar uzun zaman olmuştu ki.."diye fısıldadım göğsüne yatmış parmaklarımla karnında daireler çizerken.Şuanda o kadar huzurlu ve mutluydum ki bu mutluluğu asla kaybetmek istemiyordum.Onun yanındayken her şeyi unutuyordum.
Sanki başımızda tüm bu dertler yokmuş gibi hissediyor ve sanki ondan bu kadar çok ayrı kalmamış gibi hissediyordum.
"Sana dokunmayı o kadar çok özlemişim ki.."dedi yavaşça bedenini bana doğru döndürüp benimle göz göze gelirken.Başparmağıyla yavaşça yanağımı okşuyordu ve kavurucu bir sıcaklıkla bana bakıyordu.
Bu his inanılmazdı.
Bu zamana kadar onsuz nasıl yaşadığımı anlayamıyordum.Ve bu zamana kadar onu sürekli iterek çok büyük bir aptallık yaptığımı daha yeni anlıyordum.
"Jongin.."dedim."Ben bunu bir daha kaybedemem.Seni bir daha kaybedemem."
"Biliyorum sevgilim.Bende bende bir daha buna katlanamam."Burnunu yavaşça burnuma sürttü ve belimi kavrayarak bana daha da yaklaştı.Şuanda kendimi bir rüyanın içinde hissediyordum.Tamamen kendi bilincim dışında gelişen ve kurgulayamadığım bir rüya..Ve tek bir dileğim vardı.Bu rüyanın bitmemesi...Sonsuza kadar bu rüyada hapis kalmak ve sadece onun kollarında olmak...
"Seni sevdiğimi biliyorsun değil mi?"dedi.Gözlerimi yavaşça kapattım ve kokusunu içime çekerken sadece başımı salladım.Beni sevdiğini biliyordum.Bana dokunuşundan,bana bakışından bunu iliklerime kadar hissediyordum.Ve bende onu seviyordum.Çok ama çok seviyordum.
"Bana güveniyor musun Kyungsoo?"Kapattığım gözlerimi tekrar aynı yavaşlıkla açtım ve gözlerinin içine bakarken yavaşça başımı salladım.Ona güveniyordum.Ona artık güveniyordum.
"Öyleyse Kyungsoo.Bundan sonra her ne yaparsam yapayım bizim için yaptığım unutma..."
"Ne?Ne demek istiyorsun?"
"Bir planım var.Bundan tamamen kurtulacağız."Gözlerindeki kararlılık o kadar keskindi ki ve bana o kadar güven verici bakıyordu ki yüzüme masum bir gülümsemenin yayılmasına engel olamıyordum.
Bundan kurtulucaktık.
Buna inanıyordum.
En önemlisi de Jongin'e artık kendimden bile çok güveniyordum.
BÖLÜM SONU
Son 2 bölüm sırf Kaisoo olacak.Sonra 1 bölümde özel bölüm göndereceğim hikaye bitecek.2 haftadır yazmadığım için biraz paslanmış olabilirim.Hatalar olabilir.Anlayışla karşılayın..Yorum bırakmayı unutmayın :))) -Gizem