"Ne yani.."dedi,telefonu kulağımdan uzaklaştırmaya çalışırken."Senden özür mü diledi?"şuanda resmen çığlık çığlığaydı.Çünkü bu Baekhyun'a göre büyük bir zaferdi.Bana göre ise büyük bir vicdan azabı.
"Evet,yaptığı şey tam olarak buydu."
"Dostum bence sana aşık oldu."Baekhyun çoğu zaman mantıklı bir insandı.Fakat konu aşk olduğunda tamamen bir aptaldı.Hiçbir şekilde tavsiyelerine uymamanız gereken tek kişiydi.Ve eğer Baekhyun birinin size aşık olduğunu söylüyorsa büyük ihtimalle o kişi sizden ölümüne nefret ediyordur.
"Ya tabi.."dedim,gözlerimi devirmeme engel olamayarak."Eminim gece gündüz beni düşünüyor ve aşkımdan yanıyordur."
"Şuanda benimle dalga geçiyorsun.Hemde ben bunalımdayken.."dedi.Evet.Baekhyun şuanda bunalımdaydı.Çok nadir bunalıma girmesine rağmen girdiği zaman sizi deli edebilecek kapasiteye sahip tek kişiydi.Ve asıl önemli olan ise bende bunalımdaydım.Ve ikimizde bunalımda olduğumuz zaman işler hiç ama hiç yolunda gitmiyordu.
"Bunalıma girdiğin muhabbet boktan..."dedim ve birazdan Baekhyun'un çıldıracağını bildiğim için sinsice gülümsedim.Aslında benden çok daha fazla bunalımda olması normaldi.Ve onun halini düşündükçe hiç değilse Jongin'le uğraştığım için Tanrıya şükrediyordum.
"Yah!Ölmek mi istiyorsun?Bir ünlünün seks kasedini ortaya çıkaracağım..Bunalıma girmek en büyük hakkım."
"En azından eğlenceli olacak.."
"Yah tabi!Daha varlığından bile emin olmadığım bir kasedi bulmam gerekiyor.Gerçektende hayatımın en eğlenceli görevi..."Baekhyun'un alaycı bir şekilde söylediği bu cümlelerden sonra yüzüme ufak bir sırıtma yayılmasını engelleyemezken telefonun diğer ucundan gelen seslerle onun şuanda kendini boğmaya çalıştığını duyabiliyordum.
"İşe iyi tarafından bak Baek.Belkide birlikte yeni bir seks kasedi çekebilirsiniz.."Baekhyun'un şuanda çıldırmak üzere olduğunu sezebiliyordum.Yinede onunla bu durumdayken uğraşmak hoşuma gidiyordu.
"Buraya geldiğinde seni öldüreceğim.."Baekhyun'unbitmek bilmeyen çığlıkları ve küfürleri kulaklarımda yankılanmaya başlarken telefonu kulağımdan uzaklaştırdım ve "Seni duyamıyorum."diye bağırdım.Baekhyun yeniden bir küfür savurup telefonu yüzüme kapattığında ise birazda olsa rahatladığımı hissediyordum.
Düşünmem gerekiyordu.Enine boyuna düşünüp her şeyi planlamam ve ona göre hareket etmem gerekiyordu.Artık işimi tesadüflere bırakamazdım.Artık inandırıcı olmazdı.
Yatağımda doğrulurken derin bir nefes aldım ve başımı ellerimin arasına aldım.
"Tamam."dedim."Önemli değil.."
Sonuçta bu sadece bir görevdi ve bittikten sonra her şey normale dönecekti.Sadece işimi yapıp birkaç tane kayda değer haber çıkarmam gerekiyordu.Bu kolaydı.En azından seks kasedi bulmaktan çok daha kolaydı.Fakat neden böyle hissediyordum?
Neden başka zaman devreye girmeyen vicdanım devreye girmişti ve bana şimdi rahatsızlık vermeye başlıyordu?
En önemliside neden Jongin'i görünce aptal ve sinirli hissetmeme engel olamıyordum?
Delirecektim.Bütün bunları düşünürken resmen delirecektim.
Jongin'in umrumda olmaması gerekiyordu.Her zamanki gibi yıkıp yakmam ve parçalara bölmem gerekiyordu.Şu ana kadar hiçbir şeyden pişmanlık duymamıştım.Şimdi de duymamam ve yoluma devam etmem gerekiyordu.
"Tanrım!Delireceğim.."kendi kendime ufak bir çığlık atıp kendimi yeniden yatağa bırakırken telefonumun titremesiyle kendime geldim.
Bıkkınlıkla Baekhyun'dan olduğunu umduğum mesajı açıp okuduğumda ise yeniden ve yeniden delireceğim diye çığlık atmaktan kendimi alıkoyamamıştım.
"Saat 6'da seni almaya geleceğim. -Kim Jongin."
Sanırım gerçekten delirecektim.
...
Soğuktan titreyerek otelin önünde Jongin'i beklerken onun 15 dakika geç kalması ve yaklaşık 30 saniye önce başlayan yağmur bana hiç ama hiç yardımcı olmuyordu.Ayrıca Jongin'le ikinci bir boxer vakası yaşamamak için otelden çıkış yapmış ve uçağımın kalkacağı saate kadar dışarıda da kalmıştım.
En önemliside aptal düşüncelerim yeniden beynimi işgal etmeye başlamıştı.
Belki de o mesajı bana atmayacaktı.
Belkide buluşmak istediği kişi ben değilimdir.
Ve yanlış bir mesaj için son yarım saattir burada boşuna dikiliyorumdur.
En iyi seçeneğin havaalanına gidip uçağı beklemek olduğuna karar verdiğimde kapşonumu kafama geçirdim ve bir taksi bulabilmek için yürümeye başladım.
Yağmuru severdim.
Yağmurda müzik dinleyerek yürümeyi ve bir kafede kahve içmeyi severdim.Ve şuanda her bir damla vücudumda yer edinirken gülümsememe engel olamıyordum.Yine de bu güzel manzaranın tadını çıkarmam için bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum.
Arkamda çalan korna sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp irkilirken bana doğru yanaşmakta olan siyah bir araba olduğunu fark ettim ve istemsizce heyecanlanmama engel olamadım.
Onun kim olduğuna neredeyse emindim ve tahminimdede yanılmamıştım.Çünkü Jongin camı açmıştı ve bana en güzel gülümsemelerinden birini vermişti.
"Bekleyeceğini düşünmüştüm.."dedi.Şuandagülümsemesine o kadar odaklıydım ki ne söylediğini 30 saniye sonra kavrayabilmiştim.
"Zaten bekledim aptal.Şimdi bagajı aç."Jongin ona aptal dememle gözlerini ilk önce kocaman açıp sonrada hiçbir şey söylemeden bagajı açarken arkaya doğru yöneldim ve bavulumu yerleştirdim.Onun arabasına binecek kadar cesareti nerede bulduğumu bilmiyordum.Fakat bavulumu yerleştirip yanındaki koltuğa oturmak şuanda hiç ama hiç anormal hissettirmemişti.Acayip bir şekilde sanki yerim onun yanıymış gibi hissetmiştim.Fakat bu düşüncelerimden arabanın hareket etmesiyle anında sıyrılmıştım.
"Benimle neden buluşmak istedin?"Sakin bir şekilde ilerlerken merakıma yenik düştüm ve sordum.Jongin'in yüzünde çarpık bir gülümseme vardı.Ve benim bu soruyu sormamla yüzündeki gülümseme daha da genişlemişti.
"Bilmem.."dedi.Oldukça eğleniyormuş gibi bir hali vardı.Ve bu acayip bir şekilde sinirlerimi bozmuştu.Bilmemde ne demekti?Bir insan biriyle neden buluşmak istediğini nasıl bilmezdi?
"Uçağım 12'de kalkıyor."dedim.Yüzündeki sırıtmayı silmeden başını salladı ve gaza biraz daha astı.Beni nereye götürdüğünü bilmiyordum.Şuanda bunu o kadar önemsemiyordum da.Ve aniden nedenini bilmediğim bir şekilde onun yanında hissettiğim tedirginlikte kaybolmuştu.Huzurlu hissediyordum.Huzurlu ve sakin.Ve dudaklarıma bir tebessümün yayıldığını Jongin söylediği an fark etmiştim.
"Neden gülümsüyorsun?"ona baktım ve onun göz ucuyla bana izlediğini fark ettim.Onun bunu söylemesiyle yüzümdeki gülümsemeyi silmiş ve ifademi eski haline getirmiştim.
"Bilmem.."dedim.Demin bana yaptığı şeyin aynısını yaparak.Çatılan kaşları yüzünden gülümsememek için kendimi zar zor tutmuştum.Ve Jongin her zamanki gibi beni şaşırtarak tek eliyle dudağımın kenarında dokunmuş ve çekerek yukarı doğru kıvrılmasını sağlamıştı.
"Kalsın.."dedi,kalp atışlarım dokunuşuyla çığrından çıkmaya başladığında."Güzel bir gülümsemeye sahipsin."
Yol boyunca aramızda geçen son konuşma buydu.Zaten yol boyunca susmayan kalp atışlarım sayesinde pek bir şey konuşabileceğimide sanmıyordum.Şaşkındım.Bocalamıştım.Çünkü uzun yıllar sonra ilk defa bu şekilde hissetmiştim.Dokunuşuyla tamamlandığımı ve benliğimi bulduğumu...Dışarıdaki fırtına biterken,yağmur yerini çamurlu sokaklara bırakırken içimde yeni bir fırtınanın başladığını biliyordum.Ve tek dileğim bu fırtınanın yerini çamurlu sokaklara bırakmamasıydı.
"Geldik.."dedi Jongin.Düşünmeye o kadar dalmıştım ki geldiğimizi bile yeni fark ediyordum.Ve beni getirdiği yerin bir sahil olduğunuda..
"Sahil.."dedim,sesimin soru sorar gibi çıkmasına engel olamayarak.Jongin bana baktı ve alaycı bir şekilde gülümsedi.
"Evet sahil ve bu da deniz.Ayrıca bu da.."
"Ayrıca sende tam bir gerizekalısın."Benimle alay etmesi sinirlerimi bozarken kaşlarımı çattım ve kollarımı göğsümde birleştirip saldırıya geçmek için hazırlandım.Jongin bunu söylememle birlikte ufak bir kahkaha atıp saçlarımı karıştırmıştı.Ve kahretsin ki bu hareket şuanda bana çok ama çok sevimli gelmişti.
"Sadece şaka yaptım Soo.Bu kadar abartma."
"Adım Kyugsoo.Soo değil."Onu terslemek için ant içmiş gibiydim.Her söylediği cümleye bir şey buluyor,her söylediği cümleye sinir oluyordum.Ve bu şekilde davranmamın tek nedeninin duygularımı bastırmak olduğunu çok ama çok iyi biliyordum.
"Sana Soo diye sesleneceğim."dedi."Ve sende bana istediğin şekilde seslenebilirsin."
"Sana istediğim şekilde seslenebileceğim kadar yakın değiliz."Jongin gülümsedi.Söylediğim şeyi pekte umursuyormuşa benzemiyordu.Ve o beni umursamıyorsa bende onu umursamamaya karar vermiştim.
Hiçbir şey söylemeden arabadan indim ve yavaş ve sakin adımlarla sahile doğru yürümeye başladım.Arkamdaki kapının kapanma sesinden Jongin'inde beni takip ettiğini anlayabiliyordum.Ve aslında en çok merak etmem gereken şeyi daha yeni fark ediyordum.
Ona doğru döndüm.Benden on adım uzaktaydı ve ona doğru dönmemle bana doğru ilerlemeyi kesmişti.Bu mesafeden bile tam gözlerimin içine baktığını hissedebiliyor ve bakışlarımı kaçırmama engel olamıyordum.
"Beni neden buraya getirdin?"dedim.Kafamda binlerce soru vardı.Başından beri bir şeylerin ters gittiğini hissediyordum.Belki de kimliğimi biliyordu.Fakat eğer kimliğimi bilse benimle hala konuşmak isteyeceğini hiç ama hiç sanmıyordum.Bir şeyler yolundqa gitmiyordu.
Onun açısından da.
Benim açımdan da..
"Bir şey denemek için.."dedi.Bakışlarındaki ciddiyeti görebiliyordum.Ve bana bu kadar ciddi baktığı ilk sefer olduğunu da biliyordum.
Bana doğru iki adım attı...Hiçbir şey söylemeden sadece bekliyordum.Ve onun şuanda bana tereddütle yaklaştığınıda görebiliyordum.
Birkaç adım daha attı...Şimdi aramızda sadece iki adımlık mesafe kalmıştı.Ve bu mesafeyi kapatmak için tereddütlerinin arttığını sezebiliyordum.
Sonra bir adım daha attı.Elimi uzatsam dokunabileceğim bir mesafedeydi ve bu sefer tereddütlü değildi.Gözlerime anlamlandıramadığım bir kararlılıkla bakıyordu.
Son bir adım daha attı.Soğuk dudakları sıcak dudaklarıma çarpmıştı ve bir eli belimi kavramıştı.Ve ben istemsizce gözlerimi kapamama engel olamamıştım.
Çünkü Jongin'in dokunuşunu tanıyordum.
Çünkü hisler ve duygular unutulsa bile..
Dokunuşlar asla unutulmazdı..