Dudaklarımın üzerindeki dudaklarını hareket etttirmiyordu.Fakat dudaklarını dudaklarımın üzerindende çekmiyordu.Öylece bekliyordu.
Hatırlamamı..
Hatırlayıp bir şeyler yapmamı...
Ve belkide onu itmemi...
Fakat benim bunları yapacak gücüm yoktu...
Dudaklarının bana hatırlattıklarıyla o kadar boşluğa düşmüştüm ki kıpırdıyamıyordum bile..
Sonra aniden ne yapmaya çalıştığını anladım..
Ve belimdeki elinin üzerine elimi koydum.Dudaklarımı yavaşça aralayıp öpücüğüne karşılık vermeye başladığımda ise Jongin'in bunu beklediğini belimin etrafındaki sıkılaşan kollarından anlayabiliyordum.
Öpücük sakindi.Fakat öyle kalmayacağını dili devreye girdiğinde anlamıştım.Beni sanki kaçmamdan korkarmış gibi sıkı sıkı tutuyor ve tutkuyla öpüyordu.Ve bende aynı şekilde ona tutkuyla karşılık veriyordum.
Ama onun beni bu şekilde öperken bilmediği bir şey vardı.
Hatırlıyordum..
Ve onun ne yapmaya çalıştığını artık biliyordum.
Dudaklarımı dudaklarından yavaşça ayırdım ve gözlerinin içine baktım.
"Gidelim.."derken sadece gözlerini birkaç kez kırpıştırmış ve olumlu bir şekilde başını sallamıştı.
Ve ikimizde biliyorduk ki..
Artık oyun resmen başlamıştı..
1 HAFTA SONRA
"Dostum doğum günü partisi diyorum.Doğum günü partisinin ne demek olduğunu biliyor musun?Bu hem senin hem benim için büyük bir fırsat."
"Bizi doğum günü partisine kimse davet etmedi lanet olası.."
Baekhyun'un ayak bileğimden çekmeyi bırakması için başarısız tekme girişimleri gösterip
yinede ondan kurtulamazken sonunda pes ettim ve yastığımı kavrayıp yatakta oturur pozisyona geçtim.
"Soo bu parti Chanyeol'un kaldığı otelde olacak ve bizim bu partiye mutlaka gidip onun odasına sızmamız lazım.Anlatabildim mi?"Baekhyun önce saçlarımı karıştırıp sonra da bir yastık alarak yanıma oturduğunda derin bir nefes aldım ve neden bunları çektiğimi bir kez daha sorguladım.
"Yani şu mükemmel planın Chanyeol'un odasına sızıp kasedi bulacaksın ve sonrada o kasetle elini kolunu sallayarak o odadan çıkacaksın.."
"Evet tam olarak öyle.."
"Salak olduğunu daha önce söylemiş miydim?"Baekhyun'a oldukça ciddiyetle bakarak söylediğim bu cümleden sonra o kafama oldukça sert bir şaplak atarken elimdeki yastığı yüzüne geçirdim ve gülümsedim.
"Bunun mükemmel bir plan olduğunu göremeyecek kadar salak olan sensin.."
"Dostum otelden bahsediyoruz.Bir sürü kamera olacak ve güvenlik önlemleride büyük ihtimalle üst seviyede olacak.."
"Bunu halledeceğim.."dedi.Bir planı olmadığını ve bunu bensiz halledemeyeceğini gözlerinden bile anlayabiliyordum.Fakat yakalanırsa sonunun ne olacağını tahmin bile etmek istemiyordum.
"Harika.."dedim. "Davet edilmediğimiz bir doğum gününe gideceğiz ve bu doğum günü büyük ihtimalle ünlü kaynayacak ve en önemliside Park Chanyeol'un odasına gizlice gireceğiz.."
En önemlisinin de en önemlisi ise geçen hafta tutukulu bir öpüşme yaşadığım ve bir haftadır onun yüzünden depresyona girdiğim adamında orada olacağını bilmemdi.
Tamamen boka batmıştık.Ve buna sebep olan her zamanki gibi en iyi arkadaşım Baekhyun'du.
"Hey o kadar da kötü olamaz Soo.Bir an önce bu lanet görevden kurtulmak için elimdeki tek şans bu.."Baekhyun bana yavru köpek bakışları atmaya başlayıp benden yeniden bir yastık yediğinde ufak bir kahkaha attı ve beni kollarının arasına alıp sıkıca sarıldı.
"Eğer bana yardım edersen sana istediğin bir şeyi alacağım.."
"Bana bir şey almasanda sana yardım edeceğimi biliyorsun Baek.O yüzden yapalım şu işi.."Baekhyun etrafımdaki kollarını daha da sıkılaştırıp çığlık atarak sevinmeye başladığında ise daha önce sormadığım bir soru aklıma geldi..
"Kimin doğum gününe gidiyoruz bu arada.."
"Bir modelin.Lu Han..."Baekhyun'un kollarından ayrılıp söylediği isim üzerine ona boş boş bakmaya başlarken ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordum.
Bu kadar şansız olamazdım değil mi?
"Luhan mı?"
"Evet.. Luhan.."
İşte şimdi gerçekten bitmiştim.
....
Baekhyun'la yan yana oldukça cesaretli bir şekilde devasa salona girerken aslında Baekhyun'un da benimde oldukça tedirgin olduğumuzu biliyordum.Ve bu tedirginliğimizin biribirimizle yarışır düzeyde olması sinirlerimi bozuyordu.
Baekhyun'un en büyük tedirginliği Chanyeol'un odasına gizlice girecek olmasıydı.
Ve benim en büyük tedirginliğim ise eski sevgilim Luhan'ın gerçek kimliğimi biliyor oluşuydu.
Ve bir de lanet olası Kim Jongin sorunu vardı.1 hafta önceki tutkulu öpüşmemizin izlerini hala ruhumda taşırken onu görmek benim için hiç ama hiç iyi olmayacaktı.Ve o öpüşmeden sonra beni aramamasıda onu görmeme isteğimi pekiştiriyordu.
"Tamam her şey yolunda.Her şey yolunda."diye söylenmeye başladı Baekhyun.Yolunda olan hiçbir şey yoktu.En yakın arkadaşımla sevgili rolü yaparken ve eski sevgilim buradayken ayrıca potansiyel sevgili adayım olan kişiylede karşılaşacakken hiçbir şeyin yolunda olmasını bekleyemezdim.
Delirecektim.Ciddi anlamda bu kadar ünlünün içerisinde delirecektim.
Ve şuanda bu lanet salonun ortasında dururken buradan kaçıp gitme isteğimi zar zor bastırıyordum.
"Kyungsoo..."dedi arkamdan bir ses.İliklerime kadar ürperdiğimi hissediyordum.Bu sesi uzun süredir duymamıştım ve şimdi duymak aklıma güzel anıların dolmasını sağlamıştı.
"Luhan.."dedim arkamı dönerken.Yüzüne aptal bir gülümseme yayılmış bana bakıyordu.Beni gördüğüne sevindiğini her halinden anlayabiliyordum.Ve bu kadar lanetler okumama rağmen onu gördüğüme bende sevinmiştim.Çünkü çoğu kişiyle olaylı bir şekilde ayrılmama rağmen Luhan'la oldukça sakin ve dostça ayrılmıştık.Ama ondan ayrıldıktan sonra ünlü bir model olduğu için bir daha iletişime geçememiştik.
"Davetli olduğunuzu bilmiyordum.."dedi.Baekhyun o anda cebindeki davetiyeyi çıkardı Luhan'ın gözüne soktu.
"Davetliyiz.."Bu davetiyeyi nasıl ve hangi şekilde bulduğunu bilmiyordum.Fakat Baekhyun'un bağlantılarının şaka olmadığını artık öğrenmiştim.
"Burada olmana sevindim."dedi Luhan gözlerimin tam içine bakarken.Fakat o anda benim bakışlarım başka bir yere odaklanmıştı. Kapıdan içeriye yavaş ve kendinden emin adımlarla giren Kim Jongin'e.Ve o sanki benim burada olduğumu bilircesine bakışlarını bana yönlendirmişti.
İçeriye göz gezdirmemişti..
Beni aramamıştı...
Direk olarak bana bakmıştı...
Ve bu parmak uçlarıma kadar ürpermeme neden olmuştu.
"Ben gidiyorum.."dedi Baekhyun içeriye giren Chanyeol'u gördüğünde.Ona beni burada yalnız bırakma bile diyemeden gözden kaybolmuş ve salondan çıkmıştı.Ve Luhan hala parlayan gözlerle bana bakıyordu.
"Sanırım yalnız kaldın."dedi Luhan yanından geçen garsondan iki bardak içki alarak.Olumlu bir şekilde başımı salladım ve sadece bana uzattığı içkiyi aldım.
Luhan hayatımdaki her şey biliyordu.Gazeteci olduğumu,nerede yaşadığı,Baekhyun'un en yakın arkadaşım olduğunu ve yatakta hangi pozisyonu sevdiğimi... Onunla lise son sınıfta çıkmaya başlamıştık.Ve üniversite 1.sınıfın ortalarına kadar ilişkimiz devam etmişti.Sonra ise tamamen benim salaklığım yüzünden ayrılmak zorunda kalmıştık.
"Nasıl gidiyor?"dedim,ona küçük bir gülümseme göndererek.Şuanda Kim Jongin'in bakışlarının üzerimde olduğunu hissedebiliyordum.Ama şuanda bunu umursamak istemiyordum.
"Her zamanki gibi.."dedi,derin bir iç çekerek ve bakışlarımın sürekli kaydığı yere bakışlarını odakladı.Evet istemsizce bakışlarım sürekli Jongin'e kayıyordu ve ben buna engel olamıyordum.Ve Luhan'da her zamanki gibi bütün dikkkatliliğiyle bunu fark etmişti.
"Ondan mı hoşlanıyorsun?"dedi. Bakışlarını bakışlarıma dikerek.Gözlerimin irice açılmasına ve otomatikman elimdeki içkiyi tek seferde içmeme engel olamamıştım.
"Hayır tabiki de hayır.Onu tanımıyorum bile.."
"Emin misin?"
"Ondan hoşlanmıyorum Luhan.."bunu tam gözlerinin içine bakarak söylemiştim ve bunu söylememle birlikte yüzüne yayılan sıcak gülümsemeyle gülümsememe engel olamamıştım.
"Sevindim.."demişti,elimdeki boş bardağı alırken.Gözlerinde aptal bir ışıltı vardı.Ve ben bu ışıltının ne olduğunu biliyordum.Hayır,hayır,hayır.Dedim kendi kendime.Bu sefer olmaz..
"Oh.."dedim fısıltıyla.Bakışlarımı Luhan'ın parlayan suratından çekmiş ve boş bir şekilde etrafta gezdirmeye başlamıştım.Fakat onun bakışlarının hala benim yüzümde sabitlendiğini görebiliyordum.
"Beni neden terk ettin?"dedi aniden.Bakışlarımı aniden kaldırdım ve bakışlarına sabitledim.Gözlerindeki o pırıltı hala gitmemiş ve hala aynı şekilde bana bakıyordu.Sanki şuanda kendi doğum gününde değilde benimle özel bir randevudaymış gibi davranıyordu.Onu neden mi terk etmiştim?Düşüncelerimi 8 sene öncesine doğru götürmeye çalıştım.Onu terk etmemin tamamen kendi aptallığım olduğunu hatırlıyordum.Luhan mükemmeldi.Görüp görebileceğiniz en parlak insandı.Ve gülümsemesi bile sizi mutlu etmeye yeterdi.
Sonra hatırladım..
"Seni bana çok aşık olduğun için terk ettim."dedim.Bu doğruydu.Hayatım boyunca o kadar sevildiğimi hatırlamıyordum.Ve Luhan beni o kadar sevmesine rağmen sadece gitmeme izin vermişti.
"Üzgünüm.."dedim,onun yüzüne yayılan hayal kırıklığını gördüğümde.Aşktan her zaman korkan biri olmuştum.Ve ne zaman sevildiğimi hissetsem kaçıyordum.Bunun biraz mazoşistçe olduğunu biliyordum.Fakat ne kadar çok sevilirsem o kadar çok seviyordum.Ve sonra o sevgi bitince tamamen yıkılıyordum.
"Önemli değil.."dedi. "Üzülmene gerek yok.Uzun zaman önceydi."Bakışlarından şuanda oldukça üzgün olduğunu sezebiliyordum.Çünkü benim aksime onun çok daha hassas olduğunu biliyordum.Luhan bütün ilklerini benimle yaşamıştı.İlk öpüşmesini,ilk sarılmasını,ilk sevişmesini...Ve şimdi onu bu şekilde incinmiş görmek benimde incinmemi sağlamıştı.
"Baksana.."dedim."Parti çıkışı yemek yemeye gitmeye ne dersin?"Luhan'ın hayal kırıklığıyla kararmış yüzü yeniden aydınlanmıştı.
"Gerçekten mi?"dedi.Sesindeki heyecanı hissedebiliyordum.Ve şuanda bu soruyu sormamdaki hatayı yeni fark edebiliyordum
"Tabi...dostça yemek yer ve eski günlerden konuşuruz.."Siktir!dedim,içimden.Eski günlerden konuşmak mı?Ne saçmalıyordum ben?Ona gidipte Luhan ne güzel sevişiyorduk hatırlıyor musun mu diyecektim?Tamamen boka batmıştım.
"Tamam olur.Kaybolmaman için telefon numaranı vermelisin."dedi ve bana telefonunu uzattı.Numarayı hızlı bir şekilde tuşlayıp ona gülümsediğimde ise gözlerindeki özlem pırıltılarından korktuğumu hissediyordum.
"O zaman.."dedim...Daha cümlemi tamamlayamadan bileğim kavranmıştı.Bakışlarımı bileğimin üzerindeki elin sahibine yönlendirdiğimde ise istemsizce gözlerimin büyümesine engel olamamıştım.
"Konuşmamız lazım.."dedi.Gözlerinde tehlikeli bir pırıltı vardı.Ve şuanda bende Luhan'da bu pırıltıya odaklanmış durumdaydık.
"Şuanda özel bir konuşmanın ortasındayız farkındaysan.."dedi Luhan.Jongin'in şuanda burada gazeteciler olmadığı için bu kadar rahat davrandığını biliyordum.Ve Jongin Luhan'a ölümcül bakışlar gönderirken kalbimin deli gibi atmasını durdurmaya çalışıyordum.
"Sorun değil Luhan.Birazdan döneceğim.."Luhan'a döndüm ve içtenlikle gülümsedim.Jongin'in gülümsememle bileğimdeki eli gevşemiş ve gülümsememe odaklanmıştı.Luhan ise sadece başını sallamakla yetinmiş ve Jongin'e ölümcül bakışlar göndermeye devam etmişti.
"Gidelim."dedim ve düz bir suratla ona döndüm.Jongin birkaç saniye gözlerimin içine baktı ve bileğimi bırakarak çıkışa doğru yürümeye başladı.
Ben ise içimden küfürler savurarak ve yeniden ne ile karşılacağımı bilmeden sessizce onu takip ettim.
BAEKHYUN-
Yavaş ve kendimden emin adımlarla koridorda ilerlerken hala bunu yaptığıma inanamıyordum.Buradan kaçıp gitmeliydim.Kaçıp gitmeli ve bu lanet olası mesleği bırakmalıydım.Yoksa bu lanet meslek yüzünden hapsi boylayacaktım.Hızlı adımlarla ve kimseye görünmeden 666 numaralı odanın önüne geldiğimde derin bir nefes aldım.
Bunu yapabilirdim.Evet evet bunu yapabilirdim.,
Tanrı aşkına!Adamın oda numarası bile 666'yken bunu nasıl yapacaktım?
Kendimi sakinleştirmeye çalıştıkça daha da heyecanlanıyordum.Yeniden derin bir nefes aldım ve cebimdeki anahtarı çıkardım.Bu anahtar oteldeki her odanın kapısını açabilen bir anahtardı.Ve emin olun bu lanet anahtarı almak hiç ama hiç kolay olmamıştı.
Yavaşça anahtarı deliğe sokup çevirdiğimde kapının açılmasıyla kalp atışlarımın daha da hızlandığını hissediyordum.O kasedi bulmalıydım.Park Chanyeol beni sonunda dava etse bile bundan da bir şekilde kurtulacağımı biliyordum.Hiç olmadı yalvarırdım.Ama önce o lanet olası kasedi bulmalıydım.
Adımlarımı içeri attım ve gözlerimin bir süre karanlığa alışmasını bekledim.Gözlerimin yeteri kadar karanlığa alıştığından emin olduğumda ise direk olarak çekmecelere yöneldim.Işığı açmaya göze alamazdım.O yüzden ne yapıyorsam karanlıkta yapmalıydım.
Çekmeceleri teker teker açıp içinde ne varsa bakmaya başladığımda aradığım şeyi bulamadığım her dakika gerildiğimi hissediyordum.Yoktu.Kaset falan yoktu.Lanet olası odada hiçbir şey yoktu.Hızlı adımlarla yatağın yanındaki çekmelere yöneldiğimde ilk önce ilk çekmeceyi açtım ve incelemeye başladım.
Pasaportu,kimliği ve iç çamaşırları bunlara ihtiyacım yoktu.
İkinci çekmeceyi açtığımda ise dudaklarımdan aptal bir çığlığın dökülmesine engel olamamıştım.Burada tam 3 tane Cd vardı.Ne olduklarını bilmiyordum.Fakat yinede bu lanet olası bir şekilde heyecanlanmama sebep olmuştu.Hızlı bir şekilde Cd'lerden ilkini ceketimin cebine koyduğumda ise dudaklarımdan yeniden bir zafer çığlığı dökülmesine engel olamadım.
"İşte bu!!"
Ve tam o anda ışıklar açıldı.
"İşte ne?"