Dört yıl önceydi, tanımış ve denk düşmeli cümlelerin olayların penceresiydi, yaşım 18 sorunları yaşamaya çoktan başlamış kendi içime düşüyorum, bunlar sanrıların başlangıcı sancılıydı gökyüzü, hırslar kibir vesaireler vesaireler kucak kucağa gecenin tüm karmaşıklığı, buna rağmen tanıdım, bir şiir değil şiir kalıbı olarak ve gözlerini dikmiş bakarak ve gülerek ve heyecanla hayat belirtisi arıyordun, gördüm. İnsanları kendimden nefret etmeme rağmen uzak tutacak bir ego belirliyordum, senden uzak kalmadım yakın değildim kendimi bildim bileli evvela insanlardan sonra gerçeklerden kaçarım, bu en çok kendinden kaçmak demektir, anlamalısın, bir anlam yaratarak değil yalın ve sade sadece anlamalısın..
Sohbetlerden kitaplardan alıntılı ömür fiyaskosu diyorum o zamanlar, ara sıra senle denk düşüyorum, çocuk görünüp benden büyüksün biliyorum, yeni yeni olayların örgüsü saçların, deli gibi kaçıyorum deli gibi, yeniden uzakta duramıyor yeniden yaklaşmıyorum bilhassa duvarları devirişini izliyorum, susuyorum susuyorum susuyorum!
Ben sonra yine ben olarak sadece ben olarak gölgende sigara içmeli hikayeler uydurup, kendimi olmayanların olduluğuna inandırmaya çalışıyorum, oluyor gibi oluyor mesela birisine kurmak istediğin cümleleri başkasına kurmak insanı içten zehirler o dönem bunu yaşıyorum, bunu yaşarken en çok ben olmaktan vazgeçtiğimi biliyorum. ''Tamam bu'' dediğim eksiklikler arasında benim boşluğumu gören insanların kaçışını izliyorum, bir sohbet oluyor denk düşüyoruz, susuyorum susuyorum susuyorum!
Sakallarım tedbirsiz uzuyor, başım ve ağrıları, alkol sigara kahve sonra biraz daha alkol sigara kahve sonra biraz daha, düşüyorum. Denk düşüyoruz yeniden, insanlara olmayan güveninden sözler duyuyorum, birileri diyorsun anlatıyorsun gidiyorlarmış, ''ben buradayım'' diyorum, bildiğini söylediğinde bilmediğini bilmiyorsun,''sana yumruk ısırtan sabahlar kangren ve biraz talih'' susuyorum susuyorum susuyorum!
3 ay 17 gün ve dahaları, kafamda kurmalar artıyor artıyor artıyor, hasta olduğumu öğreniyorum, katillerin uyuduğu saatlerde sigara içiyorum, ben hiç ağlamıyorum ben ağlayamam, belirli vukuatlar ve sinir krizleri sonucunda duygularımın uçtuğunu görüyorum, Galata gölgeleri bulvar esintileri boşa çıkıyor o ara, inandığım ne varsa boşa çıkıyor, kol saati takıyorum hiç bakmıyorum, ben ve saatim her yere geç kalıyoruz! Susuyorum susuyorum susuyorum!
Seviliyorum, katlanılmaz olarak belli yerlerde dikiş patlıyor gidiyorlar hiç bir şey hissetmiyorum, hiçbir gidiş beni sarsmıyor, her gidene rağmen sen oradan beliriyor gitmiyorsun, sen hiç gitmiyorsun keza görme fırsatlarında haberi ihmal etmiyor çağırıyorsun, yüz kıvrımlarını hesaplıyorum yüzünü ezberliyorum değişmeni izliyorum daha güçlüsün daha sarsılmaz yavaş yavaş bana benziyorsun benimle vakit geçirmeyi konuşmayı seviyorsun susuyorum susuyorum susuyorum!
Yaka paça iki kat daha özensiz yürüyüşlerim, kirli sakal, boş bakışlarım çevremde olanlar ya tarafımdan ya kendiliğinden eksiliyor, sen yeniden buradasın tüm değişimler tüm karmaşa seni bir şekilde uzakta tutamıyor, iyi olmak dedikleri o hissi yaşatıyorsun bir şekilde ve ben yorgunum artık kendimden kaçamıyorum son zamanlar bunlar susuyorum susuyorum susuyorum!
Ve her zaman olduğundan daha fazla varsın, insanlardan tamamen yorulmuş bıkmış yeni sen veya daha çok ben olan bir sen olarak, arınmış olarak, daha çok görüyorum, farkındasın halen karıncalanmış göğsünün inceden bana olan tarafının ve biraz daha farkındasın neden iki kişininde dönüp gitmediğinin sebeplerinin. Ben artık susmuyorum şaşırıyorsun ve hayat denilen karmaşık düzenin kolayını buluyoruz, sonra ilkler birbirinin ardına dizilmiş dizilmiş geliyor, ''sen en büyük şansım'' sonra senden önce kalan boşlukları doldurarak kendini doldurarak ve gözlerini kaçırarak veya tam içine bakarak. Biraz daha fazladan dokunarak bunu beklediğini anlayarak, mesela saçlarını saydığım ve boynunun mucizesini çözmeye çalışarak zamana meydan okuyuşum bunların evrenin iki kişiye indirgenmesi demek olduğu anlamına geliyor.
Hikayeden değil gerçekten gölgesinde sigara içiyordum, daha keskin kokusuyla gülüyordu, bir kahve kupası ne çok yakışıyor eline, yeniden doğuyordu, sabahları ve akşamları ve sonsuz defa doğuyordu, bir kent en alacası karmaşası ile kucak açmış, bir masadaydık çayın dip görüntüsü, küllük ve masa kerameti sigara oturuyorduk. Sol yanımdaydı, tam omzumda, ilk öpüşün dakikası, zamana baktı zamanın eskisine baktı, zamanın gerisine baktı, kendini hatırladı, beni hatırladı, yaşadıklarına baktı yeniden hayata dönmemize baktı, aslında hep olan o gerçeğe baktı, hissettiği mutluluğa hissettiğim mutluluğa ve ilk defa gerçek duyguların yoğunluğuna baktı, konuştum konuştum konuştum.. Evet evet Sol omzumda evet evet sarıldı ağladı ağladı ağladı...