Benim yaşıma 22 dediler sakallarım 45 kentin yaşı 145 garip garip matematikler ile uğraşmaya değmez dedim 2 saniye sürdü hayat dedik bir şeylere garipti, bir odayı geçtim bir koltuğa dahi sığıyordu tüm bu benliğim, akşam üstü öksürükleri yarı kansız ve beden dediğin zaten kamburlu kemik tamlaması, canım bir mektubu yazacak kadar sıkılıyordu, hadi mektup diyelim buna boşluğa mektup, güzel şeyler gördüm güzel şeylerin güzel olması için illa senin olması gerekmiyormuş, yani bakmak diyorum o bile yetiyor sessiz sessiz, sevmekte böyledir diye geçirdim içimden içim bir garip oldu, buradan tüm yıldız sistemine uzanan bir yol vardı yani mümkündü bu daha az uyumak yada daha çok her ikisi aynı kapının farklı yüzü, ciğerleri sessiz sessiz kanar insanın öyle anlaşılmaz ciğerde olan ciğerde kalır, mavi yada siyah ne fark eder kafanı gökyüzüne çevirince ne görmek istersen onu görürsün, biçimsiz bulutlar kadar kıymetsiz bakıyorum galiba yada uzuyor olmayan bir ses varla yok arası, her şeyi ile bir adam yaşı 22 olunca ruhu başka yaşlara geçiş buluyor istediği an istediği şekilde kapatabiliyor kendini, yani bu dünyada bu yaştaysan bunu yapacaksın diye bir şey yok, gencim gezeyim gencim seveyim gencim güleyim asıl yaş içinde hissettiğin. Burada sessiz sessiz kalmayı seviyorum biraz okuyup biraz yazıp biraz kaybolmak her yaşın ihtiyacı, İmkan dahilinde karanlıktan iki göz fırlayabilir sen onlara bakabilirsin en içine hiç kaçırmadan, ölüm koroları en güzel şarkılarını çığırır, arşınlamış tavana kendini her hangi bir görüntü öylece mırıldanır karanlığı, sigara peş peşe yanmaktan çekinmemiştir dünya tarihinde biri bir gün dünyanın yaşını sorunca patavatsız bir kimse o an orada mıydın diye aptalca bir şaka yapar ve buna gülebilir insanlar, gülmek bir ihtiyaçtır belki tıpkı mutlu olmak gibi ama bir kimse bu ikisi olmadan da pekala yaşayabilir, ne demiştik buna mektup mu peki öyle diyelim. Ama gidelim biraz.