"Jenn!"
Beni görmesiyle birlikte çığlık atarak üzerime doğru koşan Shin Hae karşısında valizimi bırakıp kollarımı açtım. Etrafımızda ki insanları umursamadan yanıma gelip boynuma sıkıca sarılan Shin Hae'yle birlikte bir kaç adım gerilesemde dengemi koruyup kollarımı beline sardım.
"Çok özledim seni." diye mırıldandı titreyen sesiyle.
Belini saran ellerimle onu tutup kendimden uzaklaştırdım ve baştan aşağı süzdüm. "Woah! Sen cidden çok güzel bir kız olmuşsun."
Dediğim şeyle mutlu olan Shin Hae kıkırdarken valizimi aldım ve havaalanının çıkışına doğru yürümeye başladık. Fakat dediğim şeyi geç ve yanlış anlayan Shin Hae sahte bir öfkeyle bana baktı.
"Ne yani? Önceden çirkin miydim?" dedi sahte öfkesini korumaya çalışırken.
Söyleyecek bir şey bulamayınca durumu kurtarabilmek adına sevimli bir şekilde gülümsedim. Kesinlikle sevimli olmayı sevmeyen biriydim fakat Shin Hae'yle bir araya gelince nedense tüm sevmediğim şeyleri yapıyordum ve bunları yaparken eğleniyordum da.
Shin Hae kendi sözünü geçiştirdiğinde havaalanından çıkmış, Shin Hae'nin arabasının yanına gelmiştik. Valizimi bagaja koyup ön koltuğa, Shin Hae'nin yanına geçmiştim. Arabayı çalıştıran Shin Hae yoldan gözünü ayırmadan kolumu dürttü.
"Ee nereye gidiyoruz?" diye sordu bakışlarımı ona çevirdiğimde.
Camı açıp kolumu dışarı çıkardım ve rüzgarın bedenimi serinletmesine izin verirken yanıtladım. "Ben misafir sayılırım. Nereye gideceğimize sen karar vermelisin."
"Geri dönmeyi düşünmediğini söyle bana."
Derin bir nefes verip başımı kapıya doğru yasladım ve gözlerimi dışarıya çevirerek konuştum.
"Bilmiyorum. Henüz bu konuda bir karar vermem için çok erken."
"Peki ne yapacaksın?" diyerek başka bir soru yöneltti.
Başımı, gözlerini yoldan ayırmayan Shin Hae'ye çevirdim. "Ne konuda?"
Söyleyip söylememek konusunda kararsız kalsa da bu konuda ısrarcı olacağımı bildiği için konuştu.
"O adam hakkında yani..."
Nasıl toparlayacağını bilmediği için kısa kesmişti. Başımı tekrar dışarı çevirip yutkundum. Cevap verecektim fakat sesimin titremesinden korkuyordum. En hassas olduğum ve nefret ettiğim bu konunun açılması sinirlerimi oynatmaya yetmişti.
"Yaşattıklarının hesabını soracağım." dedim dolmaya başlayan gözlerimi umursamamaya çalışarak. Akmak için gelen yaşları geri yollarken titremek üzere olan çenemi kasarak ekledim. "İlk defa birinden intikamımı alacağım."
Ellerim titremeye başladığı için camdan dışarı sarkıttığım kolumu içeri çekip ellerimi birbirine kenetledim. Yüzüme çarpan rüzgarla tam derin bir nefes almak üzereydim ki konunun dağılması taraftarı olan Shin Hae, açık olan camı kapatırken söylendi.
"Sonbahardayız ve dışarısı soğuk. Bu havada cam açılmaz. Hastalanırsın."
Konuyu açtığı için pişman olmuştu ama bilmiyordu ki bu hali bile aşırı sevimliydi. Ona bir türlü kızamıyordum. Beni seven belki de sayılı insanlardan biriydi ve sevgisi bile en güzel şekildeydi. Üzüldüğümü anladığı için onunda gözleri dolmuştu, bana her ne kadar belli etmemeye çalışsa da başarılı olamıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge | myg
FanfictionO yüzden şimdi ağla, ama daha sonrasında hep gül,,, hep." - Bu kitap Jonghyun'a ithaf edildi.