"Shin Hae. Lütfen affet beni."
Yavru köpek gibi sevimliliğine karşı konulamaz olmaya çalışarak dudağımı büzsem de bu konuda kesinlikle başarılı olamadığımı biliyordum fakat bana tripli olan arkadaşımın beni affetmesi için başka bir çarem yoktu.
Dün gece diğerleriyle görüşmeden bir taksiyle eve gelmiştim. Shin Hae'den yediğim bir ton azarın ardından onu, her şeyi anlatacağım diyerek susturmuştum. Fakat bize kahve yapmak için mutfağa gittiği sırada uyuyakalmışım. Shin Hae ise beni uyandırmayıp odama kadar götürmüş.
Bu sabah ise yüzüme bile bakmadığı bir kahvaltının ardından benimle barışması adına peşinde dolanıyordum. Bir ara ise kendimi kaybetip tuvalete bile peşinden girmeye çalışsam da suratıma kapanan kapıya kafamı vurmamla kendime gelmiştim.
"Ah hadi ama. Çok yorgundum ve uyuyakalmışım. Ayrıca söylediğim gibi telefonum da Yoon Gi'nin arabasında kaldı."
Hala daha tepkisizce beni dinlemeyip televizyon izleyen arkadaşıma bakıp derin bir nefes verdim. Eline aldığı kumandayla kanalları değiştirirken son kozumu da kullandım.
"Pekala, öyleyse bende öpüşme olayımı başkalarına anlatırım."
Kanaldan kanala atlayan Shin Hae son söylediğimle duraksadı. Hala daha televizyon ekranında olan gözleri kocaman büyüdü ve havadaki eli yavaşça inerken aniden bana döndü.
"Ne dedin sen? Öpüşme mi?!"
Gülümseyerek dudaklarımı birbirine bastırdım ve sonunda dikkatini çekmeyi başarmış olmamın keyfiyle başımı aşağı yukarı salladım.
Sonrasında ise inanamayarak nefes veren Shin Hae kendi kendine fakat benim duyabileceğim şekilde konuştu.
"Gerçi yakın bir süre önce biriyle yattığını söyleyen bir kişinin öpüşmesine şaşırmam saçma."
"Ama bu başkaydı. Aklım başımdaydı ve kesinlikle çok romantikti."
Shin Hae tepkisiz bakışlarını sürdürürken ekledim.
"Yağmurun altında öpüştük."
Kıkırdayarak söylediğim şeye karşılık verdi Shin Hae.
"Ne yani, yağmurun altında sevişmiş olsaydın o da mı romantik olacaktı?"
"Ah şu sevişme konusunu kapatır mısın artık!"
Daha fazla dayanamayıp haykırdığımda Shin Hae'de tekrar mırıldandı.
"Hergün yağmurun altında sevişen bir arkadaşım yok, alışık değilim."
Sabır dilercesine derin bir nefes aldım.
"Yağmurun altında seviştiğim falan yok!"
Sesimi kontrol edemeden bağırırcasına konuştuktan sonra sakinleşmeye çalıştım ve bu kez konuyu değiştirdim.
"Her neyse. Sanırım barıştık ve ben artık olanları anlatabilirim değil mi?"
Az önce ki saçma konuya son verebilmiş olmanın rahatlığıyla ellerimi çırpıp sordum. Shin Hae ise sonunda kabul edip başını onaylarcasına salladığında olanları en başından anlatmaya başladım.
-
Olanları detaylıca anlatmaya devam ettiğim sırada sözümü kesen Shin Hae merakla sordu.
"İlaç mı? Ne ilacı?"
Ellerimi saçlarımın arasına daldırıp karıştırdım. Hala daha aklımda soru işareti olarak kalmaya devam eden Yoon Gi'nin çekmecesinde ki ilaçların konusu Shin Hae'nin de dikkatinden kaçmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge | myg
FanfictionO yüzden şimdi ağla, ama daha sonrasında hep gül,,, hep." - Bu kitap Jonghyun'a ithaf edildi.