''Benim mükemmel uzaylı kulaklarım az önce yanlış duymadı, değil mi?''
"Benim gibi bir maknae... Amca mı olacak şimdi?!"
"Saçmalama Kook!"
''Ne yani? Şimdi siz ikiniz...''
Dün ki yaptıklarım yüzünden yeterince pişman olmuş olmam yetmemiş gibi bir de tüm bunları çocukların yanında söylemiş olmam pişmanlığımla birlikte beni zirveye çıkarmış, sonrasında ise o zirveden atmıştı.
Yüzümün kızarmaktan da öte bir hal almaya başladığından adım gibi emindim. Öyle ki çocukların bir Yoon Gi'nin bir de benim üzerimde gidip gelen bakışları bunu körüklüyordu.
Sorumun hemen ardından yanlışlığımı fark ettiğimde çok geç olsa da alt dudağımı dişleyip zamanı birkaç saniye öncesine almak istedim. Şu an olanları ne kadar reddetme gibi bir şansım var, yada çocuklar bana ne kadar inanır bilmiyorum ama, beynim hemen bir yalan üretmek için çırpınıyordu.
Çocuklar her bir ağızdan bir şeyler söyleyip şaşkınlık nidaları çıkarırken, yeri kazıp dibine girmeyi bile düşünmüştüm ki, Min Yoon Gi sonunda konuşmak gibi bir zahmette bulunabilmişti.
''Kesin şunu.''
Dediği olduğunda, ve herkes bir anlığına sustuğunda, diğerlerinin ki gibi benim de bakışlarım ona döndü. O ise normal uyuşuk tavırlarına tezat olacak şekilde oturduğu yerden kalkıp olayın akışına anlam vermeme fırsat bile bırakmadan bileğimden tutarak beni kaldırdı. Tüm şaşkın gözlerin eşliğinde beni koca adımları sayesinde hızlı sayılacak şekilde geldiğimiz mutfağa soktu. Bizim geldiğimizi gören ajumma, belki de Yoon Gi'nin bakışlarından korkmuş olacak ki müsaade isteyip mutfaktan çıkarak bizi yalnız bıraktı.
''Seni pişman olacağın şeyler yapmaman gerektiği konusunda uyarmıştım.''
Bu konuda ikimizde haksızken kendini yağ gibi üste çıkarmaya çalışması hem hayret etmeme hemde sinirlerimin hoplamasına neden olmuştu. Sesimin tonunun ayarını kaçırmamaya bile özen göstermeden üzerine doğru bir adım attım.
''Sarhoş olduğumu biliyordun!''
''Pişman olmayacak kadar ayık olduğunu söylemiştin.''
Beni kendi sözlerimle vuracak ve ne demesi gerektiğini bilecek kadar zekiydi. Fakat bu tavırları, karşısındaki kişi ben olmasaydım sökebilirdi.
''Ne zamandan beri sarhoş birinin sözlerine güvenecek biri oldun?''
Sinirini bastırmaya çalışarak kafasını diğer tarafa çevirip güldü. Aniden ciddileşen bir ifadeye bürünerek tekrar bana baktığında, benim yaptığım gibi bir adım üzerime yürüdü. Fakat ben onun yaptığı gibi yerimde sabit kalamayarak onun adımına eş oranda gerilemiştim.
''Beni ne kadar iyi tanıyorsun ki böyle sorgulamalar yapabiliyorsun?''
Gözlerime toplanan yaşların sebebi belki de sinirlenmeye başlamamdı, emin değilim, ama bir anlığına kendimi kaybedip kavga etmekten, sonrasında ise kırılan taraf olmaktan korkuyordum. Yine de buna rağmen içimde kalmasındansa cevabını öğrenmeyi tercih ederek sordum.
''Sana aşık olmamama bile izin vermemiştin, buna rağmen neden dün gece ki teklifimi kabul ettin?''
Sessiz kalarak sadece yüzüme bakmayı tercih ettiği bu saniyelerde neler düşündüğünü, kafasının içinde neler geçtiğini, ve en azından bana söylediği şeyde samimi olup olmadığını gerçekten bilmek isterdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge | myg
FanfictionO yüzden şimdi ağla, ama daha sonrasında hep gül,,, hep." - Bu kitap Jonghyun'a ithaf edildi.