Medyada ki müzik ile okuyun:)Sen, benim için gerçek olamayacak kadar güzel bir rüyaydın.
Ve ne yazık ki ben o rüyadan uyandım.
(2 Ay Sonra)
Aldığım nefes bile acıyla boğazımda takılı kaldığı bir sabaha daha uyandım.
Mahkeme kararının ardından apar topar hastaneye yatırılan Yoon Gi'yle tam tamına 2 aydır görüşemiyordum.
Engel olamamıştım. Yoon Gi'yi o lanet yere yatırmalarına engel olamamıştım. Bu yetmezmiş gibi Yoon Gi artık beni görmek istemiyordu. Kaç kere onu görmek için hastaneye gitsem de görüşme isteğimi reddederek yanıma bile gelmiyordu.
Elimde olan tek şey çocuklardan onunla ilgili öğrendiğim şeyleri.
İyi miymiş, sağlığı nasılmış, yüzü solmuş mu, beni de sordu mu, gibi sorularımı her seferinde sorarak onları da bıktırdığımın farkındaydım. Ama özlüyordum işte. Kokusunu, sıcaklığını, gülüşünü... tüm bunları geçtim, onu uzaktan izlemeye bile razıyken bir dakikacık görüşmeyi bile bana çok görüyordu.
Belki haklıydı, bilemiyorum ama hiçbir şey ona olan özlemime karşılık veremezdi.
Üzerimdeki battaniyeyi açarak yavaşça doğruldum ve sıcacık yatağımdan kalktım. Ben burada ferah bir evde sıcacık yatakta yatarken, onun orada beton duvarların kapattığı ıssız odada buz gibi yatakta kıvrılıyor olma düşüncesi kendime ettiğim küfürlerin daha da artmasına neden oluyordu.
Dolmayı artık alışkanlık haline getirmiş gözlerimi birkaç saniyeliğine yummamın ardından yataktan kalkıp banyoya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp mutfağa ağır adımlarla ilerledim.
Yapayalnızdım.
Uzun süredirde doğru düzgün beslenmediğim için öncelik olarak ağzımın içinde çıkan yaraların acısının rahatsız etmesi yetmezmiş gibi artık vücudumun belirli yerlerinde de beyaz beyaz lekeler çıkmaya başlamıştı.
Buzdolabından süt çıkararak ısınması için ocağa koydum. Dolaptan aldığım ve paketini açtığım kahveyi de kupa bardağıma boşalttıktan sonra ısınan sütle kahvemi hazırladım. Dün geceden kalmış olan koltuğun üzerinde ki şalımı da alarak arka balkona çıktım.
Balkondaki sandalyelerden birine oturup şalımı kendime sardım ve boş olan mideme yudumladığım kahveyi yolladım.
Yorgunluğum hala eksilmiyordu. Sanki dünyanın bütün yükünü ben taşıyormuşum gibiydi. Aslında öyle de sayılırdı.
Yoon Gi'nin o delicesine hasret kaldığım yüzü tekrar gözlerimin önüne geldiğinde dolmasıyla birlikte akmaya başlayan göz yaşlarım beni bıktırmıştı artık. 2 aylık süreçte sürekli ağlıyor, depresif modumdan kurtulamıyor, beş karış suratımla evden bile çıkmıyordum.
Bir nevi nefes alan ölü gibiydim.
Gözyaşlarımı tersiyle sildiğim ellerim kahve bardağıma uzandığında bir yudum daha aldım. Hıçkırıklarımı ancak bu şekilde tutabiliyordum.
Derin titrek bir nefes çektim içime. Çok dolmuştum. Özellikle de kimseyle konuşmayıp dertleşmediğim için daha da dolu olan içime çektiğim nefes bile kalabalık geliyordu.
Kahve bardağımı yanında oturduğum masaya bırakıp bacaklarımı kendime çektim ve kollarımla etrafını sararak başımı gömdüm. Her gün düzenli olarak yaptığım bir etkinlikti bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge | myg
FanfictionO yüzden şimdi ağla, ama daha sonrasında hep gül,,, hep." - Bu kitap Jonghyun'a ithaf edildi.