Taksiden inip büyük adımlarla kapıya ilerledim. Yakın bir zamanda ya kendime araba almalıydım ya da bütün paramı taksicilere vererek iflas etmeye göz yummalıydım.
Kapıyı çalmamın üzerinden çok geçmemişti ki Jungkook belirmişti karşımda. Jungkook'un telaşlı yüzüyle içimde ki garip duygu daha da büyürken hızla içeri girdim.
Dün kafeden ayrılıp evlerimize dağılmıştık. Sonrasında ise çocuklarla hiç konuşmamıştım. Ta ki bu sabah Taehyung beni arayana kadar. Konuştuğumuz sırada Hoseok'la beraber bizim şirketten çıkıp Han Grupla görüşmeye gittiklerini söylemişti. Fakat sonrasında Taehyung'dan haber alamamıştık.
Salona ilerlediğimde Yoon Gi ve Taehyung hariç diğer hepsinin endişeyle oturuyor olduklarını gördüm. Koşar adımlarla yanlarına gittiğimde hepsinin bakışları beni bulmuştu.
"Neler oluyor?!"
Endişeyle sorduğum sorunun üzerine hepsi birkaç saniye suskun kalmıştı. Ben ise gözlerimi pişmanlıkla başını yere eğmiş Hoseok'dan ayıramıyordum.
"Bizde bilmiyoruz. Taehyung'dan haber alamıyoruz." dedi Nam Joon.
"Ne demek haber alamıyoruz. Siz beraber değil miydiniz?!"
Bu sefer de Hoseok'a doğru bir adım attığımda yere değil de bana bakmasını sağlayabilmiştim.
"Evet.. Ama Han Gruptan çıkarken bana arabaya gitmemi, telefonunu ise içeri de unuttuğunu söyledi. Fakat geri dönmedi. Peşinden gidip her yer baktım ama yoktu."
Hoseok'un yaptığı açıklamayla derin bir nefes verip kendimi koltuğa bıraktım. Ortamda ki birkaç dakika sürmeyi başarabilen gergin sessizliği ise tekrar başka bir sorumla bozdum.
"Yoon Gi nerede?""Taehyung'ın olabileceği yerlere bakıyor."
Başımı sallayarak Jin'i onayladığımda kotumun arka cebinde ki telefonumun çalmasıyla irkildim. Telefonu çıkarıp vakit kaybetmeden açtım.
"Efendim Seo Ha."
"Arkadaşınızdan haber alamadığınızı söylemiştiniz değil mi?"
"Evet."
"Bir şeyler buldum." söyleyeceği şeyleri merakla dinlerken üyelerin heyecanlı halime merakla bakan gözlerini fark edip hoparlörü açmayı akıl edebildim. "Han Grupta güvenlik olarak çalışan bir arkadaşım vardı. Ondan kamera kayıtlarını bakmasını rica ettim. Arkadaşınızın en son 4. Katta göründüğünü söyledi."
Anlam veremeyerek çocuklarla birbirimize bakarken soruyu soran kişi Jungkook oldu.
"Ne demek en son? Çıkıştaki kameralarda yok mu?"
"Hayır. Tüm kayıtlara bakmışlar ancak 4.katta ki kayıttan sonra diğer hiçbir kamerada görülmemiş."
Hiçbir şey anlamamış olsak da yine de Seo Ha'ya teşekkür edip telefonu kapattıktan sonra çocuklara döndüm.
"Bu nasıl olur?"
"Hiçbir şey anlamadım."
Hepimizin kafasında soru işaretleri olsa da bunların hepsini bir kenara itip asıl merak ettiğim soruyu sormak adına Hoseok'a döndüm.
"Neden 4.kat? Orada ne vardı? Telefonunu unuttuğunu söylemişti."
Hoseok bir süre düşündükten sonra hala anlam verememiş olmalı ki istediğim türden bir cevap alamamıştım.
"Bilemiyorum. Ama telefonunu orada unutmuş olma ihtimali yok. Sadece başkanın odasında oturmuştuk o da 9.kattaydı."
Derin bir nefes vererek saçlarımı karıştırdım. O sırada Jimin cebinden çıkardığı telefonuyla Yoon Gi'yi arayıp telefonu hoparlöre verdi. Yoon Gi fazla bekletmeden telefonu açmıştı ki Jimin az önce öğrendiği şeyleri harfi harfine hyung'ına aktardı. Yoon Gi'nin yaptığı tek şey mırıldanarak Jimin'in söylediklerini onaylamak olsa da tam telefonu kapatmak üzereyken sorduğu soru, kendime her ne kadar kızsam da şu durumda bile gülümsememe neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge | myg
FanfictionO yüzden şimdi ağla, ama daha sonrasında hep gül,,, hep." - Bu kitap Jonghyun'a ithaf edildi.