"Gece kulüplerine bu kadar düşkün biri miydin?" dedim duyabileceğinden emin olmayarak.
Dediğim şeyle burnundan kısa bir nefes vererek gülümsedi ve ne ara belime götürdüğünü anlamadığım eliyle beni kendine çekti. Ağzımdan minik bir şaşkınlık nidası kaçtığında bunun tekrar yaşanmaması adına dudaklarımı birbirine bastırdım. O anda yanımdan koşar adımlarla geçen adamın beni teğet geçmesiyle, Suga'nın beni kendisine çekmesinin nedeninin sandığımdan daha başka olduğunu anlamıştım. Az önce ki düşüncelerimi neyse ki belli edecek bir şey yapmamıştım. İçip kafa dağıtmaya ve rahatlamaya geldiğim bu gece başka bir rezil oluş daha yaşamak istemezdim.
İndiğimiz merdivenlerin ardından Suga çalışanlarla selamlaştığında buraya gerçekten sık geldiğini anlamıştım. Boş olan büyük masalardan birine oturmadan önce yanına uğradığımız barmene kendisi için her zamankinden siparişini verip benim içinde vişneli bir votka söylemişti. Masaya geçtiğimizde burası sanki bizim için ayrılmış gibi boş ve kalabalıktan uzaktaydı.
Oturup sessizce içkileri beklerken, Suga'nın bu anlam veremediğim değişimi beni bu soruyu sormaya itmişti.
"Ne yapmaya çalışıyorsun?"
Beni defalarca kurtarıp kendisine yaklaşmama sebep olduktan sonra ona aşık olmamamı söylemiş, kurduğum tüm tabuları başıma yıkmış ardından da bana içki ısmarlamak istediğini söylemişti. Neler planladığına gerçekten anlam veremiyordum. Sanki bilerek aklımı karıştırmaya çalışıyor gibiydi.
Sorum üzerine konuşmak yerine gülümsedi.
Erken gelip masamıza konan içkilere uzanıp votkayı bana uzattı. İlk önce Suga'yı sonra da bana uzattığı içkiyi süzdükten sonra daha fazla bekletmeyip içkiyi aldım. Benimle birlikte kendi içkisinden de bir yudum aldı.
"Haklısın."
"Hangi konuda?"
O kadar çok konuda haklıydım ki Suga'nın hangisinden bahsettiğini bilemiyordum.
"Aklının karışmış olması konusunda." dedi tekrar bir yudum alarak.
İçkisinin oldukça ağır olduğunu, beni kokusuyla bile sarhoş edebilecek olmasından anlıyordum.
"Çünkü bende ne yaptığımı bilmiyorum." diye ekledi sessizliğime, mırıldanarak.
Bunun üzerine ne söyleyebileceğimi bilmediğim için önüme dönüp başımı salladım. Bugün kesinlikle normal halinden bambaşka biri olan Suga pek konuşmamasına rağmen bugün sürekli konuşup yakın olmaya çalışarak beni daha da şaşırtıyordu.
"Bugün neyin vardı? Ne oldu da o kadar kötüydün?"
Sabah yaşananları hatırlamak bile tekrar sinirimi bozmaya yetmişti. Bıkkınlıkla nefes verip bir şeyler söylemeden hemen önce elimde ki bardağı yarısına getirebilecek büyüklükte bir yudum daha aldım. Bu ani içişimle başıma ince bir sızı girmişti. Sızının hemen ardından buna alışık olmadığım için gözlerimde dolmuştu.
"Ah~ Sadece iğrenç insanlarla uğraşmak beni yoruyor." dedim votkanın etkisiyle sızlayan burnum yüzünden kaşlarımı çatarak.
"Bugün büyükannenle görüşecektin değil mi?"
Başımı onaylarcasına salladım. "Görüştüm de."
Anladığını belli edercesine mırıldandığında tekrar başka bir soru yöneltti.
"Neden bu kadar nefret ediyorsun? Yani hem ondan hem de babandan."
"O benim babam değil." diyerek düzelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Revenge | myg
FanfictionO yüzden şimdi ağla, ama daha sonrasında hep gül,,, hep." - Bu kitap Jonghyun'a ithaf edildi.