LUHAN'IN AĞZINDAN
Gözlerimi yavaşça araladım ve karşımdaki kadına baktım.Bana alayla gülümsüyor ve her vuruşta acı çekmemden zevk alıyordu.Gözlerinde katıksız nefret ve katıksız kin vardı.Ve gözlerindeki ifadeyi daha önce Yixing'in gözlerindede gördüğümü biliyordum.Aynı zamanda bu kadınla Yixing arasında bir bağ olduğunuda biliyordum.Fakat şuanda bütün bunları umursamıyordum.Umursadığım tek şey Sehun'du.
O neredeydi?Kiminleydi?Ve zarar görmüş müydü?En önemlisi de beni özlemiş miydi?Beni hissetmeyi ve sevmeyi özlemiş miydi?
Çünkü ben onu deli gibi özlemiştim.Onun kokusunu hissetmeyi,ona dokunmayı ve sevgisiyle benliğimi sarmalamasını özlemiştim.Gülümsemesini,saçlarımda ellerini dolaştırmasını ve onunla sevişmelerimizi özlemiştim.Onsuz nefes aldığım her saniyenin canımı acıtmasından ve içimdeki boşluğun her dakika daha da büyümesinden bıkmıştım.
Sadece onu istiyordum.Sadece onunla kimseden korkmadan ve saklanmadan yaşamak istiyordum.Fakat bunun imkansız olduğunu biliyordum.
"Durun."demişti kadın karşımdaki adam yüzüme bir yumruk daha indirmek üzereyken."Onu bırakın."elindeki telefona bakıyor ve kaşlarını çatıyordu.Bakışlarından bir şeylerin hiçte yolunda gitmediğini anlayabiliyordum.Ve nedense bu yolunda gitmeme olayı beni rahatlatmak yerine daha çok gerilmemi sağlıyordu.
"Yerine oturtun."Kadın bakışlarını telefonun ekranından kaldırdı ve adamlara işaret verdi.Bunu söylemesiyle iki adamda kolumdan kavramış ve sandalyeye oturtmuşlardı.
Bitkindim.Ve vücudumun bazı yerlerinde kırıkların olduğunu hissediyordum.Fakat o adamlar beni bir çöpmüşüm gibi kaldırırken ve her hareketlerinde canımı yakarken canımın acıdığına dair tek bir belirti bile göstermiyordum.Çünkü dayanmalıydım.Çünkü biliyordum ki ne kadar fazla dayanırsam o kadar çabuk vazgeçeceklerdi.Fakat acımı ne kadar çok gösterirsem acıtmaya o kadar devam edeceklerdi.
"Artık canını yakmayacağız Luhan."dedi kadın karşımdaki sandalyeye yeniden otururken.Biraz önce gözlerindeki şaşkınlık ve hayal kırıklığı gitmiş yerini yeniden kibir almıştı.Ve ben canını yakmayacağız derken neyi kastettiğini gözlerindeki bakıştan çok net anlamıştım.
Canımı yakacaklardı.Bu belki fiziksel bir acı olmayacaktı fakat canımı yakacaklardı.
Ve ben bu acıya katlanamayacağımı çok iyi biliyordum.
"Çünkü artık canını yakmamız için bir sebep kalmadı."kadın gülümsemişti.Ve ben ilk defa iliklerime kadar ürperdiğimi hissetmiştim.Aklımdaki tek düşünce Sehun'du.Bir şey olmuştu.Hissediyordum.Kesinlikle ona bir şey olmuştu.
"Sevgili küçük Sehun'un seni hayatta tutmak için büyük bir fedakarlık yaptı."dedi kadın.Sıkıca gözlerimi kapattım ve sakinleşmeyi bekledim.Her şey benim hatamdı.Bütün bu olanlar benim hatamdı.
"Ya da belkide bu sadece bahaneydi."
"Ona ne yaptınız?"dedim dişlerimin arasından.Kadın kocaman bir kahkaha attı ve yavaşça ayağa kalktı.Gözlerinde alaycı bir pırıltı vardı ve bu pırıltının altından gelecek şeyden korkuyordum.Tamam dedim kendi kendime.Tamam Luhan sorun yok.
"Ona bir şey yapmadık Luhan.."dedi kadın ve ekledi. "Merak etme Sehun güvende."derin bir nefes aldım ve midemdeki anlamsız kasılmanın birazda olsa rahatladığını hissettim.Fakat bu rahatlama sadece birkaç saniye sürmüştü.Çünkü kadının arkasından eklediği cümle benim için fiziksel acılardan daha büyük bir acının olduğunu kanıtlar nitelikteydi.
"Sehun Yixing'in kollarında güvende."...
Sehun'un Ağzından
"Bebeğim.."dedi Yixing boynuma öpücükler kondurmaya devam ederken.Hala banyodaydık ve onun karşısında uzun süreden sonra tamamen çıplak kaldığım için irkilmeme engel olamıyordum.Vücudum bir yay gibi gergindi ve kıpırdayamıyordum.Dokunuşlarından kaçmıyordum.Çünkü eğer şimdi birkez kaçarsam neler olacağını biliyordum.Sadece sabırla bekliyordum.Bitmesini..Bu lanet işkencenin bitip Yixing'in sözünü tutmasını..
"Rahatla.."dedi yumuşak bir sesle beni kendine daha çok çekerken.Burnu boynuma sürtünüyor ve kokumu içine çekiyordu.Belimdeki havlu çoktan bacaklarımdan kaymıştı.Ve bana sıkıca sarılırken bütün bunları umursamadığını hissedebiliyordum.
"Kokun.."dedi fısıltıyla."Kokunu seviyorum.."Elleri sırtımdan yavaş yavaş kalçalarıma doğru kaymaya başlamıştı.Ve ben sadece gözlerimi sımsıkı kapatmıştım.
"Kokun sanki evimdeymişim gibi hissettiriyor..Yaşıyormuşum gibi..Benimmişsin gibi.."Boynuma gömmüş olduğu kafasını yavaşça çekti ve çenemi kavradı.Ellerini çenemde hissetmemle gözlerimi yavaşça aralamış ve ona bakmıştım.Gözlerindeki arzuyu görebiliyordum.Fakat bana ilk defa hem bu kadar arzuyla hemde bu kadar aşkla bakıyordu.Ve ben onun bu bakışı altında kendimden nefret etmekten başka hiçbir şey yapamıyordum.
"Korkuyor musun?"dedi fısıltıyla.Korkuyor muydum bunu bilmiyordum.Fakat bedenime dokunmasını istediğim tek kişinin Luhan olduğunu biliyordum.
"Sana zarar vermem Sehun.Bunu biliyorsun."
"Ama Luhan'a zarar veriyorsun.."dedim gözlerimin dolmasını engelleyemezken."Ona zarar vermen demek bana zarar vermen demek.Bunu göremiyor musun Lay?"
"Özür dilerim bebeğim.."dudaklarıma dudaklarını sıkıca bastırdı."Bencil olduğum için özür dilerim...Seni kimseyle paylaşmak istemediğim için özür dilerim...Kalbinin bir tek bana ait olmasını istediğim için özür dilerim.."gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü.Yixing yeniden dudaklarını dudaklarıma bastırmış ve hızla elleriyle gözlerimden dökülen yaşları silmişti.Gözyaşlarımın akmasına engel olamıyordum.Gözlerimden yaşların dökülmesine engel olamıyordum.Ve kendimi lanet bir sürtük gibi hissetmeme engel olamıyordum.
"Ağlama..Lütfen.."
"Bitir şu işi.."dedim gözyaşlarımı elimin tersiyle silerken.Bir an önce bitmesini istiyordum.Bir an önce bitmesini ve onun buradan gitmesini istiyordum.
"Sehun.."
"Bitir şu işi Yixing.Bitir ve sözünü tut."Yixing'in gömleğinin yakalarından tuttum ve kendime çektim.Bu onunla ilk sevişmemiz değildi.Onunla daha önce bir kere daha sevişmiştim.Ve o zamanda onu gömleğinin yakalarından kavrayıp bu şekilde kendime çekmiştim.
"Seni seviyorum.."dedi dudaklarıma fısıltıyla ve sonra benim kapattığım boşluğu dudaklarıyla kapattı.Dudakları dudaklarımın üzerinde ağır hareketlerle hareket ediyor ve sanki bu anı hafızasına kazıyordu.Elleri çoktan kalçalarımı kavramıştı.Ve ben bu işin çabuk bitmesi için gömleğinin düğmelerini çoktan açmaya başlamıştım.Yixing gömleğinin düğmeleri üzerindeki ellerimi kavradı ve sıkıca tutup dudaklarını dudaklarımdan ayırdı.
"Bana karşılık ver.."dedi.O beni öpmeye başladığından beri ona karşılık vermemiştim.Ve bunu yapmakta istemiyordum.Dudaklarım sadece Luhan'a ait olmalıydı.Tıpkı kalbim gibi..
"Çok şey istiyorsun Yixing.Bunu çabuk yapalım."Ellerimi kavrayan ellerinden hızla kurtuldum düğmelerini hızlı bir şekilde açtım.O bu hareketim üzerine hiçbir şey söylememiş ve hızlı bir şekilde vücudunu vücuduma yaslamıştı.
Dudakları boynum ve köprücük kemiklerim arasında hareket ediyordu.Sanki onun olduğumu kanıtlamak istercesine dudaklarının geçtiği her yerde iz bırakıyordu.Onun olduğumu düşünüyordu.Onun olacağımı sanıyordu.Fakat hala anlayamadığı şey ise benim Luhan'dan başka hiç kimseye ait olamayacağımdı.
"Yatağa.."dedi nefes nefese kalmış bir şekilde.Ona itaat ettim ve beni yönlendirmesine izin verdim.Sırtım yumuşak yatağa değene kadar öpücüklerini kesmemiş ve nefes almama bile izin vermemişti.Özlemişti.Bunu hissedebiliyordum.Bana dokunuşunda,öpüşünde o kadar büyük bir özlem vardı ki irkilmeme engel olamıyordum.
"Seni seviyorum..."dedi tekrar boynumdan başlayıp kasıklarıma kadar öpücüklerini devam ettirirken.Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.Çünkü bu cümleyi Luhandan başka hiç kimseden duymak istemiyordum.
"Yap şunu artık.."Saçlarını çektim ve gözlerime bakmasını sağladım.Gözlerimin dolduğunu görünce irkilmiş ve hızla pantolonundan kurtulmuştu.
"Sehun.."
"Sert.."dedim.Canımın yanmasını istiyordum.Canımın yandığını görmesini istiyordum.Ve onunda en az benim kadar mutsuz olmasını istiyordum.
Yixing daha fazla beklemeden aniden içime girdiğinde nefesimin kesildiğini hissettim ve tırnaklarımı sırtına geçirdim.Kıpırdamadan öylece durmuş bekliyor ve gözlerime bakıyordu.
"Kıpırda.."dedim.Gözümden bir damla yaş süzülmüştü.Canımı yakmasını istiyordum.Canımın daha fazla yanmasını istiyordum.
"Özür dilerim bebeğim..Özür dilerim.."İçimde yavaş yavaş hareket ediyor ve hiç durmadan kulağıma fısıldıyordu.Ve ben sadece aptal bir şekilde tırnaklarımı sırtına daha fazla geçiriyordum.
"Senden nefret ediyorum.."diye fısıldadım kulağına.İçimdeki hareketleri daha da hızlanmış ve inlemeleri daha da artmıştı.Sonunda son bir kez daha içime girip çıktığında ise bu sefer daha yüksek sesle söyledim ve onun kokusundan kurtulmak için banyoya doğru yönelmeye başladım.
"Senden nefret ediyorum Lay.Senden gerçekten nefret ediyorum."...
Flashback
"Senden hoşlanmadım."dedi karşımda koltuğuma yayılmış bir şekilde kahvesini yudumlayan esmer adam.Gözlerinde korkutucu bir ışıltı vardı.Ve hareketleri tanımlayamayacağım kadar farklıydı.
"Saç rengin kötü.."
"Benim evimdesin.Benim koltuğumda oturuyorsun ve beni mi aşağılıyorsun?"Karşımdaki adamın yüzü ve fiziği özenle yaratılmış gibiydi.Gözlerindeki korkutucu ışıltı onu daha da çekici kılmıştı.Fakat yinede onunla bu odada yalnız oturduğum her saniye gerilmeme engel olamıyordum.
"Mecburiyetten.."dedi ve ufak bir omuz silkti.Kendine karşı oldukça özgüvenli olduğu belliydi.Yinede bu özgüveni hoşuma gitmemişti.Çünkü ne kadar önyargılı olmak istemesemde o da bir kaçaktı ve ne yapacağı hiç ama hiç belli olmazdı.
"Buraya bu kadar çabuk nasıl geldin?"dedim merakla.Luhan'ın hangi cehenneme kaybolduğunu bilmiyordum.Fakat bir an önce gelip beni kurtarmasını istiyordum.
"O kadarda zor olmadı.."
"Oh.."dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.Hiçbir şekilde bir konuşma başlangıcı yapmak istiyor gibi görünmüyordu.Ve en önemliside aniden bana korkutucu bir şekilde bakmaya başlamış olmasıydı.Harika dedim içimden.Bir deli daha mı? Harika.
"Deli olduğumu düşünüyorsun.."dedi.Hafifçe öne doğru eğilmiş ve gözlerimin içine bakmaya başlamıştı.
"Ben deli değilim."
"Öyle olduğunu..."
"Yalan söylemene gerek yok.Bakışlarından bile ne düşündüğünü anlayabiliyorum."ürperdim.Luhan'dan daha korkutucu kimsenin olamayacağını düşünürken karşımda oturan adam beni bütün düşüncelerimde yanıltmıştı.Korkutucuydu.Gerçektende korkutucuydu.Ama çözemediğim çok daha farklı bir şeyler vardı.
"Akıl hastanesine bir deli olduğum için girmedim."dedi.Merakla ne söyleyeceğini beklemeye başladım.
"Akıl hastanesine hapisten kurtulabilmek için girdim."dedi ve gülümsedi.Gerginlikle olduğum yerde kıpırdanmama engel olamamıştım.Aynı zamanda parmak uçlarıma kadar ürpermemede..
"Suçun neydi?"Nefesimi tutmuş vereceği cevabı bekliyordum.Ve vereceği cevabın şuanki bakışından hiç ama hiç hoşuma gitmeyeceğini görebiliyordum.
Rahatlıkla arkasına yaslandı ve ellerini saçlaından gezdirdi.Şuanda benim aksime oldukça sakindi.Ve benim gerginliğim onun bu şekilde davranmasıyla git gide artıyordu.Başparmağını yavaşça boğazına götürdü ve sağa,sola oynattı.Gözlerim şaşkınlıkla irileşmiş ve bu hareketi olduğum yerde donmamı sağlamıştı.Çünkü bu hareketin ne anlama geldiğini biliyordum.
"Birin öldürdüm."dedi.Gözlerim korkuyla irileşmişti.Ve oradan kaçma isteğimi zar zor bastırırken düşündüğüm tek bir şey vardı.
Luhan'ın hiçbir arkadaşı normal değildi.
Ve Luhan'da asla normal olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE
FanfictionTIMARHANE Yazar:Gizemrhcp(Just 6 Months yazarı) *TANITIM* "İlaçlarını almadığını duydum Luhan."Bay Lee dirseklerini masaya dayamış karşısındaki ufak bedene bakarken içindeki acıma dürtüsünü bastırdı ve bakışlarını daha da sertleştirdi.O uzun süredi...