Ellerimin titremesi artmış ve pişmanlık yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başlamıştı.Daha önce defalarca tecrübe ettiğim bu duygu şuanda çok daha ağır bir yük olarak bedenime,ruhuma ve kalbime çökmüş ve beni büyük bir çaresizlikle baş başa bırakmıştı.Ben ne yapmıştım?Kurtarmak için kurban etmiştim...Hayatımda geçirdiğim en büyük şoku sanırım şuanda yaşıyordum.Bir anda olmuştu.Her şey bir anda karışmıştı..
"Sehun.."Kapının arkasına çökmüş nefesimi düzene sokmaya çalışırken Luhan tereddütle salona doğru birkaç adım attı ve benim tamamen tükenmiş halimle karşılaştı.
Kendimi tanıyamıyordum.
İçimdeki aptal gizli odanın kapıları birden bire bu duygu yoğunluğuyla açılmış gibiydi.Oh Sehun tamamen başka birine dönüşmüş gibiydi.
Meğer insan kendini hiç tanımadan yıllarca yaşayabiliyormuş diye düşündüm.Yıllarca kendini tanıdığını sanarak ve kendine onlarca yalan söylerek..Ben fark etmiştim.Aslında nasıl biri olduğumu Luhan sayesinde fark etmiştim.Kendimi duygularıma kaptırıp bu dünyayı unutacak kadar akılsız biriydim.Birkaç saniye bile düşünmeden ihanet edebilecek kadar kalpsiz biri...
"Neler oluyor?Sen iyi misin?"Luhan yavaşça benim yanıma geldi ve dolan gözlerimin içine baktı.Karmakarışıktım.Polisleri buraya kimin gönderdiğini biliyordum.Yixing haklıydı.Söylediğini yapmıştı.O benim cehennemim olmaya çoktan başlamıştı.
"Kai..."dedim.Ona nasıl söyleyeceğimi,nasıl yaptığım şeyi anlatacağımı bilmiyordum.Suçluluğum büyüktü.Luhan'ı bir süre için bile kurtarmış olmanın rahatlığı olmasına rağmen pişmanlık o rahatlığı yok ediyordu.Ne yapacağımı bilmiyordum.Ne yapmam gerektiği konusunda hiçbir fikrim yoktu.
"Kai mi?Kai'ye ne oldu Sehun?"
"Seni kurtarmalıydım.."dedim derin bir nefes alarak.Yaptığım şeyin yanlış olduğunu biliyordum.Fakat aynı zamanda eğer yeniden bu anı yaşasaydım yeniden aynı şeyi yapacağımıda biliyordum.
"Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Önümde iki tane polis vardı ve benim düşündüğüm tek şey seni kurtarmaktı."
"Sehun...sen ne yaptın?"Luhan olan biteni biraz da olsa anlamış gibi gözlerimin içine bakıp gözlerinin dolmasını engelleyemezken onu hızlı bir şekilde çektim ve sıkıca sarıldım.
"Onu ihbar etmek istemedim Luhan.Her şey çok hızlı gelişti.O an düşündüğüm tek kişi sendin.Sadece seni kurtarmak istiyordum.."
"Sehun..."Ona sıkıca sarılıyor ve birazda olsa kendimi,pişmanlığımı rahatlatmaya çalışıyordum.O yanımda olduğu sürece her şeyi yapabileceğimi biliyordum.Kai'yi kurtarabilirdim.Öyle değil mi?Bunu yapabilirdim.
"Bunu nasıl yapabilirsin.."
"Sen kurtarmaya çalışıyordum.."Luhan ona sarıldığım bir on saniye içinde söylediğim şeyi tam olarak kavrayıp kollarımdan hızlı bir şekilde ayrıldığında onun gözyaşlarıyla dolmuş gözlerime baktım ve derin bir nefes aldım.Onu hissettiğim şu son iki günde her şey daha da berbat bir hal almaya başlamış ve hayatımız yeniden tepetaklak olmuştu.
Beni bırakmayacaktı.
Yixing söylediği gibi asla beni bırakmayacaktı.
"Yakalanmayı tercih ederdim Sehun..Yakalanmayı tercih ederdim..Ben..Ona borçluydum.Ben onun sayesinde şuan senin yanındayım."Sinirle ayağa kalkmış ve oldukça yüksek bir sesle bana bağırmıştı.Haklıydı.Fakat ben bu durumda olsam onunda benim için aynı şeyi yapacağını biliyordum.
"Düşündüğüm tek şey biraz daha yanımda kalmanı sağlamaktı...Seni kaybetmeyi göze alamayacağımı göremiyor musun?"Onun yaptığı gibi bende sesimi yükseltip ayağa kalktığımda hıçkırıklarını serbest bırakıp kollarını boynuma dolamıştı.
"Onu kurtarmalıyım Sehun.Onu kurtarmalıyım...Ona borçluyum ben..O.."
"Onu kurtaracağım Luhan.Sana söz veriyorum.Yaptığım hatayı düzelteceğim."
...
Kendimi büyük bir fırtınaya hazırlıksız yakalanmışım gibi hissediyordum.Ne zaman dineceğini,hayatımın ne zaman yaşanabilir bir hale geleceğini bilmeden yeniden o cehenneme adım atmış gibi..Ne yapacağımı bilmiyordum.Hislerim karmakarışıktı.Kızgındım.Umutsuzdum.Ve ben yeniden onun karşısındaydım.Burada olmak cehennem gibiydi.Ama o da söylememiş miydi zaten?O benim cehennemimdi.
"Buraya bir daha gelmeyeceğini sanıyordum."dedi.Gözlerimin içine büyük bir alayla bakmış ve önündeki biradan birkaç yudum almıştı.Masanın üzerindeki sigara izmaritleri daha da artmış ve içerideki koku onun yoğun parfümüyle karışmıştı.Ürkütücüydü.Buraya geldiğimde hissettiğim duygu her zaman aynıydı.Yixing her zaman beni dehşete düşürüyordu.Ve iliklerime kadar bir korku hissetmemi sağlıyordu.
"Bunu neden yaptın?"dedim.Sesim içimde kopan fırtınanın aksine sakin ve güçlü çıkmıştı.Bu sefer yapamayacağımı biliyordum.Bu sefer bu kadar kolay bir şekilde kaybedemezdim.Mücadale etmeliydim.Artık mücadele etmeliydim.
"Ne yapmışım?"Ses tonu ondan beklemeyeceğim kadar masum çıkmıştı.Fakat bakışlarında yine aynı duygu hakimdi.İntikam...İntikam ve katıksız tutku...
"Onu ihbar ettin Yixing.Sen onu bir kez daha ihbar ettin..."
"Onu kurtardığını biliyorum Sehun..O yüzden bu konuşmayı burada yapman anlamsız değil mi?"Yavaşça elinde tuttuğu birasını bırakmış ve oturduğu yerden ayağa kalkmıştı.
Bakışları bedenimin her zerresinde dolaşıyor ve aşkının yoğunluğunu her hücremde hissetmemi sağlıyordu.Bana böyle bakmamalıydı.Bana böyle bakmasından tiksiniyordum.Yaptıkları fazlaydı.Yaptıkları çok fazlaydı.
"Bana bu şekilde bakma."dedi."Bana benden tiksiniyormuşsun gibi bakma."Şaşkınlıkla gözlerimi kırpmama engel olamamıştım.Düşüncelerim bakışlarıma yansımıştı demek.Anlamalıydı.Artık Yixing asla onunla olamayacağımı anlamalıydı.
"Senden tiksiniyorum Yixing."dedim.Bunu söylememle bana doğru bir adım atmış ve elleri yumruk şeklini almıştı.Beni incitmek üzere olduğunu ve bunu yapmamak için büyük bir çaba harcadığını hissedebiliyordum.Fakat benimde istediğim buydu.Beni incitmesini istiyordum.İncitmesini ve en sonunda anlamasını..
"Senden tiksiniyorum çünkü sen Luhan'a acı çektirdin.Senden tiksiniyorum çünkü ona hala acı çektirmeye devam ediyorsun.Senden tiksiniyorum çünkü sen bana da acı çektiriyorsun."Ona doğru birkaç adım attım ve yüz yüze gelene kadar durdum.
"Yixing.."dedim."Beni sevdiğine emin misin?Sen beni gerçekten sevdiğine emin misin?"Yumruk şeklini alan elleri açılmış ve bakışlarına yeniden özlem hakim olmuştu.Hiçbir şey söylemiyordu.Tüm bu söylediğim sözlerden sonra bana bağırmasını belki de bana zarar vermesini beklemiştim.Fakat o sadece öylece durmuş bana bakıyordu.
"Yakıyor.."dedi."Sana olan aşkım öylesine güçlü ki beni yakıyor Sehun..Kavruluyorum..Ve sanırım ilk defa Luhan'ı anlıyorum."Gözlerime öyle bir derinlikle bakmış ve sözleri yüzüme öyle bir sertlikle çarpmıştı ki sırtımdan soğuk terlerin boşaldığını hissedebiliyordum.Duygu çok güçlüydü.Hissettirdiği şey çok güçlüydü.Ve evet yanıyordu.Çünkü ateşini iliklerime kadar hissedebiliyordum.
"Bana ne demişti biliyor musun?"Ellerini yavaşça saçlarında gezdirdi ve gözlerini yavaşça gözlerimden kaçırdı.
"Bana onun bana aşık olduğu gibi benimde başka birine aşık olmamı söylemişti.Onun yandığı gibi yanmamı..ve onun sevdiği kadar çok sevmemi.Ama biliyor musun Sehun?Onun laneti bana işlemedi.Çünkü ben ondan daha fazla yanıyorum.Ve emin ol ondan daha fazla seviyorum."
"Yixing..Bana acı çektiriyorsun..Farkında değil misin?"Kaçırdığı bakışlarını yeniden bakışlarıma odakladı ve dolan gözlerini fark etmemi sağladı.
"Seni seviyorum."dedi."Sen acı çektikçe benim canım daha çok yanıyor.Ama sen onu sevdikçe ben ölüyorum Sehun.Sadece bana gelsen olmaz mı?İstediğin her şeyi verebilirim.İstediğin her kişi olabilirim.Lütfen..Lütfen onun kollarına gitme.."
"Onu seviyorum.."dedim.Sesim fısıltı şeklinde çıkmış ve gözlerim istemsizce kapanmıştı.Onun gözlerine bakcak cesareti artık kendimde bulamıyordum.Onunki takıntıydı.Beni bu kadar sevmesi normal değildi.Beni bu kadar sevmemeliydi.
"Vazgeç Sehun.Eğer vazgeçersen ve bana gelirsen seni dünyanın en mutlu insanı yapabilirim.Sadece vazgeç... lütfen.."
"Seni istemiyorum.."dedim.Bu konuşma buraya kadardı.Daha fazla söylenebilecek hiçbir şey yoktu.Sormaya geldiğim hesap umurumda değildi.Vazgeçmeyecekti.Bunu gözlerinden anlamıştım.O asla vazgeçmeyecekti.
"Peki ya Luhan?Sana eğer bana gelirsen ona asla zarar vermeyeceğimi söylesem.."Bakışlarımı aniden bakışlarına odaklamış ve donup kalmıştım.Tüm bu söyledikleri saçmalıktı.Onunla olamazdım.Onunla asla olamazdım.
"Ona zarar veremezsin zaten Yixing.Onu koruyacağım."
"Sehun.."Sesindeki alay geri dönmüş ve ona olan sert bakışlarıma aynı sertlikle karşılık vermişti.Artık tehtit duymak istemiyordum.Buraya kadar söylemek için geldiğim şeyi söyleyip gitmek istiyordum.
"Bizi rahat bırak Yixing."dedim. "Yoksa inan bana beni bir daha rüyalarında bile göremezsin."
"Luhan'ı koruyamazsın Sehun."dedi."Çünkü inan bana ben ona çoktan zarar verdim."
-Günümüz-
Luhan
Kendimi bazen yarım kalmış bir proje ya da gerçekleşmemiş bir felaket senaryosu gibi hissediyordum.Çünkü etrafımdaki herkes benim yüzümden zarar görürken bir piyon gibi oradan oraya savruluyordum ve savrulurken uğruna ölebileceğim nadir insanları da benimle birlikte sürüklüyordum.
İki el..
Sadece iki el ateş edilmişti.
Ve ben nefes bile almadan arkamı dönmüştüm.
Kalbimin bir kuş gibi çırpındığını hissediyor ve ruhumun görünmez bir el tarafından sıkılmasına engel olamıyordum.Gözlerim çoktan yaşların gazabına uğramış ve büyük bir heyecanla sadece onlara bakmaya başlamıştım.Korku yoğundu.Kalbim bir maratondaymış gibi koşmaya devam ederken 3 şaşkın göz bana bakmaya başlamıştı.
Bir şey olmamıştı. Değil mi?Onlardan birine bir şey olmamıştı.Fakat bu silah sesleri neydi?Neler oluyordu?
Dördümüzde birbirimize şaşkınlıkla bakarken aramızdaki sessizliği bir silah sesi daha bozdu.Bu üçüncüydü.Ve bu ses evden geliyordu.
Sehun'un içinde bulunduğu evden...
Deli gibi aşık olduğum adamın bulunduğu o evden.
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE
FanfictionTIMARHANE Yazar:Gizemrhcp(Just 6 Months yazarı) *TANITIM* "İlaçlarını almadığını duydum Luhan."Bay Lee dirseklerini masaya dayamış karşısındaki ufak bedene bakarken içindeki acıma dürtüsünü bastırdı ve bakışlarını daha da sertleştirdi.O uzun süredi...