3.BÖLÜM

6K 354 6
                                    



"İçeri geç."diye mırıldandım.Caddede yaptığımız konuşmanın üzerinden yarım saat geçmişti ve benim ona söylediğim tek şey buydu.Asıl şaşırdığım ise Luhan'ın bütün o sözlere ve tehtide rağmen beni takip etmeye devam etmesiydi.O gerçektende çaresizdi.Benden başka gidecek kimsesi yoktu.Ve tüm bu özellikleri içimdeki ona karşı olan acıma duygusunu arttırıyordu.
"Burası senin odan."Ona misafir odasını gösterip geçmesini işaret ederken bana hiçbir şey söylemedi ve usulca başını salladı.Bakışlarından veya hareketlerinden hiçbir anlam çıkaramıyordum.Fakat sessiz bir Luhan'ın beni korkuttuğunu hissediyordum.
Yavaş adımlarla odama yöneldim ve dolabımdan ona uyabilecek ölçülerde bir tişört ve bir alt aldım.Geriye döndüğümde o çoktan içeriye girmiş ve kapıyı kapatmıştı.Tereddütle kapıyı çaldım ve yavaşça açtım.Yatakta oturmuş boş bir şekilde duvara bakıyordu.İrkilmeme engel olamamıştım.
"Üzerini değiştirmek isteyeceğini düşündüm.İyi geceler."Elimdeki kıyafetleri masaya bırakmış ve aceleyle odadan çıkmıştım.Onu öldüreceğimi söylediğim için böyle davranıyor olamazdı değil mi?Bu gerçekten korkutucuydu.Tanrı aşkına!Hangi insan bir kaçık gibi boş gözlerle duvara bakardı ki?Bütün bu düşünceleri kafamdan atmak istercesine başımı sağa sola salladım.Uzun bir gün olmuştu.Gerçekten çok ama çok uzun bir gün olmuştu.Ve benim aklımı kurcalayan şeylerden biraz olsun kurtulmak için uyumaya ihtiyacım vardı.
Uzun ve deliksiz bir uykuya.
...
Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum.Ne kadardır uyuyamadığımıda.Fakat bir şekilde Luhan bütün düşüncelerimi ve rüyalarımı işgal etmişti.Yatağımda deli gibi dönüp onu dşünmekten başka hiçbir şey yapamıyordum.Gözlerimi sıkıca kapattım ve bunu durdurmayı denedim.Onu düşünmemeliydim.Gülümseyişini düşünmemeliydim.Dudaklarının sıcaklığını düşünmemeliydim.Onunla ilgili her şey zarar vericiydi.Luhan garipliklerin prensiydi.
Kapımın yavaşça açılmasıyla kıpırdamayı kestim ve öylece hareketsiz kaldım.Kalbimin istemdışı hızlı bir şekilde atmaya başladığını biliyordum.İçeride sadece benim çok hızlı atan kalbimin ve onun yavaş hareketlerinin sesi duyuluyordu.Tanrı aşkına!Neden odamdaydı?Yoksa beni uyurken görmek mi istemişti.Yoksa...Gözlerimi aklıma gelen düşünceyle hızlı bir şekilde açtım ve aniden yatakta yana kaydım.Bu imkansızdı.Bu nankörlükten başka bir şey değildi.Luhan'ın eğer kenara kaymasam bana saplayacağı bıçak yatağıma saplanmış bir şekilde duruyordu.
"Siktir.."diye mırıldandım ve o bıçağı yataktan sökemeden üzerine atladım.Birlikte yere düşmüştük ve boğuşuyorduk.Kollarımın arasından kurtulmaya çalışıyordu.Fakat ondan çok daha güçlüydüm.
"Neden.."dedim.Kollarını iki yanında sabitlerken.Gözlerinin tam içine bakıyordum.O ise yüzündeki çarpık gülümseyişle sadece gülümsüyordu.Böyle bir durumda hala nasıl gülümseyebiliyordu?
"Seni öldürmeyecektim Sehun."dedi.Ona güvenmiyordum.Ona bir gram bile güvenmiyordum.Ve güvenmememin asıl nedeni de şuanda yatağımda saplı olan bıçaktı.
"Az önce beynimi bir bıçakla delmeye çalıştın.Ve hala beni öldürmeyeceğini mi söylüyorsun?"
"Sadece korkuyu iliklerine kadar hissetmeni istedim Sehun.Daha fazlası değil."Luhan'ın yüzündeki gülümseme silinmemişti.Kollarını yavaşça bıraktım ve ayağa kalktım.Ona inanmıyordum.Ona gerçektende inanmıyordum.
"Odana git."
"Sana zarar vermem Sehun.Düşündüğün gibi nankör biri değilim."
"Düşündüğümden dahada nankörsün Luhan.Şimdi odana git."Luhan yüzündeki aptal gülümsemeyi sildi ve arkasını döndü.Birkaç adım atmasına bile fırsat vermeden aniden masanın üzerindeki vazoyu kavradım ve sertçe kafasına vurdum.O yavaşça düşüp bayıldığında ise tek bir şey düşünüyordum.Onun hakkındaki her şeyi öğrenmek.
...
"Sonra..."dedi kadın.Luhan'ın beni öldürmeye çalışmasını oldukça şaşırtıcı bulmuştu.Ve aslında bunun hiç ama hiç şaşırtıcı bir yanı yoktu.Çünkü o da bende biliyorduk ki Luhan her şeyi yapabilirdi.
"Sonra onu bir iple bağladım ve uyanmasını bekledim."
"O bıçaktan nasıl kaçabildin Sehun?"Karşımdaki kadın bu sorunun cevabını biliyordu.Yinede bunu benim ağzımdan duymak istiyordu.Çünkü biliyordu ki eğer ben söylersem bu sadece kağıttan okuduğu bir bilgi olmaktan çıkacaktı.Ve kadının elinde daha kesin kanıtlar olacaktı.
"Islah evinde kaldığım süre boyunca kendimi korumayı ve sürekli tetikte olmayı öğrendim."
"Neden ıslah evine düştün Sehun?İşlediğin suç neydi?"
"İşlediğim suçu zaten biliyorsunuz Bayan Kang."Kadın gözlerimin içine baktı.Gözlerindeki şey acıma veya korku değildi.Kadın merak ediyordu.Kadın benim hikayemi merak ediyordu.
"Bana orada geçirdiğin günlerden bahset."
"Korkunçtu.."diye söze başladım.Boğazıma bir şeylerin düğümlendiğini hissediyordum.O günleri hatırlamak hala bana acı veriyordu.Ve karşımdaki kadın unutmam için hiç ama hiç yardımcı olmuyordu.
"Oraya gittiğimde çok küçüktüm.Ve..."yutkundum.Daha fazla konuşmak istemiyordum.
"Daha sonra anlatabilirsin Sehun.."Olumlu bir şekilde başımı salladım ve suyumdan bir yudum aldım.Buradan çıkmak istiyordum.Luhan'ın çabucak gelip beni bu lanet yerden kurtarmasını istiyordum.
"Onu bağladıktan sonra.."dedi kadın.Cümlelerini benim tamamlamamı bekledi.Yavaşça gülümsedim.Bu aceleciliğinden nefret etmiştim.Luhan hakkında bu kadar şey öğrenmek istemesinden nefret etmiştim.Fakat yinede ona anlatmaktan kendimi alıkoyamıyordum.
"Uyanmasını bekledim.Sabaha kadar gözümü bile kırpmadan onu izledim.Ve o sabah televizyonda asla öğrenmek istemeyeceğim bir şeyi öğrendim."
"Onun akıl hastanesinden kaçan bir deli olduğunu."Gözlerimi kapattım ve sakinleşmeye çalıştım.Gözlerimin önüne onun o sabahki halinin gelmesine engel olamıyordum.Bitmiş,tükenmiş ve yalnız...Luhan'ın ilk ve son defa gördüğüm o en savunmasız hali.
"O uyandığında ne oldu Sehun?"
"Kavga ettik.Büyük bir kavgaydı.Hatta hayatımda hiç bu kadar yaraladığımı ve yara aldığımı hatırlamıyorum.Birbirimizi sözlerimizle öldürdük.Ve dokunuşlarımızla yeniden dirilttik."Kadının ürperdiğini hissediyordum.Fakat o günü ne zihnimden ne de kalbimden silemeyeceğimi biliyordum.
"Sonra.."
"Sonra o beni ikna etti."dedim ve gülümsedim.Kadının kafası karışmış ve boş gözlerle bana bakıyordu.
"Seni neye ikna etti Sehun?"
"Köprüde söylediği şeyi yapmaya..."
ÖLDÜRMEYE.

TIMARHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin