(Hatırlatma:En son günümüz bölümlerinde Luhan Sehun'un Yixing'in elinden kurtarmak için gidiyordu.Hatırlamayanlar önceki bölümlere lütfen göz atsın)
Tamamen Lifehouse-Broken dinleyerek yazılmış bir bölümdür.Ve normalde şarkı önermem bilirsiniz sjgfkh Dinleyin ve okuyun.Yeni bölüm gecikmeyecek.Siziseviyorum -Gizemrhcp
GÜNÜMÜZ
LUHAN
Ayrı kalmak hem yaşamdı,hem ölümdü.Hasret çekmek cezaların en beteriydi.Ruhum aylardır binlerce parçaya ayrılmıştı.Sehunsuzluk nefesimi kesmeye yetiyordu.Ben onsuz ne yaşayabiliyordum ne de ölebiliyordum.Yaşamak önemli değildi aslında..Ölmekte..Asıl önemli olan şey şuanda hissettiğim korkuydu.Aylardır yaşadığım acıyı ikiye katlayan daha büyük bir acı hissediyordum şu an.Biraz önce duyduğum üç el silah sesinin acısını...Karşımdaki kapıya korkarak bakıyordum.İlk önce bakışlarım arkamdaki arkadaşlarıma kaymıştı.O kadar yakın gelmişti.O kadar öldürücü hissettirmişti...Fakat onlar değildi.Sağlamdı.Hepsi sağlamdı.Ve benim şuanda hayatından endişe ettiğim tek kişi vardı.
Tereddütle elimi çelik kapıya uzattım.Etraf ürkütücü derecede sessizdi.Bizi durduran kimse yoktu.Fakat bedenim birden kaskatı kesilmişti.Bir şeylerin ters gidiyor olduğunu o silah sesini duymadan çok önce anlamıştım.Fakat işlerin bu kadar sarpa saracağını asla düşünememiştim.
Kapıyı açmak için yavaşça elimi uzattım.Dokunmamla kapı aptal bir gıcırtıyla aralanmış ve bakışlarım yavaşça arkamda duran Kai'ye odaklanmıştı.Gözlerinde büyük bir korku vardı.Benim gözlerimdede olduğu gibi...O da anlamıştı.Hiçbir şey asla planladığımız gibi gitmeyecekti.
Tereddütle açık kapıya bakmaya devam ettim.Tereddüt etmemem gerektiğini biliyordum.Fakat hissediyordum.Kapıyı yavaşça ittim ve ölüm sessizliği içerisinde içeriye bir adım attım.Evde en ufak bir ses bile yoktu.Biraz önce silah seslerinin geldiği bu evde şuanda en ufak bir ses bile yoktu.
Bakışlarım ilk önce salonda dolaşmıştı.Her yer o kadar düzenliydi, o kadar sessizdi ki zihnimde aptalca tehlike çanlarının çalmasını engelleyememiştim.Yavaşça merdivenlere yöneldim.Merdivenlerden sakince çıkarken bakışlarım duvardaki çerçevelere kaymıştı.Hepsi boştu.İçlerinden fotoğraf yoktu.Anlam verememiştim ve bu anlam verememem son basamağa gelip son çerçeveyi görmemle son bulmuştu.Çerçevede Sehun'un uyurken çekilmiş bir fotoğrafı vardı.Omuzlarından üstünün çıplak olduğunu anlayabiliyordum.Huzurlu uyumuyordu.Onu uyurken izlemiştim ve bu onun huzurlu uyumuş hali değildi.Ellerimin istemsizce yumruk şeklini almış olduğunu fark ettim ve birkaç saniye gözlerimi kapattım.Sehun'u bulacaktım.Sehun'u ne olursa olsun Yixing'in elinden kurtaracaktım.
Adımlarımı hızlandırdım.Koridorda toplam 4 oda vardı.İlk 3 odaya o kadar hızlı bakmıştım ki arkamda ki Kai'nin cümlelerini duymuyordum bile.Delirmiş gibiydim.Bir an önce Sehun'u bulmak istiyordum.Bir an önce Sehun'a sarılmak istiyordum.Biliyordum Sehun bu evdeydi.Ne olacaksa artık olmalıydı.Bu işkence bitmeliydi.
Tereddüt etmedim.
Korkmadım.
Ve koridorun sonundaki o odanın kapısını açtım.
Bu hayatta en çok nefret ettiğim kişinin Yixing olduğunu biliyordum.Çünkü o benden Sehun'u zorla söküp almıştı.En değerli uzvumu kaybetmiş gibi hissetmiştim.Ölüyormuş gibi..Sanki yıllar sonra komadan çıkmışken yeniden komaya girmiş gibi...Fakat şimdi elinde silahıyla gülümseyerek bana bakan adama karşı neden Yixing'ten daha fazla nefret duyduğumu hissediyordum.
Onun burada ne işi vardı?
Gözlerime yaşların birikmesine engel olamamıştım.Hala gülümseyebiliyordu demek ki yıllar sonra bile..Fısıldadım.Uzun zaman sonra ilk defa bu kelime dudaklarımdan dökülüyordu.
İstemsizce..
Ve büyük bir nefretle..
"Baba..."
FLASHBACK
LUHAN
"Vazgeçmek mi?"dedi.Dudaklarından büyük bir kahkaha dökülmüş ve kahkahaları arasında defalarca küfür etmeye başlamıştı.Büyük bir ciddiyetle ona bakıyordum ve gülmesinin kesilmesini bekliyordum.Vazgeçmek dedim içimden...Sehun'dan asla vazgeçemezdim.Fakat artık oyunu onun kurallarına göre oynamaya başlayacaktım.
"Siktir Luhan...Eskiden bu kadar komik değildin.Vazgeçmek ha..Sen kimi kandırdığını sanıyorsun?"Gülmesi aniden kesilmiş ve yakamdan sertçe kavrayıp gözlerimin içine bakmaya başlamıştı.Yüzümde kendimden emin bir gülümseme vardı.Kolay olmayacaktı.O aşıktı.Ama bende aşıktım.Ve bu sefer kolay kolay pes etmeyecektim.
"Vazgeçeceğim Lay.Vazgeçeceğim.Eğer..."Bakışlarımdan bakışlarını ayırmazken ciddiyetle kaşlarını çatmış ve merakla beklemeye başlamıştı.
"Eğer sende vazgeçersen."Dudaklarımdaki gülümseme silinmemişti.Fakat aynı gülümseme bu sefer onun dudaklarınıda işgal etmişti.
"Sehun'dan vazgeçmemi mi istiyorsun?"
"Eğer sen vazgeçersen vazgeçeceğimi söylüyorum.Onun mutlu olmasını istemiyor musun?Vazgeç.Vazgeçelim.Çok acı çekti.İkimizde onu hak etmiyoruz."
"Yanlış.."dedi.
"Sen onu hak etmiyorsun.Ona verebileceğin hiçbir şey yok."Gülümsedim.Ben ona sahip olduğum tek şeyi vermiştim zaten.Sahip olduğum en büyük şeyi..
"Doğru ona verebileceğim hiçbir şey yok.Çünkü çoktan ona her şeyimi verdim."
"Luhan.."dedi.Cümlesini tamamlayamadan kapı yavaşça açılmış ve içeri siyah takım elbiseli bir adam girmişti.Yixing'e yavaşça yaklaşmış ve kulağına fısıldadığı şeyden sonra Yixing'in yüzü birden bire aydınlanmıştı.
"Geliyorum."demişti.
Nereye gittiğini..Kimin geldiğini biliyordum.Ve aptalca çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum.Onu özlemiştim.Sehun'u özlemiştim.
"Görüşürüz bebeğim."dedi.Nefes alışverişim hızlanmış ve kalbim göğüs kafesimi zorlamaya başlamıştı.
Adil değildi.
Bu hiç ama hiç adil değildi.
SEHUN
Bakışlarım üzerinde onlarca sigara izmariti bulunan sehpaya odaklanmış Yixing'in gelmesini beklerken, kapının açılmasıyla yavaşça başımı kaldırdım ve onunla göz göze geldim.Yüzünde yorgun bir ifade vardı ve uykusuz olduğu her halinden belliydi.Saçları dağılmıştı ve gelir gelmez parfümünün kokusu odaya yayılmıştı.
"Seni özledim bebeğim."demişti,bana doğru yaklaşırken.Gözlerimi kapatmış ve beni kolları arasına almasına ilk defa karşı çıkmamıştım.Biliyordum çünkü.Onu kurtarmamın tek yolu buydu.
"Sehun.."dedi.Bakışlarımı yavaşça bakışlarına çıkardım ve birkaç saniye duraksadım.
"Burada değil mi?"dedim.Kaşları istemsizce çatılmış ve söylediğim şeyi anlamaya çalışmıştı.
"Luhan burada Yixing.Biliyorum..."Yavaşça ayağa kalkmış ve elini yavaşça kavramıştım.Şaşırmıştı.Bunu ilk kez yapıyordum.Ama ona zarar veremezdi.Ona zarar vermesine izin veremezdim.
"Sehun..."Gözlerime büyük bir şefkatle ve yenilmişlikle baktı.Elini kavradığım elimi yavaşça dudaklarına götürdü.
"Yixing.."dedim."Sana istediğini vereceğim.Lütfen bırak onu."
"İstediğim kalbin."Diğer elimle yavaşça yanağını kavradım ve buruk bir şekilde gülümsedim.Bunu yaptığıma inanamıyordum.Burada bunun için olduğuma hala inanamıyordum.
"Onu veremem.Çünkü çoktan Luhana verdim.Ama..."Seslice yutkundum ve yavaşça ona doğru yaklaştım.Yavaşça başımı eğmiş ve dudaklarımı dudaklarına bastırmıştım.Şaşırdığını hissedebiliyordum.Öpücüğü hareketlendirmek için hiçbir şey yapmamıştı.Sadece beklemişti.Benim bırakmamı...Ya da her ne yapacaksam onu yapmamı..
Dudaklarımı dudaklarından yavaşça çekmiştim.Gözlerindeki pırıltı kendimi öldürmek istememe sebep oluyordu.Bunu ben yapmıştım.Bu benim eserimdi.
"Ama..Bedenimi verebilirim."
BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE
FanfictionTIMARHANE Yazar:Gizemrhcp(Just 6 Months yazarı) *TANITIM* "İlaçlarını almadığını duydum Luhan."Bay Lee dirseklerini masaya dayamış karşısındaki ufak bedene bakarken içindeki acıma dürtüsünü bastırdı ve bakışlarını daha da sertleştirdi.O uzun süredi...