GİRİŞ BÖLÜMÜ

10.3K 501 13
                                    

Saat gecenin üçüydü.Geceniz ayazı Luhan'ın içine işliyor ve vücudunun her bir noktasını ürpertiyordu.Başarmıştı.Sonunda o cehennemden kurtulmuştu.Hala bunun bir rüya olduğunu düşünüyordu.O lanet yerde o kadar uzun süre kalmıştı ki artık neyin gerçek neyin rüya olduğunu ayırt edemiyordu.Gözleri beyazlığa alışıktı.Karanlığa değil.Luhan şuanda karanlıkta kaybolacağından korkuyordu.Olduğu yerde durdu ve etrafına göz gezdirdi.Bir köprünün kenarındaydı.Yanından tek tük arabalar geçiyor ve her geçişte onu ürpertiyordu.Gecelerce,günlerce düşünmüştü.Planlamıştı.Her şeyi kusursuz bir şekilde ayarlamış ve sonunda kurtulmuştu.Fakat planlamadığı bir şey vardı.Ne yapacaktı?Onun artık gidecek hiçbir yeri yoktu.
O bir deliydi.O şuanda kaçak bir deliydi.Birden nefes alamadığını hissetti.5 sene sonra ilk kez dışarıya çıkıyordu.Halbuki onun bahçeye çıkmasına bile izin yoktu.O tehlikeliydi.O, o hastanede yatan en tehlikeli hastaydı.Çoğu doktor bile ona yanaşmaya korkuyordu.Fakat o artık özgürdü.Onu engelleyebilecek hiçbir şey yoktu.Artık ne isterse onu yapacaktı.
İçindeki kahkaha atma isteğini bastırdı ve "Özgürüm."diye mırıldandı.Özgürdü.Ve bunu kendine daha sık hatırlatmak istiyordu.
Bu sefer bağırdı."Özgürüm."Sesi boş caddede yankılandı.Artık yanından geçip onu ürperten arabalara alışmıştı."Lanet olsun.Özgürüm."Son bir kez daha bağırdı.Şimdi ilerlemesi gerekiyordu.İlerleyip asıl planladığı şeyi yapması gerekiyordu.
Parmaklarını köprünün soğuk demirine sürterek yürümeye başladı.Adımları yavaş ve kendinden emindi.Bundan zevk alıyordu.O kadar uzun süredir yürümüyordu ki,o kadar uzun süredir rüzgarı teninde hissetmiyordu ki bunun nasıl dinlendirici bir his olduğunu unuttuğunu fark etti.Gözlerini kapattı ve bir süre bekledi.Bu güzeldi.Bu çok güzeldi.Hissettiği şey çok güzeldi.Rüzgar yavaşça tenini okşuyor ve yaşadığını hissettiriyordu.Yaşamak ve hissetmek gerçekten çok güzeldi.
Yavaşça gözlerini açtı.Birden o güzellik kaybolmuştu.Odaklandığı tek şey demirlerin önündeki adamdı.O yaşamanın ne kadar güzel olduğunu düşünürken karşısındaki adam hayatına son vermek istiyordu.Bu haksızlıktı.
"Hey sen!Olduğun yerde kal."Öne doğru birkaç adım attı ve çocuğa daha dikkatli baktı.Gençti.Önünde yaşayacağı onlarca sene vardı.Luhan onun ölmesine izin vermeyecekti.
"Evine dön ufaklık."Çocuk ağlıyordu.Fakat genede sesindeki öfke çok açıktı.Luhan gülümsedi.Çocuğun oradan atlayamayacağını düşünüyordu.Çünkü karşısındaki çocuk daha bebekti.En azından Luhan'ın görüşüyle öyleydi.
"Ufaklık mı?Pekala şuanda intihar etmek üzere olduğun için seni alttan alacağım.Fakat oradan atlayamayacağını biliyorum."Luhan umursamazca omuz silkti.Belki de yapması gereken en son şey karşısındaki çocuğu sinirlendirmekti.Fakat Luhan o kadar uzun süredir böyle şeyleri umursamıyordu ki karşısındaki çocuk şuanda atlasa bunu bile umursamayıp umursamayacağını düşündü.
"Yah!Sence buraya boşu boşuna mı çıktım,seni aptal?Beni rahat bırakta tek başıma öleyim."
"Yah!Gürültü yapmayı kes.Ne kadarda yaygaracısın.Ölceksen sessizce öl."Luhan şuanda ne yaptığını bilmiyordu.Daha doğrusu Luhan çoğu zaman ne yaptığını bilmiyordu.Fakat bu sefer içindeki ses ona doğru yolda olduğunu söylüyordu.
"Bana gürültü yapmamamı söyleyene de bak.Deminden beri benimle konuşan sensin."Çocuk şimdi daha çok bağırmaya başlamış ve Luhan'a doğru dönmüştü.Tamamen yüz yüzeydiler.Luhan onun gözyaşlarıyla ıslanmış kirpiklerine ve oradaki lambanın aydınlattığı yüzüne hayranlıkla baktı.Böyle bir güzellik ölemezdi.Böyle bir güzellik ölmeyi hak etmiyordu.
"Yah!Benimle konuşmaya devam edende sensin.Hem sen acınası hayatını acınası bir şekilde sonlandırmayı düşünmüyor muydun?Hadi devam et.En azından vücudun belki bir işe yararda köpek balıklarının karnı doyar."Çocuğun yüzü Luhan'ın sözleriyle kıpkırmızı olmuştu.Ve onu buraya getiren bütün şeyleri,bütün acılarını bir anda unutmuştu.
"Ne dedin sen?"dedi ve kendini demirlerin arkasına yola attı.Hızlı adımlarla Luhan'a yöneliyordu.O kadar sinirli ve o kadar mutsuzdu ki onu öldürebileceğini hissediyordu.Luhan "Başardım."diye bağırdı.Çocuk onun bağırmasıyla olduğu yerde durmuş ve ona şaşkınlıkla bakmaya başlamıştı.Ve karşısındaki çocuğu ilk defa inceleme fırsatı yakalamıştı.Zayıftı.Siyah saçları oldukça dağınık ve özensizdi.Basit bir siyah eşofman altı ve basit bir beyaz tişört giyordu.Fakat çocuk bir anda hayran kalmıştı.Çünkü karşısındaki kişi o kadar basitliğin içerisinde bile mükemmeldi.
"Başardım,seni aptal.Seni oradan indirdim."Çocuk daha da şaşırdı.Oradan inmişti.Biraz önce ölmek için geldiği o yerden inmişti.Karşısındaki kişi onu kurtarmıştı.
"Artık oraya çıkamazsın.Seni kurtardım."Karşısında bir çocuk gibi sevinen adama baktı.Evet bir daha oraya çıkamazdı.Çünkü biliyordu ki ölüm bile bir anlık cesarete bakıyordu.Ve o cesaretini oradan indiği ilk saniye kaybetmişti.
"Beni kurtardın."Karşısındaki çocuk eliyle gülmekten yaşaran gözlerini silerken içindeki bütün sinirin bir anda uçtuğunu hissediyordu.Ve sadece karşısındaki çocuğu merak ediyordu.

"Beni neden kurtardın?"Sesi yumuşaktı.Sanki bağırırsa kaçacağından korkuyordu.Çocuk birden düşündü.Belki de karşısındaki çocuk bir melekti.Masum,onu kurtarmak için gönderilmiş bir melek..
"Çünkü...."Luhan dudaklarını büzdü ve ne diyeceğini düşünmeye başladı.Sonra ise her zaman yaptığı şeyi yapmaya karar verdi.Boşverdi.Evet evet,o her zaman yaptığı gibi bütün umursamazlığıyla arkasını dönüp yürümeye başlamıştı.Fakat Luhan'ın bilmediği bir şey vardı.Az önce kurtardığı çocuk dünyanın en inatçı insanıydı ve onu bırakmaya hiç ama hiç niyeti yoktu.
Aniden çocuk Luhan'ın gitmesini engelleyecek bir şekilde önüne geçti ve sıkıca kavradı.Luhan ani temasla irkilmişti.Ona kimse şuana kadar bu şekilde dokunmaya cesaret edememişti ve şuandan itibarende edemezdi.Hızlıca kolunu çocuğun elleri arasından çekerken yeniden değiştiğini hissediyordu.İşte yine acımasız Luhan olmuştu.Ve bu Luhan'dan cehennem zebanileri bile korkuyordu.
"Sen.."dedi."Sen ne hakla bana elini sürmeye cesaret ediyorsun?"Ses tonundaki korkunçluk çocuğu ürpertmişti.Bunu çocuğun birkaç adım gerilemesinden anlıyordu.Fakat Tanrı biliyordu ki çocuk ellerini onun üzerinden çektiği an siniri yatışmıştı.
"Ben..Özür dilerim.Sadece sana borcumu ödemek istiyorum."Çocuğun sesi tereddütlüydü.Aslında karşısındaki ufak tefek çocuk onu kurtardığı için sinirli olması gerekiyordu.Fakat o demirlerden indiği an fark etmiştiki hiçbir şey ölmesini gerektirecek kadar büyük olamazdı.Ölüm hiçbir şeyin çözümü değildi.
"Bana borcunu nasıl ödeyeceksin?"Luhan'ın ses tonu şeytaniydi.Ve gözlerinde gecenin bu karanlığında bile fark edilen kıvılcımlar çakıyordu.Çocuk ürperdi.Zifiri karanlıkta daha adını bile bilmediği bir yabancıyla konuşuyordu.Ve ikiside biliyordu ki Luhan'ın hiçte güven veren bir görüntüsü yoktu.
"İstediğin şeyi yapacağım.Sadece ne istediğini söyle."Luhan'ın gözlerindeki kıvılcımlar daha da artmıştı.Çocuk o anda bu teklifi hiç yapmamayı diledi.Çünkü Luhan ona şeytani bir sırıtmayla bakarken tekrar o demirlere çıkıp atlama isteği duyuyordu.
"Harika."Luhan çocuksu bir sevinçle kısa bir alkış tutup karşısındaki çocuğun sırtından soğuk terler boşalmasını sağlarken sonunda amacına ulaştığını düşünüyordu.Piyonunu bulmuştu.Onun hayatını kolaylaştıracak ve onun daha yükseğe çıkmasını sağlayıp amacına ulaşmasına zemin hazırlayacak merdiveni bulmuştu.
Birden ciddileşti ve resmi bir şekilde çocuğa elini uzattı."Ben Luhan."dedi.Çocuk onun elini sıkarken gülümsemişti.Bu içten bir gülümsemeydi.Biraz sonra olacaklardan habersiz bir gülümseme..
"Merhaba Luhan.Ben Sehun."Luhan Sehun'un elini bırakmadan ona birkaç adım daha yaklaştı.Artık yanlarından araba bile geçmiyordu.Gülümsedi.Bu gülümseme Sehun'un kanını dondurdu.Ve Luhan'ın söylediği şey ile Sehun sadece tek bir şey düşünüyordu.O bir deliydi.O tam bir kaçıktı.
"İstediğim her şeyi yapacağını söyledin.Öyle değil mi,Sehun?Öldürmemiz gereken biri var.Ve sen bana yardım edeceksin."
Fakat o Luhan'a donmuş bir şekilde bakarken bilmediği tek bir şey vardı.
O gerçek bir deliydi.Kaçak bir deli.

TIMARHANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin