"Biliyor musun?"dedim Yixing'e gülümseyerek.Beynimin alkolun etkisine yavaş yavaş girdiğini hissediyor ve bunu durdurmuyordum.Kris'le karşılaşmak bana iyi gelmemişti.Ve aklımı kurcalayan o kadar çok soru vardı ki bu soruların cevaplarından emin olamamak beni delirtiyordu.
"Hiç kimse hak ettiği değeri görmüyor.Hiç kimse onu gerçekten seven birini sevmiyor.Hep ulaşılmazın peşinde koşuyoruz ve sonra hepimiz acı çekiyoruz..."Yixing içkisinden birkaç yudum aldı ve gözlerimin önüne gelen saçları yavaşça geriye doğru itti.Buraya geldiğimizden beri elindeki bardağı bitirmemişti.Ve ben onun aksine çoktan şişenin yarısına gelmiştim.O sadece izliyordu.Ve hiçbir hareketimi kaçırmamaya çalışıyordu.
"Acı mı çekiyorsun?"dedi.Onun bu sorusuyla acı mı çekiyorum diye düşündüm.Kafamdaki belirsizlikler gerçektende canımı mı yakıyordu?Yoksa bu her zamanki gibi benim uydurduğum aptal bir oyun muydu?
"Acı mı?"dedim."Acı çekmem için sevilmemem gerekiyor.Ben oldukça seviliyorum."Bu söylediğime kendim bile inanmıyordum.Şu ana kadar beni kimse sevmemişti.Şuana kadar bana kimse değer vermemişti.Ve Luhan'ın bana olan sevgisinden duyduğum aptalca şüphe içime bir yangın gibi çoktan düşmüştü.
"Yalancı..."dedi."Yalan söylediğin o kadar belli ki.."gülümsedim.Sarhoşluğun etkisi daha da artmıştı ve benim sarhoş olmam demek bir şeylerin her zaman boka sarması demekti.
"Söylesene..."dedim."Hiç vicdan azabı duymuyor musun?Hiç canın yanmıyor mu?"aniden kaşlarını çattı ve tam gözlerimin içine baktı.Bir şey söylemiyor sadece devam etmemi bekliyordu.Ve damarlarımda dolaşmaya başlayan cesaretin sonuçlarının hiç ama hiç iyi olmayacağını biliyordum.
"Bir kitapta okumuştum.."dedim."O kitapta diyordu ki insanın kendisine çektirdiği acıya azap denir.Teknik adı vicdan azabıdır.Bugüne kadar binlerce hayalet hikayesi.duymuşsundur.İşte bunların başlangıcıda vicdan azabıdır.Dünya üzerinde ilk hayalet gören insan en yakın arkadaşını öldürmenin verdiği acıya dayanamadığı için onu her yerde görmeye başlamıştır.Sonra insanlar o kadar çığrından çıkmıştır ki her yerde canlarını yaktıkları insanları görmeye başlamışlardır.Vicdanlarını rahatlatmak için bunlarada hayalet demişlerdir.Halbuki onlar hayalet değildir Yixing.Onlar vicdanımızın yansımalarıdır.Onlar bugüne kadar katlettiğimiz insanlardır."Hala gözlerimin içine bakıyordu ve tek kelime edemiyordu.Sadece dinliyordu.Sadece dinliyor ve anlamaya çalışıyordu.
"Peki ya sen?"dedim."Senin kaç hayaletin var Yixing?"yavaşça bardağını kavradı ve bir dikişte bitirdi."Çok fazla..."dedi."O kadar fazlaki bazen nefes alamadığımı hissediyorum."
"Ama hala devam ediyorsun."dedim."Boğuluyorsun.Boğuluyorsun ve yanında herkesi sürüklüyorsun."
"Sehun.."dedi gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.Fakat bunu umursamıyordum.Bu zamana kadar o kadar çok ağlatmıştı ki ağlama sırasının ona geldiğini biliyordum.Ve sarhoşluğumun etkisiyle bütün bunları söyleme cesareti gösterebiliyordum.
"Benim vicdanım yok.Acımam yok.Eğer bir vicdanının olduğunu gösterirsen daha fazla yaralarlar.Ve eğer acırsan bu sefer sen acınacak duruma düşersin.Senin acıdığın kişiler ise sana bir çöpmüşsün gibi davranmaktan başka hiçbir şey yapmazlar..."tekrar gülümsedim.Haklıydı.Bu zamana kadar insanların yaptığı tek şey bana bir çöpmüşüm gibi davranmalarıydı.Duygularımı hiçbir zaman önemsememişlerdi.Ve ne kadar incindiğimi asla görememişlerdi.
"İnciniyoruz..."dedim."İnciniyoruz ve incitiyoruz.Hayatımız berbat.Senden nefret etmeme rağmen burada oturmuş seninle içki içiyorum.Ve şuanda her an beni öpecekmişsin gibi bakmandan da hoşlanmıyorum."
"Şuanda seni öpmek istiyorum..Ama gerçekten sarhoş görünüyorsun."
"Sanırım gerçekten sarhoşum.Baksana burada oturmuş seninle aptalca bir konudan konuşuyoruz."Yixing gülümsedi.Ve bu sefer onun gülümsemesiyle bende gülümsedim.İçkinin etkisinden mi bilmiyordum.Fakat şuanda oldukça normal hissediyordum.Onunla konuşmaktan tiksinmiyordum.Ve bu, bu kadar normalken içimde bir şeylerin düğümlendiğini hissediyordum.Ve bu düğümün nedeninide biliyordum.
"Benden gerçekten nefret ediyorsun değil mi?"dedi gülümsemesini yüzünden silmeyerek.Hızlı bir şekilde başımı salladım ve "Çok.."dedim.
"Senden en çok korktuğum şey kadar nefret ediyorum..."kıkırdadım.Sarhoşluk etkisini daha da arttırmıştı ve başım yavaş yavaş dönmeye başlamıştı.Kopma noktasına geldiğimi biliyordum.Ve artık durdurulamayacağımıda hissedebiliyordum.Buraya kadardı.Artık tamamen dibe batma zamanıydı.
"En çok korktuğun şey ne?"dedi yavaşça dengemi kaybetmemem için omuzlarımdan kavrarken.Umursamazca omuz silktim ve ona yavaşça yaslandım.En çok korktuğum şeyi söylemem demek onun eline bir koz vermem demekti.Ve ben bu kozu onun eline verecek kadar akıl sağlığımı yitirmemiştim.
"Ölmeyi hak ediyorsun Yixing."dedim."İnsanlara o kadar çok acı çektirdin ki ölmeyi hak ediyorsun."
"Ölmek..."dedi."Sanırım gerçektende ölmeyi hak ediyorum.Ama biliyor musun Sehun.."başımı yasladığım omzundan yavaşça kaldırdım ve gözlerinin içine baktım.
"Ölmem veya ölmemem önemli değil...Çünkü bu dünyada yaşadığım hayat ile öbür tarafta yaşadığım hayat tamamen aynı olacak..Ben bu dünyadada cehennemi yaşıyorum öbür dünyadada cehennemi yaşayacağım.."
"Cehenneme gitmeyi hak ediyorsun.."
"Vay canına.."dedi."Cidden benden çok fazla nefret ediyorsun."güldüm.Bu sefer oldukça sesli bir şekilde güldüm.Lanet olsun ki ondan nefret ediyordum.Ve içimdeki bu nefret kendi eserim değil Luhan'ın eseriydi.Bu nefreti o oluşturmuştu.Yavaş yavaş bütün ruhuma işlemişti.Ve beni söylediği gibi asla sevmeyecekti.
"Senden gerçekten nefret ediyorum..."dedim.
"Sana aşığım.."dedi.
"Seni kullanıyorum.."dedim.
"Sen benim bu dünyadaki cennetimsin."dedi.Patlama anı bu noktaydı.Gözlerimden yavaşça yaşlar süzülmeye başlamış göğsüm acıyla kasılmıştı.Nefes alamıyordum.Luhan bana aşık olduğunu söylememişti.Luhan ben ona söyledikçe bana beni sevdiğini söylememişti.Luhan beni Yixing'in kolları arasına göndermişti.
Başımı omzumdan kaldırdım ve hızlı bir şekilde ondan uzaklaştım.Kalkmamla birikte masanın üzerindeki bardak düşmüş ve tok bir ses çıkarmıştı.
Bağırdım.
"Bana acı çektirmek istiyorsun.."Yixing bana doğru bir adım attı.
Tekrar bağırdım.
"Sen kimseyi sevemezsin..."Bir adım daha attı ve kolumdan yavaşça kavradı."Sakinleş bebeğim.."dedi. "Lütfen sakinleş.."
Fakat ben tekrar bağırmıştım..Ve bu sefer barda yankılanan müzik susmuş ve susan müziğin ardından benim sesim yankılanmıştı.
"Luhan'a yaptıklarının aynısını banada yapmak istiyorsun.."
Ve Yixing kolumu dehşetle bırakmış ve benden bir adım uzaklaşmıştı.
Tıpkı herkesin yaptığı gibi..
...
Bakışlarımı yavaşça onun sigarasını kavrayan biçimleri ellerinde gezdirdim.Bardaki o tartışmamızdan sonra Yixing hızlı bir şekilde elimi kavramış ve beni evine kadar sürüklemişti.Ve ben söylediğim şeyin sonuçlarını onun arabasına girdiğim an kavrayabilmiştim.Konuşmamıştık.Bana hiçbir şekilde bir şey söylememişti.Fakat bu sessizlik korkutucuydu.Yixing'in sessizliği tehtitkar bir şekilde konuştuğundakinden bile daha korkutucuydu.Ve sadece kanımı donduruyordu.
Yavaşça sigarasından bir nefes aldı ve aynı yavaşlıkla başını bana döndürdü.Onun siyah geniş kanepesinden ben bir uçta o diğer uçta oturuyordu.Ve aramızdaki gerginlik git gide büyüyordu.
"Bunu nerden öğrendin?"dedi.İrkildim.Sözleri karanlık salonda yankılanmıştı.Işıklar açık değildi ve içeriyi sadece sokak lambası aydınlatıyordu.
"Araştırdım..."dedim basitçe.Söyleyecek başka bir şey bulamamıştım.Hem ne diyebilirdim ki?
"Araştırdın...Benden onun yüzünden mi nefret ediyorsun?"dedi.Sesinde çaresizlik vardı ve lanet olsun ki bu içimdeki acıma duygusunu birden bire harekete geçirmişti.
"Senden sen olduğun için nefret ediyorum."dedim. "Bunun Luhan'la bir alakası yok.Kendine bir bak Yixing.."sigarasını boş masaya bastırarak söndürdü ve tamamen gözlerimin içine baktı.Devam etmem gerekiyordu.Devam edip ona içimdeki her şeyi kusmam gerekiyordu.Fakat bunu nasıl yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu.
"Güçlüsün...tamam bu gerçekten çekici.Bu lanet olası şeyi inkar etmiyorum.Ama sen bir hiçsin..Kimse yanında değil ve seni seven herkeside uzaklaştırıyorsun.Luhan sana aşıktı ve sen onu uzaklaştırdın..."
"Anlamıyorsun..."dedi ve yavaşça elimi kavradı."Hisset.."kalbi ellerimin içinde atıyordu.Hızlıydı.Çok hızlıydı.
"Sadece sen yanımdayken kalbim koşuyor..Sadece sana baktığımda..ve sadece sen bana dokunduğunda..."Dudaklarım kurumuştu.Tek bir kelime dahi edemiyordum.Daha önce bu kadar sevilmemiştim.Ve daha önce kimse bana böyle cümleler söylememişti.
"Hisset..."dedi tekrar."Hisset Sehun..."
"Senden hala nefret ediyorum."Gülümsedi ve yavaşça bana doğru yaklaştı.Dudaklarını dudaklarıma bastırırken yavaşça dudaklarımı aralamıştım.Ne yaptığım konusunda hiçbir fikrim yoktu.Fakat alkol hala vücudumda gezinirken yaptığım hiçbir şeyi önemsemiyordum.Luhan bunu istemişti.Öyle değil mi?Luhan onu kendime bağlamamı istemişti.
"Benimsin.."dedi dudaklarını yavaşça dudaklarımdan çekerken.Bunu bana ikinci söyleyişiydi ve bu şuanda hiç olmadığı kadar özel hissettirmişti.Parmaklarını parmaklarımın arasına geçirdi ve ellerimizi kenetledi.
"Ellerini hiç bırakmayacağım.Seni hiç bırakmayacağım."Hiçbir şey söylemedim.Söyleyecek hiçbir şeyim yoktu.Midemde bir şeyler çırpınıyordu.Ve kalbim hayır diye haykırıyordu.
"Ben.."dedim.Dudaklarıma çarpan dudakları beni susturdu.Beni yavaş ve tadımı unutmamak istercesine öpüyordu.O kadar derin öpüyordu ki ilk defa değer gördüğümü hissediyordum.Ve ona karşılık vermeye başladığımı yeni fark ediyordum. Ellerimi ensesinde birleştirdim ve onu kendime çektim.Öpüşmemiz yavaşlıktan kurtulmuş ve belirli bir ritim kazanmıştı.Dili dilimle dans ediyor ve elleri yavaşça belimde dolaşıyordu.
"Sehun..."dedi dudaklarını dudaklarımdan ayırdığında."Ne kadar mükemmel olduğunun farkında mısın?"dudakları bunu söyledikten sonra yavaşça boynuma yönelmiş ve orada izler bırakmaya başlamıştı.Her ışırışında ve her emişinde irkilmeme engel olamıyordum.Ve kollarımı boynuna dolayıp onu daha çok kendime bastırıyordum.
"Kusursuzsun..."dedi."Lanet olsun kusursuzsun."Ve yavaşça tişörtümü vücudumdan sıyırmaya başladı.Beynim susmuyordu.Ve kalbimle kavga ediyordu.Yapma diyordu.O lanet olası herifin nasıl biri olduğunu biliyorsun yapma.Fakat kalbim tişörtümü çıkarması ve vücuduma dokunması için yalvarıyordu.
Luhan..dedim içimden.Onun vücuduna başka birinin dokunduğunu düşün dedim..Bu seni delirtirdi...Peki ya sen neden başka birinin vücuduna dokunmasına izin veriyorsun?Sonra içimdeki ses yeniden devreye girdi.Luhan..dedi tekrar.O sadece sen onu sevdiğin için seni seviyor.Seni başka bir adamın kollarına gönderecek kadar umursamıyor...Luhan beni umursamıyor..Hırsla Yixing'in çenesini kavradım ve dudaklarımı dudaklarına yeniden bastırdım.Yixing bu hareketim üzerine şaşırmış fakat dudaklarımı memnuniyetle karşılamıştı.Öpüşmemiz ateşliydi ve hırslıydı.İkimizinde sabrı yok gibiydi.Ve bu sabırsızlık ikimizinde tişörtlerimizden çabucak kurtulmamızı sağlamıştı.Vücudunun kusursuz olduğunu kıyafetleri üzerindeyken bile görebiliyordum.Fakat sadece sokak lambasının aydınlattığı vücudu şuan daha kusursuz görünüyordu.Yavaşça doğruldum ve köprücük kemiğine bir öpücük bıraktım.Gözlerindeki hayranlığı görebiliyordum ve bu artık beni korkutmuyordu.
"Öp beni.."diye fısıldadı.Yavaşça başımı kaldırdım ve dudaklarımı yeniden dudaklarının üzerine bastırdım.Arzuyla dudaklarımı kavradı ve sonra yavaşça geri çekerek boynumdan aşağı inmeye başladı.Yavaş yavaş ve her bir noktanın üzerinde oyalanarak öpüyordu.Ve ben her dokunuşunda biraz daha fazla sertleşiyordum.Beynim içkinin etkisindeydi.
Kalbim içkinin etkisindeydi.
Fakat bu iyi hissettirmişti.Yarın oldukça kötü hissedeceğimi bilmeme rağmen bu oldukça iyi hissettirmişti.
"Sehun..."dedi pantolonumun düğmesini açarken.İkimizinde nefes alışverişi hızlanmıştı ve ikimizinde kalbi koşuyordu.Kalbim ihanetin suçluluğu altında ezilirken onun kalbi bu anın huzuru ile doluyordu.
Sonra birden gözlerim doldu.
O Luhan değildi.
Seviştiğim kişi Luhan değildi.Ben ne yapıyordum böyle?
"Yixing..."dedim telaşla.Yixing pantolonumun fermuarını aşağı doğru indirdi.
"Yixing....lütfen.."Gözlerimden birkaç damla yaş damladı ve Yixing'in elleri gözümden damlayan ilk damla ile birlikte durdu.
"Bebeğim..sorun ne?"
"Lütfen.."dedim. "Lütfen dur..."Gözyaşlarım deli gibi akmaya başlamış ve vücudum sarsılmaya başlamıştı.Ben ne yapıyordum?Lanet olsun ben ne yapıyordum?
"Şişşşt tamam tamam sorun yok.Uyuyalım olur mu?Ha ne dersin?"Hıçkırıklarım şiddetlenirken Yixing sıkı bir şekilde bana sarıldı ve beni sakinleştirmeye çalıştı.
"Sorun yok..."diyordu. "Sorun yok..." Hayır büyük bir sorun vardı.Kafam karışmıştı.Kafam deli gibi karışmıştı.Ve biz o gece sadece sarılıp uyumuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE
FanfictionTIMARHANE Yazar:Gizemrhcp(Just 6 Months yazarı) *TANITIM* "İlaçlarını almadığını duydum Luhan."Bay Lee dirseklerini masaya dayamış karşısındaki ufak bedene bakarken içindeki acıma dürtüsünü bastırdı ve bakışlarını daha da sertleştirdi.O uzun süredi...