Hava soğuktu.O kadar soğuktu ki normalde barın önünde onlarca insan olması gerekmesine rağmen bir kişi bile yoktu.Rüzgar bir tokat gibi yüzüme çarpıyordu ve sanki bir şeyler söylemeye çalışıyordu.Kaç Sehun,diyordu.Buradan hemen uzaklaş.Fakat ben rüzgarın tüm bu fısıltısına rağmen barın önünde öylece durmuş bekliyordum.Neden buraya geldiğimi bilmiyordum.Neden bana sevgisini kanıtlamasını istediğimi bilmiyordum.Fakat burada böylece titrerken bütün bu titrememin sadece soğuktan olmadığını biliyordum.Korkuyordum.Ben Oh Sehun belkide hayatımda ilk kez korkuyordum.Kaybetmekten ve öylece tekrar kendimle baş başa kalmaktan korkuyordum.Buraya gelmemin tek nedeni ise buydu.Sadece bilmem gerekiyordu.Eğer Luhan bir gün giderse tek başıma kalmayacağımı bilmem gerekiyordu.Çünkü Yixing biliyordu.Bu hayatta en çok korktuğum şeyi biliyordu.Ve benim bu hayatta en çok korktuğum şey yalnızlıktı.Bu hayatta en çok korktuğum şey yalnız ölmekti.
"Bay Oh.."dedi kalın bir erkek sesi.Düşüncelerimden sıyrıldım ve yavaşça o sesin geldiği yöne doğru baktım.Karşımda takım elbise giymiş orta yaşlarında oldukça cüsseli bir adam duruyordu.Ve bana oldukça temkinli bir şekilde bakıyordu.Sanki bir şekilde bir şey yapıp kendimi incitmemden korkuyordu.Ve bu korkusunun Yixing yüzünden olduğunu anlayabiliyordum.Ve şuanda kendimi öldürsem Yixing'in bu adamı sağ bırakmayacağınıda biliyordum.
"Size eşlik etmek için görevlendirildim efendim."dedi.Yavaşça başını öne eğmişti ve bu oldukça garip hissetmemi sağlamıştı.Yixing şuanda gövde gösterisi yapıyordu.Bu kadar güçlüyüm diyordu.İşte bu kadar güçlüyüm.Ve ne olursa olsun seni elde edeceğim.İrkildim.Bütün vücudum ani bir ürpertiyle titredi ve sadece yavaşça başımı sallayıp "Gidelim ."diyebildim.Bunu söylememle birlikte vakit kaybetmeden adam önde ben arkada ilerlemeye başlamıştık ve yürüyor oluşumuzdan gideceğimiz yerin çokta uzak olmadığını anlamıştım.Adam bana her an zarar görebilecekmişim gibi bakıyordu ve önümde yürümesine rağmen bakışları sürekli benim üzerimdeydi.Gülümsemiştim.Yixing'in bana değer verdiğini,beni sevdiğini biliyordum.Fakat bu sevgisinin boyutunu sanırım daha yeni yeni kavrayabiliyordum.
Beni seviyordu.Kimsenin sevmediği ve değer vermediği beni seviyordu.Luhan'ın sevmediği beni seviyordu.Ve bu iyi hissetiriyordu.Her ne olursa olsun ihanet etmiş gibi hissetsemde bu iyi hissetiriyordu.
Tekrar gülümsedim.Ve adamın beni ara sokaklara yönlendirmesine izin verdim.Yavaş ve temkinli adımlarla ilerliyorduk.Ve bu yavaşlığın varacağımız yere oldukça yaklaşmış oluğumuzdan kaynaklandığını biliyordum.Birkaç adım daha attık.Ve birkaç adım daha...Sonra oldukça ücra ve neredeyse hergün önünden geçtiğim ama asla fark etmediğim bir barın önünde durduk.Barın kapısı duvarlarla aynı renkteydi.Ve sanki bu kapı barı görünmez kılıyordu.Ürperdim.Bu sefer gerçekten ürperdim ve olduğum yerde dondum.Adam çoktan bana kapıyı açmış ve geçmem için kenarı çekilmişti.Fakat ben kararsızdım.Yixing'in zarar vermeyeceği tek insan olsamda kararsızdım.
Birkaç adım attım.Ve sonra birkaç adım daha..İçerideydim ve kapı arkamdan kapanmıştı.Kendimi daha önce keşfedilmemiş bir adada tutsak kalmışım gibi hissediyordum ve artık geri dönüşümün olmadığını biliyordum.
Adam yeniden önüme geçmişti.Yürüdüğümünüz koridor karanlıktı ve bu karanlıklık duvarların siyah olmasıyla daha da pekiştiriliyordu.Burası bir bardan başka her şeye benziyordu.Soğuktu,kasvetliydi ve kesinlikle Yixing'i yansıtıyordu.Ve koridorun sonunda kırmızıya boyanmış bir kapı beni bekliyordu.
Ne gösterişli ama..dedim içimden ve alayla gülümsememe engel olamadım.O kapının arkasında Yixing'in olduğunu biliyordum ve adamın yavaşça kenarı çekilip kapıyı işaret etmesiyle bundan tam anlamıyla emin olmuştum.Tereddüt etmeme gerek yoktu.Bana zarar veremezdi.Saçımın tek teline bile zarar gelmesine dayanamayan adam benim canımı yakamazdı.
Yavaşça kapıyı araladım ve içeriye göz attım.Oda sıradandı.Basit bir siyah koltuk ve basit bir masa vardı.Perdeler çekiliydi.Ve Yixing o siyah koltukta oturmuş sigarasını içiyordu.O kadar dalmıştı ki benim geldiğimin bile farkında değildi.
"Yixing.." dedim.İrkildi ve hızlı bir şekilde kafasını kaldırıp bana baktı.Yüzünün beni görünce aydınlandığını görebiliyordum.Ve bu aydınlık normalde hoşuma gitmesine rağmen şuanda gitmiyordu.Tamam..dedim,tekrar kendi kendime.Rahatla ve kendine güven..
"Buraya gel.."dedi önce sigarasını söndürüp sonra kollarını açarak.Ona sarılmamı bekliyordu.Fakat aslında bunu yapmayacağımıda biliyordu.Ama yinede onu şaşırmak istemiştim.Ve yavaşça ona doğru ilerleyerek kollarımı boynuna dolamıştım.Bunu neden yaptığımı aslında tam olarak bilmiyordum.Fakat kötü hissediyordum.O kadar kötü hissediyordum ki birilerine sarılmak bile şuanda bana iyi gelmiyordu.Çünkü aslında sarılmam gereken tek kişiyi biliyordum.
"Seni özledim.."dedi beni yavaşça kucağına çekip oturturken.Başım boynuna doğru gömülüydü ve tek kelime etmiyordum.Fakat onun benim kokumu içine çektiğini boynumda dolaşan burnundan hissedebiliyordum.
"Bir daha sana nerede olduğunu sorduğumda bana nerede olduğunu söyle..Bir daha beni sakın bu şekilde delirtme.."Yavaşça başımı kaldırdım ve ona baktım.Ellerini belimde sıkıca kenetlemişti ve gözlerimin içine gene anlayamadığım o derinlikle bakıyordu.Tekrar irkildim.Ve yeniden titrememe engel olamadım.
"Üşüyor musun?"dedi.Yavaşça beni kendine çekmişti ve beni daha da sıkı sarmıştı.Vücudunun sıcaklığını bedenimin her bir köşesinde hissedebiliyordum ve bu sıcaklık birazda olsa buraya neden geldiğimi hatırlamamı sağlıyordu.
"Beni neden çağırdın?"dedim.Ve kucağından kalkmak için ufak bir hamle yaptım.Fakat o kollarını o kadar sert bir şekilde sabitlemişti ki bu hamlemin boşuna olduğunu denediğim ilk saniye anlamış ve pes etmiştim.O ise boynuma ufak bir öpücük bırakırken konuşmaya başlamıştı.
"İnanman için.."dedi."Bana inanmıyordun ve bende inanmanı istedim..Seni ne kadar sevdiğimi.."Boynuma bir öpücük bıraktı."Sana ne kadar değer verdiğimi.."Boynuma bir öpücük daha bıraktı."Beni ne hale getirdiğini görmeni istedim."Ve boynuma son bir öpücük daha bıraktı."Ve şimdi tüm bunları görmeni sağlayacağım.."Kollarını yavaşça gevşetti ve ben onun kollarını gevşetmesiyle hızlı bir şekilde kucağından kalktım.Benim kalkmamla birlikte o da kalkmış ve ellerini ellerime kenetleyerek beni sürüklemeye başlamıştı.
Yeniden o karanlık koridorda bu sefer onunla el ele yürüyorduk.Ve bu sefer koridorun sonundaki kapı kırmızıyla değil aynı bu barın kendini gizlediği gibi duvarlarla aynı renge boyanmıştı.Siyahtı.Ve ben o kapıdan içeri girmeye bu bara girmeye korktuğumdan bile daha fazla korktuğumu hissediyordum.
"Sakin ol bebeğim.."dedi.Onun elini sıktığımı daha yeni fark ediyordum ve aslında o kapının arkasında beni neyin beklediğini biliyordum.
"Umarım.."dedim.O kapıyı açmak için elini uzattığında."Umarım düşündüğüm şeyi yapmamışsındır Yixing...Umarım.."
"Şişşt.."Yavaşça dudaklarıma parmaklarını bastırdı ve sonra yavaşça parmaklarının dokunduğu yere dudaklarını bastırıp geri çekildi.Bu esnada kapıyı açmış ve benim öpücüğün etkisinden çıkmamı bile beklemeden beni içeri sürüklemişti.
Nefesim kesilmişti.Ciddi anlamda nefesim kesilmişti.
Çünkü karşımdaki manzara geçmişte defalarca kendimin yapmayı hayal ettiğim fakat asla kaldıramayacağım bir manzaraydı.Kris bir sandalyede bağlanmış bir şekilde duruyordu.Çıplaktı.Ve vücudunda o kadar çok kesik vardı ki ona bakamayacağımı hissediyordum.
Titredim.
Bu seferki ölümüne korkmamdan ve ölümüne tiksinmemden kaynaklanan bir titremeydi.Ve şuanda bayılacağımı hissediyordum.
"Sen.."Dudaklarımdan cümleler dökülmüyordu.Ne demem gerektiğini ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.Bu korkunçtu.Bu gerçekten korkunçtu.
"Bana bak.."dedi.Bakışlarım hala Kris'in üzerindeydi.Ve bakışlarımdaki tek şey dehşetti.
"O sana dokundu Sehun..Sana zorla sahip oldu..Canını yaktı...Ve canını yakan herkesin canını yakabileceğimi biliyorsun...Sehun bana bak.."Çenemden kavradı ve hızlı bir şekilde başımı ona döndürdü.Donmuştum.Gerçekten donmuştum ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu.Bana acı çektirmişti.Bana zorla sahip olmuştu.Ama kimse bu şekilde ölmeyi hak etmiyordu.İçimdeki yara soğumuştu ve ben ilk defa kendimi bu şekilde hissediyordum.
"İstemiyorum Yixing.."dedim."Lütfen..Bu uzun zaman önceydi..Onu çöz ve gitsin.."Bu sefer onun bakışlarında dehşet vardı.Ve bu bakış beni oldukça ürkütmüştü.
"Hayır.."dedi.Elimi kavrayan ellerinden yavaşça elimi kurtardım ve ondan birkaç adım uzaklaştım.Bu iyi değildi.Bu hiç ama hiç iyi değildi.
"Onu buraya bırakmak için getirmedim Sehun...Onu buraya görmen için getirdim..Seni ne kadar sevdiğimi görmen ve senin için neleri yapabileceğimi görmen için getirdim.."
"İstemiyorum.."dedim."Lütfen..istemiyorum.."Ondan birkaç adım daha uzaklaştım ve kapıya doğru ilerledim. Bakışları sertleşmişti.Ve benim ilerlememle birlikte o da bana doğru ilerlemiş ve sertçe kolumdan kavramıştı.
"Bana bak.."dedi tekrar."Seni seviyorum.Sana zarar veren herkesi yok edebilecek kadar seni seviyorum.Ve bu işe ondan başlamaya karar verdim..."Yavaşça Kris'i işaret etti ve sonra elleriyle yüzümü kavradı.
"Sehun.."dedi."Sana zarar veren herkesi yok edeceğim...Sana kimsenin dokunmasına izin vermeyeceğim..Seni seviyorum..Seni seviyorum.."
"Peki ya sen?"dedim.Ağlamak üzereydim ve buradan bir an önce gitmek istiyordum."Peki ya sen bana zarar veriyorsan Yixing...Peki ya sen beni daha çok tüketiyorsan.."Gözlerini gözlerime dikti ve birkaç saniye durdu.Bakışlarındaki anlamı çözemiyordum.Fakat korkuyordum.Ölümüne korkuyordum.
Sonra her şey birden bire oldu.
Yixing aniden daha önce fark etmediğim tişörtünün ustalıkla gizlediği silahı pantolonunun arkasından çıkardı ve iki el ateş etti.
Silah odanın içinde bir saatli bomba gibi patladı ve her şey birden bire karardı.
Tam kalbine nişan almıştı.
Ve tereddüt etmemişti.
O kadar aniydi.O kadar şaşırtıcıydı ki sadece öyle bakıyordum.
Kris'in göğsünden kanlar süzülürken öylece bakıyordum.
"Al.."dedi.Biraz önce Kris'e ateş ettiği silahı elime tutuştururken."Eğer sana zarar verdiğimi düşünüyorsan..Eğer seni incittiğimi düşünüyorsan vur beni.."Elimdeki silaha boş gözlerle bakıyordum.Şoktaydım.
Ciddi anlamda şoktaydım ve bu şoku hiçbir şekilde üzerimden atamayacağımı biliyordum.
"Onu öldürdün.."dedim sesime yansıyan dehşetle."Onu öldürdün Yixing.."ellerim titremeye başlamıştı ve ellerimin titremesiyle elime tutuşturduğu silah yere düşmüştü.
"Evet.."dedi."Onu öldürdüm.Bunu senin için yaptım..Acılarının son bulması için..."
"Onu öldürdün.."dedim tekrar.Gözlerimden yaşlar durmaksızın süzülmeye başlamıştı ve ayaklarım beni taşıyamayacak duruma gelmişti.
"Sen onu öldürdün.."deli gibi ağlamaya başlamış ve yavaşça yere çökmüştüm.Kendi çığlıklarımdan ve hıçkırıklarımdan onun sesini duyamayacak duruma geldiğimde ise Yixing her zaman yaptığı şeyi yapmıştı.Kollarını yavaşça belimöe dolamış ve beni kendine çekmişti.
Ve kulağıma sadece şu cümleyi fısıldamıştı.
"Senin için..Sadece senin için bütün bunları yapıyorum..Sadece mutlu olman için..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE
FanfictionTIMARHANE Yazar:Gizemrhcp(Just 6 Months yazarı) *TANITIM* "İlaçlarını almadığını duydum Luhan."Bay Lee dirseklerini masaya dayamış karşısındaki ufak bedene bakarken içindeki acıma dürtüsünü bastırdı ve bakışlarını daha da sertleştirdi.O uzun süredi...