Bir kahkaha yankılandı.
Ürkütücü ve ortamdaki sesi bıçak gibi kesen bir kahkaha.
Soğuk ama aynı zamanda heyecanlı..
Sıcak ama aynı zamanda bir o kadar ürpertici..
Ve sonra kahkahalar sadece karıştı.Ve bir ses "Parti başlasın.."diye bağırdı.Luhan bu sesi tanıyordu.Luhan bu sesi duyacağını çok önceden tahmin etmişti.Ve Luhan bu sesi duyunca bu kadar sevineceğini asla ama asla düşünmemişti.
"Yakala oğlum.."dedi başka bir ses elindeki köpeği salarken.Luhan bu sefer sırıtmaya başlamıştı.Ve sırıtması dahada genişlerken kadın köpeğin üzerine çullanmasıyla çığlık çığlağa yere kapaklanmıştı.
"İşte bu.."demişti başka bir ses daha.Luhan kafasını yavaşça çevirmiş ve içeriye seri adımlarla yürüyen üç adama bakmıştı.
En yakın arkadaşı Jongin.
Jongin'in nereden tanıdığını öğrenemediği ve aslada öğrenemeyeceği Kyungsoo.
Ve dünyanın en deli insanı olmaya aday olabilecek olan Baekhyun.
"Seninle küs olmama rağmen seni kurtarmaya gelebilecek kadar yüce bir insanım Luhan.Bana teşekkür etmelisin.."Jongin'in sesi depoda yankılandı ve Luhan ufak bir kahkaha attı.Baekhyun çoktan Luhan'ın yanına varmış ve iplerini çözmeye başlamıştı.Ve Kyungsoo sadece köpeği tutuyormuş gibi görünmekten başka hiçbir şey yapmıyordu.
"Neden bu kadar uzun sürdü seni piç?"dedi Luhan.Jongin gülümsedi ve ipleri çözülmesiyle birlikte ayağa kalkan Luhan'ı kolları arasına aldı.
"Cezanı yeterince çekmeni istedim tatlım.Ama yinede seni erkenden kurtardım."Luhan gülümsedi.Ve kollarını Jongin'in beline dolayıp ona en iyi kucaklamasını verdi.
"Teşekkürler dostum..Çok teşekkürler.."
"Ah sevişmenizi bölmek istemem ama bu sürtüğü ne yapacağız?"Kyungsoo sinirle tıslayıp köpeği tutmak ve tutmamak arasında bocalarken Luhan ve Jongin aynı anda gülümsedi ve korkudan titremeye başlayan kadına doğru yavaş adımlarla ilerlemeye başladılar.
"Ömür boyu yalnız kalacağım.Öyle mi?"dedi Luhan yere çöküp kadının çenesini kavrarken.Kadının gözleri korku doluydu ve elleri kan içindeydi.
"Sonsuza kadar Sehun'u göremeyeceğim.Öyle mi?"Kadın kadının çenesini yavaş yavaş sıkmaya başladı ve bu sıkışı her parmak hareketiyle daha da sertleştirdi.
"O Yixing'in kollarında mutlu.Öyle mi?"Jongin yavaşça kadının bileği üzerine ayağını yerleştirdi ve hızlı bir şekilde bastırarak depoda bir kırılma sesinin ve kadının çığlıklarının yankılanmasını sağladı.
"Beni iyi dinle sürtük.."dedi Luhan kadının acıdan yaşarmış gözlerine bakarken."Beni iyi dinle.."
"Lütfen..Lütfen bırak.."
"Sehunsuz bir hayat istemiyorum.Onsuz nefes almak istemiyorum.Onu başkasının kollarına bırakmak istemiyorum.Ona sadece ben sahip olabilirim ve ona sadece ben dokunabilirim.Ve onun adını ağzıma sadece ben alabilirim..Sen..Hangi cesaretle onun hakkında konuşabiliyorsun?Ve hangi cesaretle onun adını bu kadar rahat söyleyebiliyorsun?"Jongin ayağını biraz daha bastırdı ve Luhan çenesindeki elini biraz daha sertleştirdi.
"Gözlerimin içine bak kaltak..Gözlerimin içine bak..Neler yapabileceğime bak.Seni bitirebilirim..Ben deliyim..Hayatında görebileceğin en deli insanım.Beni hafife aldın..Beni gerçekten hafife aldın...Neden burada olduğumu biliyor musun?Neden bana bütün bu işkenceleri yapmana izin verdiğimi...Beni asla bulamazdınız..Ben bulunmayı istedim.Beni buraya getirmenizi ben istedim.."Kadın gözlerini irice açtı ve dehşetle Luhan'a baktı.Luhan tüm kibiri ve ihtişamıyla gülümsüyordu.Ve biraz önceki bitik halinden eser yoktu.
"Çünkü eğer beni buraya getirirseniz Sehun'a ulaşabilecektim..Onu kurtarabilecektim..Onu tekrar bulup onu deli gibi özlediğimi söyleyebilecektim...Ve bunu senin sayende başardım da..Sehuna ulaştım.Onun nerede olduğuna biliyorum..Ve sen..."Jongin yavaşça ayağını çekti ve Baekhyun'a ufak bir işaret verdi.Baekhyun yavaşça kadının yanına çökmüş ve gülümseyerek kadına bakmaya başlamıştı.Ve bu kadının hayatında gördüğü en korkunç şeydi.
"Sen öleceksin.."Luhan ellerini kadının çenesinden çekti ve yavaşça pantolonuna sildi.Luhan'ın ellerinin olduğu yeri Baekhyun'un elleri almıştı ve kadın çoktan çığlık atmaya başlamıştı.
"Bağırma tatlım.."dedi Baekhyun."Sadece biraz eğleneceğiz.."Ve yavaşça cebindeki bıçağı çıkarırken Luhan ve Jongin çoktan o depodan çıkmışlardı.
Gidecekleri yer ise belliydi.
Yixing'in evi.
FLASHBACK
SEHUN-
Bakışlarımı yavaşça gökyüzüne çevirdim.Karanlık ve bir tek yıldız bile bulunmayan gökyüzüne.Evden ayrıldığımdan beri öylece dolaşıyordum.Ne yapmam gerektiğini bilmeden sadece dolaşıyordum.Ve beynimde onun sözlerinin yankılanmasına engel olamıyordum.
Vazgeçtim..demişti.İntikam falan istemiyorum vazgeçtim.Bunu o kadar korkarak ve o kadar içten söylemişti ki bütün dengemi şaşırtmıştı.Yixing'e dokunmamı istemiyordu.Onu hala seviyordu.Ve tek istediği oydu.
Luhan beni asla sevmeyecekti.Ben onun için sadece bir piyondum ve beni istediği gibi yönlendiriyordu.Vazgeçmiştim.Artık hiçbir şey istemiyordum.
Gözlerimden birkaç damla yaş süzüldü fakat elimin tersiyle o yaşları sildim.Ağlamayacaktım.Hiç kimse için ağlamayacaktım.Bundan sonra eski Sehun olacaktım.Yalnız ve bu yalnızlığından mutlu Sehun.Daha önce hiç aşık olmamış ve aşık olmayı istemeyen Sehun...
Telefonum yavaşça parmaklarımın arasında titredi ve ben kimin aradığını bilircesine yanıtla tuşuna basıp yavaşça kulağıma götürdüm.
"Efendim.."dedim oldukça bitkin bir sesle.Yixing benim bitkin sesimin aksine oldukça canlı bir sesle "Bebeğim.."diyerek telefonu açmıştı.Ve ben ne onun sesini ne de Luhan'ın sesini duymak istemediğimi fark etmiştim.
"Neredesin?"dedi.Boğazıma bir şeyler düğümlendi ve aniden bütün gece beni sakinleştirmek için kulağıma fısıldadığı sözleri hatırladım.Benden nefret etme..demişti.Lütfen benden nefret etme...
"Bir sokaktayım.."
"Sokak mı?İyi misin?Seni almamı ister misin?"Konuşmasından hareketlendiğini hatta çoktan ceketini giydiğini anlayabiliyordum.Ve bu aptal şey daha çok canımı yakıyordu.
"Hayır.."dedim.."İstemiyorum..Seni istemiyorum.."İşte gene olmuştu.Ve ne kadar engellemeye çalışsamda gözümden bir damla yaş süzülüp çeneme kadar düz bir yol izlemişti.
"Sorun ne?Bana nerede olduğunu söyle.Seni almaya geleceğim.."
"Gelme..Bir daha seni görmek istemiyorum..Bir daha beni arama.."
"Sehun..Bana hemen nerede olduğunu söyle.."Her kelimenin üzerine basa basa söylemişti.Ve sesi sinirliden çok endişeli geliyordu.Güldüm.Sadece aptalca güldüm.
"İstemiyorum.."dedim tekrar."İstemiyorum...Ömür boyu yalnız kalmak istiyorum.Ve yalnız ölmek istiyorum.."
"Sorun dün gece mi?Sorun bana güvenmemen mi?Bana sorunun ne olduğunu söyle..Hayır bana önce nerede olduğunu söyle."
"Cehennemdeyim.."dedim."Burası tam bir cehennem.Ve evet sana zerre kadar güvenmiyorum..Ama biliyor musun?Senden nefrette edemiyorum..Ben tam bir aptalım.."
"Aşkıma güvenmiyorsun.."Yixing mırıldanmıştı.Ve ben sadece aptalca gözlerimi kırpıştırmıştım.
"Sana ispatlayacağım..Seni ne kadar sevdiğimi ve nereye kadar gidebileceğimi..Bana en çok nefret ettiğin kişiyi söyle.."Afalladım.Neden bahsettiğini bilmiyordum.Fakat yinede dudaklarımdan "Kris.."adının dökülmesine engel olamamıştım.
"Tamam..."dedi Yixing.Ve "1 saat sonra barın önünde.."diye ekledi.Afallamıştım.Gerçekten afallamıştım.Fakat yine de ayaklarımın beni oraya yönlendirmesine engel olamamıştım.
İlk tanıştığımız yere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE
FanfictionTIMARHANE Yazar:Gizemrhcp(Just 6 Months yazarı) *TANITIM* "İlaçlarını almadığını duydum Luhan."Bay Lee dirseklerini masaya dayamış karşısındaki ufak bedene bakarken içindeki acıma dürtüsünü bastırdı ve bakışlarını daha da sertleştirdi.O uzun süredi...