25.Bölüm

6.5K 157 13
                                    

Zeynep içeri girdiğinde odadan gelen seslere ister istemez kulak misafiri oldu. Çünkü Kerem, annesi ve babası kavga ediyorlardı. Zeynep merakına yenik düşüp dinlemeye karar verdi.
K: Siz ne derseniz deyin. Ben gidiyorum.
S: Ne demek gidiyorum Kerem? Nerden çıktı birden bire Amerika'ya gitmek?
K: Geldim. Denedim ve yapamadım. Gidicem işte.
A: Kerem eğer bir problemin varsa söyle. Beraber çözmeye çalışalım.
K: Merak etme baba. Parayla çözülecek bir şey olsaydı ilk sana gelirdim.
S: Terbiyesizlik yapma Kerem!
K: Ya bak.. Ben en kısa zamanda gidiyorum. Tamam mı?
A: Tamam Kerem. Sen bilirsin.
S: Ne demek sen bilirsin? Hayır hiçbir yere gitmiyorsun.
K: Anne ister kabullen. İster kabullenme. Bu muhabbet fazla uzadı.
Kerem odadan çıktığı anda karşısında ona şaşkınca bakan Zeynep'i görür.
Z: Kerem... Şey... Ben...
K: Sen bizi mi dinliyordun?
Z: Yo-yok. Hayır. Be-ben daha yeni ge-geldim.
K: Hadi odama geçelim.
Z: Peki.
Zeynep ve Kerem, Kerem'in odasına giderler. İkisi karşılıklı koltuklara otururlar.
K: Ne konuşmak istiyorsun?
Z: Kerem sana birşey sorucam. Ama doğru söyliyeceksin.
K: (soğuk bir şekilde) Sor.
Z: Sen bana oyun mu oynuyorsun?
K: Ne oyunu?
Z: Ben seni anlamıyorum. Bir an dünyanın en iyi insanı oluyorsun. Beni koruyorsun, kurtarıyorsun. Sonra bir anda sanki sana bir sihir yapılmışta o sihirin zamanı geçmiş gibi kötü oluyorsun. Bana kötü ve soğuk davranıyorsun.
K: Böyle olmamızı sen istedin.
Z: Ben sana "Benle kötü ol. Bana kötü davran." demedim.
K: Ama bana benle konuşma dedin. Dediğin gibi de senden uzak duruyorum.
Bir süre sessizlik olur.
K: Birşey söyleyim mi? Yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun.
Z: Ne- ne alaka?
K: Bizi dinlediğini biliyorum.
Z: Ben.. Şey... Sadece....
K: Evet doğru ben Amerika'ya gidiyorum ve bu son görüşmemiz.
Z: (üzülerek) Bir daha gelmiyecek misin?
K: Senin sevinmen gerekiyor. Neden üzülüyorsun ki? Hayatından tamamen çıkıyorum işte.
Z: Üzüldüğümü kim söyledi?
K: Sana daha önce yalan söyleyemediğini demiştim.
Z: Hiçte bile. Özlemiycem seni hiç...
K: (sırıtarak) Ben özleyeceksin demedim ki...
Z: Kerem konuyu saptırma.
K: Peki. Öyle olsun. Nerde kalmıştık?
Z: En son Amerika'ya gideceğini söyledin.
K: Öyle işte. Sonrası yok. Gidiyorum.
Z: Ne zaman?
K: Ne o arkamdan su dökmeye falan mı geliceksin?
Z: Kereeemmm..
K: Konuşman bitti mi?
Z: Evet.
K: İyi o zaman şimdi gidebilirsin.
Ayağa kalkarlar.
Z: Görüşürüz Kerem. Kendine iyi bak.
K: Sağol.
Zeynep atak yapıp Kerem'e sarılacakken Kerem kendini geri çeker.
K: Zorlaştırmaya gerek yok!
Z: Bencede. Hemde hiç yok!

Zeynep arkasını dönerek Kerem'in odasından çıkar. Kerem ise "Eğer arkasına bakarsa seviyordur." diye içinden geçirirken Zeynep arkasından Kerem'e bakar ve merdivenleri daha hızlı çıkmaya başlayarak Kerem'lerin evinden çıkar. Kerem ise içinden neden öyle birşey dediğini anlamaya çalışıyordur. Hayır yani bakamaz mıydı? Belkide tesadüftür diye kendini avutsada Kerem 32 diş gülmeye devam ediyordu. Zeynep arkasını dönüp Kerem'e bakmıştı. Kerem ise Zeynep sarılacağı zaman kendini çekmişti. Kerem içinden "Zeynep'in söylediği kadar varım. Öküzüm ben öküzüm." diye kendine küfürler savuruyordu. Aynı anda Zeynep sahile doğru koşarken "Öküzsün Sayer öküzsün!" diye içinden geçirmiştir. Neydi bu şimdi? Kaderin onlara oyunu muydu bu? Onların kaderi bir yazılmışsa neden Kerem kaçıyordu kaderinden? Zeynep savaşmak istiyordu. Herkese, herşeye inat. Ama Kerem kaçıyordu. Herkesten, herşeyden. Belki de kaderinden. Ama kader hiç beklenmedik bir anda onlara öyle bir oyun oynayacak ki ikiside ne zolduğunu bile anlamayacak.
BÖLÜM SONU

Not: Size kıyamadım ve heyecansız yerinde bitirdim ama asıl heyecan bir sonraki bölümde başlıyor. Ne kadar çok vote + yorum o kadar çabuk bölüm :)

YENİ BİR GÜN YENİ MUTLULUKLAR (ZeyKer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin